"Aynı şehirde sen varsın, ben varım, biz yokuz."
~ Cemal Süreya
*
1940
"...Ve son olarak kepçeyi saat yönünde iki tur karıştırarak iksirinizin sarı renk almasını bekleyeceksiniz. Sorusu olan var mı? Yok mu? Eh, başlayın o halde."
Ön sırada oturan ravenclawlı iki kiz çoktan önlerinde hazır duran malzemeleri kazanlarının içine atmaya başlamışlardı. Slughorn tarafından Tom Riddle ile eşleştirilen Rosier ise kitabının kapağını yeni açmaktaydı. Tom Riddle gözlerini devirdi. Tek başına daha iş çıkarırdı, Rosier tam bir mankafaydı.
Ancak Riddle da o sabah uykusu iyi almamıştı. Normalde sevdiği derslerden biri olan iksire bugün hic odaklanamıyordu. Bütün gece yatakhanede garip sesler duymuştu ama sesin kaynağını bir türlü bulamıyordu. Rahatsız edici fısıltılar kafasının içinde dolanıyordu. Dumbledore a bu sorunu anlatmak istiyordu ancak zaten kana susamış bir katil potansiyeline sahip olduğunu bildiğinden tuhaflıklarına bir yenisini eklemeye gerek görmüyordu.
Geçen sene yaptıkları konuşmadan bu yana çok değişmişti. Gelecekten onu öldürmeye gelen Yüzsüz ün hikayesini dinledikten sonra insanlarla olan ilişkilerinde ekstra bir gayret gösteriyordu. Kimseyi öldürmeyeceğine söz veremezdi ancak kötü bir niyetinin olmadığını herkese ispatlamaya çalışıyordu. Özellikle de Dumbledore a. Dumbledore bu konu hakkında hiç üzerine gitmemişti ama davranışlarina çeki düzen vermeyi gerekli görüyordu. Eğer ruhunda kötülük sezerse aniden taraf değiştirip Yüzsüz e yardım edebilirdi. Dumbledore gibi güçlü bir büyücü karşısına almak aptalca olurdu.
Ve sonunda çabaları meyve veriyordu. Sınıfının gözdesiydi. Profesörleri ona bayılıyordu. Profesör Slughorn da bu grubun başında geliyordu.
Rosier ile yaptıkları iskelet büyütme iksirinin yanından geçerken övgüler yağdırdı. Oysa Rosier balon balıklarından birini kazana atınca iksirden kötü kokular yayılmaya başlamıştı.
"Yine her zamanki gibi harkuladesin Tom. Bu gidişle mesleği sana kaptıracağım. Dumbledore a söyleme sakın ha!" Slughorn göbeğini hoplata hoplata güldü.
"Abartıyorsunuz efendim. Çok iyi göründüğünü söyleyemem." dedi Riddle.
"Evet haklısın. Iksiri tek başına yapsaydın şüphe yok ki daha iyi kokardı."
Slughorn diğer öğrencilerin masasına ilerlerken Rosier homurdandı. "Nefret ediyorum şu fok balığından."
"Sus, duyacak seni." Riddle uyardı.
"Duyarsa duysun. Sırf Dumbledore un oğlusun diye sana yalakalık yapıyor. Yetenekli falan olduğunu sanma."
Riddle zaten kendi yeteneklerinin farkındaydı. Kıskançlık yapan Rosier ın sözlerini umursamadı. Slughorn güçlü bağlantıları olan herkese yalakalık yapardı. Rosier ise bunlardan biri olamazdı. Ailesi Grindelwald ı destekleyen köklü safkan ailelerinden biriydi. Dumbledore un yanında çalışan Slughorn nun Grindelwald destekçileriyle birlikte görülmesi itibarını yok ederdi.
"Riddle ın yetenekli olmadığı bir ders var sanki Rosier." Yan masadaki konuşmalarını duyan Mrytle hemen söze karıştı. "Sadece Slughorn değil, herkes ona bayılıyor. Tom u kıskandığını itiraf et."
"Asla." Rosier kaşlarını çattı. "Kendi işine bak Warren. Bizi mi dinliyorsun? Yoksa sen de Riddle ın dikkatini çekmeye çalışan o salaklardan mısın?"
Siyah şaçlı kızın anında yanakları kızardı. Hemen kaşlarını çattı. "Bunun konumuzla ne alakası var şimdi? Elbette değilim. Biz arkadaşız. Değil mi Tom?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FACELESS • ~Harry Potter~
Hayran KurguGece ateşte kavrulurken, Ay güneşe kavuştuğunda, Kedi ve fare oyunu dönecek tersine, Yüzsüz ondan çalınanı geri almak için, Üçüncü kez dönecek evine. Karanlık Lord, kolla kendini. * Tarih 2 Mayıs 1998. Kalenin soğuk duvarları arasından kan ve gö...