19

2.2K 165 113
                                    

Barış'tan önce uyanmamla yapacak iş olmadığı için uyanmasını bekleyerek sosyal medyada dolaşırken dün geceki yenilginin sebebiyle açıklamada takıma teşekkürlerin sunulduğu, Barış'ın ve ay yıldızlı bayraklardan oluşan iki resimli gönderiyi bayrakların denk gelecek şekilde hikayeme paylaştım.

Barış uyandığını haber vererek uyku mahmurluğunun verdiği kısık erkeksi sesiyle "günaydın" dediğinde başımı ona çevirdim.

Yarı uykulu gözlerle beni izlerken telefon ekranını kilitleyip kenara bıraktım. Bedenimi ondan tarafa çevirip saçı başı dağınıkken yeni uyanmış haliyle gözüme hiç olmadığı kadar tatlı görünürken onunla ilgilenerek elimin tersiyle yanağını okşayıp "günaydın bebeğim" dedim şefkatle.

Dün gece benim için adeta kabus gibi geçerken buna tezat olarak sabah oldukça enerjik ve bir o kadar mutlu uyanmıştım. Barış'ın yanımdaki varlığı ben ne kadar farkında olmasam da ruhuma iyi geliyor, bunu zaman zaman ona olan davranışlarıma da yansıtıyordu.

Barış yüzünü okşamamla memnun olduğuna dair mırıldanırken kolunu yastığıma doğru uzatıp üstüne yatmamı belirtti. Başımı yastıktan çekip koluna yatarken belimden beni kendine çektiğinde yüzü yüzüme yukarıda bir mesafede duruyordu. "Rahat uyuyabildin mi?"

"Sıcaktan uyuyamadım" diye sızlandım. Barış'ın ahtapot misali sarılıp nefes aldırmaması da cabası olmuştu.

"En kısa zamanda klima taktırayım da bir dahaki gelişinde daha rahat uyu. Sabaha kadar karşısında yatıp hasta olmayı göze alamadığım için vantilatörle işimi görüyordum."

"Ha ben sabaha kadar karşısında yatıp hasta olayım yani" dedim rolümü en gerçekçi haliyle oynayarak.

"Ne alakası var İlkin?" dedi yanlış anlaşıldığını düşünüp anında savunmaya geçerek. "Senin için diyorum."

"Sen rahat uyudun sanırım. Gece hiç uyanık yakalayamadım."

"Öldürücü sıcağa rağmen deliksiz bir uyku uyuduysam bunun tek sebebi sensin."

İltifatlarına bir türlü alışamazken yüzümde olan salak gülümsemeyle ona bakmak dışında elimden bir şey gelmiyordu. Bu yüzden konuyu değiştirmekte fayda gördüm.

"Yaran nasıl?" dedim elimi yaraya yakın bir yere göğsüne koyarak.

"Bir öpücük alsa daha iyi olacakmış."

"Ne kadar da fırsatçısın" dedim biraz daha ona sokularak. "İyice alışkanlık oldu sende."

"Şikayetçi misin?"

"Şikayetçiyim desem buna bir son verecek misin?"

"Asla" dedi tereddüt etmeden.

"O zaman değilim" diyerek tişörtün üstünden yarasına canı yanmasın diye varla yok arası dudaklarımı bastırdım.

"Hiç de kırmaz beni" diyerek onunla teması kesmeme kalmadan o da alnıma bir buse kondurmuştu. "İlkin, bugün de burada kalsana."

"Nedenmiş? Doyamıyor musun bana?" dedim şımarırcasına.

"Doyamıyorum valla. Her gün yanımda yatan, cıvıl cıvıl günaydın diyen güzelliğe doyulur mu? Hem şimdi ararım ustayı akşama kadar klima da hazır olur."

"Antrenmanım var Barış" dedim gülerek. Bir gün daha kalsam şayet Elif'in saçımdan sürükleye sürükleye eve getirme potansiyeli çok yüksekti. Dün gece neler yaşandığına dair meraktan öldüğüne kalıbımı basardım. Barış'tan ayrılıp yatakta doğruldum. "Kalkmayı düşünmüyorsun herhalde."

Gizli Saklı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin