50. bölüm

1.4K 189 93
                                    

Hastanede geçen günlerden sonra ailem geldiği gibi bizimkileri ikna edip Rob'u İstanbul'a sevk etmek için hazırlıklara başlamıştı. Herkes hemen razı olmuştu. Gerçi bizim bu hazırlıklara pek bir yardım ettiğimiz söylenemezdi. Cem babam ve Göktürk komutanım birkaç telefonla her şeyi halletmişlerdi bile. Bir saat boyunca süren koşturmaca sonunda nihayet özel jete binip İstanbul semalarına varmıştık.

Bu sürede ne annemle ne Cem babamla yalnız kalamamıştık ancak ikisinin de bunun için fırsat kolladığını biliyordum. Düşündüğümün aksine Ali babamın gerçek ailem olduğunu ve onun bir Osmanlı şehzadesi olduğunu öğrendikleri andan itibaren soru sormamışlardı. Baygınlık geçiren annem hemşirenin serum vermesiyle kendine gelmiş, ardından Cem babamla aralarında sessiz bir anlaşma yapmış gibi ikisi de suspus olmuşlardı. Bakalım annem ne kadar daha sessiz kalabilecekti?

Havaalanında indikten sonra yine babamın ayarladığı büyük minibüslere binmiş ve Üsküdar'da ki hastaneye doğru yola çıkmıştık. Albay, Emir ve Melek öndeki arabada Rob'la birlikteydi. Göktürk komutanım ve tim Hakkari'de kalmıştı. İzin alıp geleceklerini söylemişlerdi. Gerçi gelmeseler bile Rob iyileştiği an dönüş için tekrar Hakkari'ye, oradan da sınır ötesine yani şimdiki Suryak şehrine geri dönecektir nasılsa. Yani elbette tekrar görüşecektik.

Arabada Ali babam ve Dougal yanımda otuturken, Cem babam ve annem karşı koltuğumuzda oturuyordu. Akşam olmasına rağmen ikisinin de kafasında şapka, gözlerinde gözlük vardı. Annem, bana da bir şapka vermişti. Ali babam ve Dougal sessizce camdan dışarıyı izlerken benim bakışlarım şoförle bizi ayıran limuzinin paravanındaydı.

"DNA testini de aradan çıkartalım." Babam sessizliği bozarak konuşurken bakışlarım paravandan ayrılıp ona döndü. Kısa bir bakışla Dougal ve babama dönüp tekrar Cem babama baktım. İkisi de Türkçe bilmiyordu ancak Dougal'ın artık bazı kelimeleri bildiğini biliyordum. Konuştuklarımızı anlamasa da kelimeler ile konu hakkında çağrışım yapabilirdi.

"Buna gerek yok baba," dedim Ali babamın anlamadığını bilerek. Yine de yanlarında bilmedikleri bir dilde konuşup saygısızlık etmek istemediğim için sözlerime ingilizce devam ettim. "Bilmem gerekeni biliyorum zaten."

Babam ingilizce konuştuğum için huzursuz olmuştu. Bakışları Ali babama kayıp tekrar bana döndü ve ısrarla Türkçe devam etti.

"Geri döneceksiniz kızım. İçimin rahat etmesi için bu testi ben yapmak istiyorum. Dilersen sen sonuçlara bakmayabilirsin." Göz devirirken annem orta yolu bulmak için araya girdi. Temkinli bakışları Dougal'ın üzerindeydi.

"Baban haklı Tuğra. Kolyede bir karışıklık olmuş olabilir. Emin olmanın yolu bu test biliyorsun. Birbirinize bağlanıp sonrasında üzülmenden daha iyi değil mi, şimdi gerçeği öğrenmen? Ya gerçekten de bir yanlışlık olduysa ve onların gerçek kızı buralarda bir yerdeyse?" Annemin sözleriyle derin bir nefes aldım.

Ben, onların kızı olduğuma emindim.

"Bu konuyu kapatalım mı?" dedim isteksizce. Babam yeniden bir şey söyleyecekken annem onun dizine dokunup susturdu. Babamın ağzı açılıp kapanırken tekrar arkasına yaslandı ve şapkasını düzeldip dışarıyı izlemeye devam etti. Arada bakışları Ali babama yöneliyordu.

Canımın sıkıldığını anlayan Dougal dizini sallayarak akan trafiği izlemeye devam etti. Ne konuştuğumuzu anlamasa da sesimdeki endişeyi yakalamıştı. Hava karanlık olduğu için şehrin güzelliği belli olmuyordu. Tekrar camdan baktığımda, otobanda yanımızdan geçip giden araçlar ve far ışıkları gözüküyordu sadece. Limuzin oldukça hızlıydı ve etrafa durup bakacak fırsat vermiyordu.

Sonunda araç çevre yolundan çıkıp Altunizade sapağından girince tanıdık yollara uzun uzun baktım. Tanıdık ancak bir o kadar uzak. Her yer oldukça değişmişti sanki. Bir o kadar da aynıydı. Daha da kalabalık gibiydi. Ezbere bildiğim yollarda şimdi tek başıma olsam hangi sapaktan gireceğimi karıştırabilirdim. Araba kullanabilir miydim ona bile emin değildim. İlk başta bocalayacağım kesindi. Çok uzun zaman olmuştu buralardan geçmeyeli. Araba hastanenin otoparkında durana kadar yolları izleyip aklımda Nico ile ilgili bilgilerin üzerinden geçtim. O çok başka bir mevzuydu. Kısa sürede halletmem gereken bir mevzu...

TUĞRA [İNVERNESS 1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin