"Bekle! Greengrass!"
Astoria, izini hareket eden merdivenlerde kaybettirdi. Arkasına bakmaya da cesareti yoktu. Her ne kadar Malfoy a öfkeli olsa da kızgınlığının yarısı kendineydi. Ormanda yaptığı şeyden büyük bir utanç duyuyordu. Elbette patronus büyüsü yapabiliyordu. Daha önce hiç gerçek bir ruh emiciyle karşı karşıya kalmamıştı, bu yüzden biraz paniklediği doğruydu. Fakat utanmasının asıl sebebi bu değildi.
Malfoy hastane kanadında onu gösterişçi bir budala olmakla suçladığında - o böyle ifade etmemiş olsa da aynı anlama geliyordu - özür dileyip patronus yapamadığını itiraf etse konu çoktan kapanmış olurdu ve herkes onu korktuğu için affederdi. Sırf patronusunu Malfoy a göstermek istemediği için Riddle ın, Hagrid in ve Malfoy un hayatını tehlikeye atmasından daha hafif bir suç olurdu.
Ginny yetişmeseydi patronus yapacaktı, en azından yapmaya niyeti vardı ancak kızın ormanda sesini duyduğunda Malfoy ona patronus yapması için neyi beklediğini haykırırken bu nedenle karşılık vermemişti. Çünkü artık bir seçeneği vardı.
Aptal hislerim, aptal duygularım..!
Neden patronusunun şekli öyle bir şey olmak zorundaydı? Neden dünya üzerinde bir dolu hayvan varken Malfoy u çağrıştıran bir şekli vardı? Evet, Malfoy a patronusunu göstermektense ölmeyi tercih ettiği doğruydu.
Yıllarca şeklinin değişmesi için çabalıyordu. Her gün pratik yapmıştı, hatta Ginny den yardım istemişti ama kızıl saçlı kız yaptığı nahoş imalarla onu sinir etmekten başka bir işe yaramıyordu.
"Patronusunun şekli buysa tek bir anlamı olabilir. Geçmişte benzer bir vaka gördüm. Onun adı da gerçek aş-"
Astoria cümlesini bitirmesine izin vermemiş ve en utanç verici sırrını yüzüne vurmuştu. Ginny de bir daha o kelimeyi Malfoy un adının yanında kullanmaktan vazgeçti. İşte böyle zamanlarda zihnefender olmayı seviyordu.
Çocukça davrandığını biliyordu. Davranışıyla gurur duymuyordu ama başka çaresi de yoktu. Eğer Malfoy patronusunu görürse sonsuza kadar onunla dalga geçerdi. Bu duyguları hissetmek isteyen Astoria değildi. Yıllarca Malfoy dan bir karşılık görememişti. Bunun da anlamı hislerinin karşılıklı olmamasıydı. Ona karşı olan hislerini öğrendiğinde ağzı alaycı bir gülüme ile çarpılacak ve bir safkan olmadığı için onu aşağılayacaktı.
Astoria da Malfoy a nasıl aşık olduğunu bilmiyordu. Bu hastalığın ne zaman başladığından emin değildi. Belki de son zamanlarda Malfoy un kendi gibi davranmamasından kaynaklanıyordu. Astoria ya karşı eskisinden daha düşünceli davranıyordu. Birlikte yemek yemeyi teklif ediyordu, yürüyüşe çıkıyorlardı, ailelerinden, eski hayatlarından bahsediyorlardı.
Astoria onun değiştiği düşünmüştü ancak Malfoy un karakterinde değişen hiçbir şey yoktu, değişen çevresi yüzünden uyusallaştığını anladı. Eskisi gibi alaycı ve kibirli davranmıyordu çünkü etrafında ne safkan baskısı yapan ailesi, ne birilerini öldürmesi için emir veren Voldemort, ne de sosyal statüsünü yüksek göstermek için alt tabakaya kaba davranmasını bekleyen uyuz slytherinler yoktu.
Sadece o ve Malfoy vardı. Gerçek Draco yu tanımaktan memnundu ve onun hakkında düşündüğü iyi şeylerden birini bile öğrenirse kabarık bir tavus kuşu gibi ortada dolanır, havasından geçilmezdi. Bununla baş edebileceğini sanmıyordu.
Daha önce kimseye aşık olmamıştı. Belki de yanılıyordu. Belki de hissettiği şeylerin adı aşk değildi. Daha kendi duygularının adını koyamıyorken Malfoy a itiraf etmek aptallık olurdu.
Ah, çok yorucu.
Baş ağrısını kesen iksir stoğunun bittiğini hatırladı. Kendine birkaç şişe yapmak için zindanlara indi. Yolda gördüğü tanıdık birkaç yüze selam verdi. İksir sınıfının kapısını ittirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FACELESS • ~Harry Potter~
FanfictionGece ateşte kavrulurken, Ay güneşe kavuştuğunda, Kedi ve fare oyunu dönecek tersine, Yüzsüz ondan çalınanı geri almak için, Üçüncü kez dönecek evine. Karanlık Lord, kolla kendini. * Tarih 2 Mayıs 1998. Kalenin soğuk duvarları arasından kan ve gö...