Keyifli okumalar
Hamileliğimin dördüncü ayını geride bırakmıştım. Son üç ay kutlamalar ve tebriklerle geçmişti. İskoçya’daki tüm klanlardan, İngiltere ve İrlanda’dan gelen mesajlar kaleyi doldurmuştu. Her gün yeni bir hediye geliyordu ve kalenin boş bir odasını hediyeler için ayırmak zorunda kalmıştık. Odaya ilk giren her zaman Emir’di. Her gelen kutuyu açmak onun için bir oyun haline gelmişti. Ben her hediyeye sevgiyle bakarken, o bunu kendine eğlence kaynağı yapmıştı. Özellikle bir kutudan savaş seti çıktığında attığı kahkaha hâlâ kulaklarımda çınlıyordu.
Ama asıl eğlencesi her gün yeni bir konuyu bana getirmekti. "Ya bebek sarılık olursa?" diye tutturdu bir gün. "Bezi nereden bulacağız? Biberonumuz yok! Emzik nerede?" sorularıyla her yeni güne bir soru yapıyorduk.
Bugünün konusu ise hâlâ belirsizdi. Şu an klanın bahçesinde yürüyüş yapıyor, ciğerlerime dolan temiz havanın tadını çıkarıyordum. Ancak Emir’in bana doğru hızlı adımlarla yaklaştığını görünce yaklaşan yeni soruyu hissettim. Emir'in yüzündeki ciddiyet dudaklarının kenarında beliren hafif tebessümle birleşmişti.
"Bugün ne eksik Emir?" diye sordum, yanıma geldiği anda. Yüzündeki ifadenin ciddiyetine rağmen içinde yine bir muziplik sezmiştim. Ancak beni hiç takmadan, elini beline koyup derin bir nefes aldı.
"Sen geç dalganı," dedi alaycı bir sesle. "Ya bebek ters gelirse?"
Bir an duraksadım. Kaşlarımı çatarak ona baktım. Bu nereden çıkmıştı şimdi? “Gelir miydi benim bebeğim ters ya?” diye kendi kendime mırıldandım.
Emir yüzündeki ciddi ifadeyi bozmadan devam etti. "Bilmiyorum Tuğra, olur ya... Ters döner, içeride bir şekilde inat eder. Sana çekerse kesin takla da atar..." Sözlerini bitirirken yüzüne yayılan alaycı gülümseme ona bir şey fırlatma isteğimi körükledi.
"Emir," dedim derin bir nefes alarak, "eğer bebek ters gelirse, senin yüzünden olacak. Çünkü bu kadar saçma senaryoyu düşüne düşüne çocuğu stres ediyorsun."
Kaşlarını kaldırıp alayla baktı ama ben konuşmaya devam ettim. "Ayrıca," dedim hafifçe gülümseyerek, "Melek doğuma girecek ya? Cerrahi aletleri var sonuçta!" Onu rahatlatmak için böyle söylüyordum ama içten içe bu soruyu ben de kafamda evirip çeviriyordum. Gerçekten bir sorun olursa ne yapardık?
Emir, benim ciddileşen bakışımı görünce fırsatı kaçırmadı. "Melek kadın doğumcu mu? Ya ciddi bir şey olursa? Bak Tuğra, beni dinle. Yedinci aya girer girmez İstanbul’a dönelim. Hem aileni ve timi görmüş olursun, hem de bebeğe birkaç valiz eşya alırız. Cinsiyetini de öğreniriz. Sonra doğum zamanı bir daha gideriz. Hastanede doğurursun, herkes rahat eder."
Tüm bu konuşmaların arkasında tek bir sebep olduğunu biliyordum: cinsiyet. Emir, çocuğun cinsiyetini öğrenmek için yanıp tutuşuyordu. Dougal bile bu konuda tek bir kelime etmeyerek sakinliğini korurken Emir'in bu kadar takıntılı olması beni hem güldürüyor hem yoruyordu. Ona sertçe baktım, o anda sustu.
"Cinsiyeti öğrenmeyeceğim, Emir," dedim kararlı bir sesle. "Ayrıca, burada doğan bebeklerin özbakımı nasıl yapılıyorsa ben de bebeğime aynısını yapacağım. Merak etme, altından kalkarız."
Bu sözlerim üzerine yüzüne tam anlamıyla hüsrana uğramış bir ifade yerleşti. Ama pes etmek ona göre değildi. "Sen yine de dediklerimi bir düşün," dedi inatla. "Bak, hazır bez diyorum. Kullan at! Bebeğin kakalı bezlerini yıkarken sakın bana ağlama. Yok, ben kraliçeyim, kakalı bez mi yıkayacağım diyorsan o başka!"
Gözlerini kısarak beni tekrar bir şeye ikna etmeye çalışıyordu. "Emir," dedim sonunda, "ben kraliçeyim, evet. Ama o kakalı bezleri sana yıkatmayı da gayet iyi bilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUĞRA [İNVERNESS 1]
FantasiKapak: benbittimaq Astsubay Kıdemli Başcavuş Tuğra Duman, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin seçkin bir birimi olan Pençe timinin yardımcı komutanıdır. Görev, sınır ötesindeki tehlikeli bir terör hücresini etkisiz hale getirmektir. Ancak operasyon sırasın...