"Yüreği ağırlaşınca dili hafif olmuyor insanın."
~Shakespeare
*
Ginny gözlerini açtığında yanakları hala ıslaktı. Midesi yanıyor, hissettiği çaresizlik yüzünden boğazı acıyordu. Kuruyan dudaklarını yalayıp nerede olduğunu anlamak için etrafına baktı. Eski duvarlar, üzerinde oturduğu soğuk mermer, meşalenin duvara yansıyan sıcak dalgaları... Evindeydi. Hogwarts ydı.Kafası karıştı. Zaman döndürücüyü çevirdiğinde tıpkı ilk severinde olduğu gibi restorana iniş yapacağını sanmıştı. Oysa bu sefer evini düşünüyordu. Güvende hissettiği bir yeri, mutlu anıları çağrıştıran sıcak bir yuvayı... Harry nin yaşadığı bir zamanı.
Yorgundu. Zaman yolculuğu yaptığı için kaç saattir ayakta olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Bir yıl öncesinde olmalıydı. S.B.D. lerine çalıştığı şu aptal ama rüya gibi yıl... Ginny bir daha o yıl ki kadar hiçbir zaman diliminde mutlu olamamıştı.
"Ginny?"
Ginny nin yüreği adını duyduğunu korkuyla çarptı. Ayağının dibinde dolanan Crookshanks ve kucakladığı ağır kitaplarla ona bakan 16 yaşındaki Hermione Granger, şaşkın şaşkın onu izliyordu. "Bir şey mi oldu? Neden yerde oturuyorsun?"
"Ah ben..." Ginny toparlandı, elindeki zaman döndürücüyü Hermione fark etmeden çantasının içine atıp ayağa kalktı. İstediği en son şey Hermione ye yakalanmaktı. "Yere düştüm. Komik, değil mi?"
"Flich şu günlerde düşelim diye paspasa ekstra cila koyuyor sanki." Hermione gözlerini devirdi. "Yatakhaneye mi gidiyorsun?"
Şuanki Ginny büyük ihtimalle yatakhanedeydi. Bazen gündüzleri Harry ile daha çok vakit gecirebilmek için kütüphanede sabahlardı. Hermione kütüphaneden geldigine göre bu o akşamlardan biri değildi. "Hayır, kütüphaneye gideceğim."
"Kendini böyle derslerine vermekle çok iyi yapıyorsun Ginny. S.B.D lerinden iyi bir puan alacağına eminin." Hermione nin bakışları taktir doluydu. Ardından soğuk bir sesle ekledi. "Keşke Ron da sana benzer genler taşısaydı. O zaman her ödevini bana yaptırmazdı."
Ginny bu kadar yorgun olmasaydı onunla Ron u istediği kadar çekiştirebilirdi ama hiç o havada değildi. Sohbet edecek hali de yoktu. Hala elleri biraz titriyordu. Harry gözleri onünde ölmüştü.
Iki kez.
Birden feci bir karın ağrısıyla safrası yükseldi. Kendini tutamayıp koridorun ortasına kusuverdi. Beyni de gördüğü berbat şeyleri sisteminden dışarı çıkarmaya çalışıyordu sanki. Hermione telaşlı bir çığlık attı.
"Ginny! Iyi misin? Of, tabii ki iyi degilsin!" Hermione asasına bir büyü yapıp kucakladıgı kitapların havada asıli kalmalarını sağladı. Ginny nin koluna girip sırtını sıvazladı. Yerdeki kusmuğu koklayan Crookshanks tiksintiyle koridorun sonuna kaçtı.
Hermione ye ne kadar ısrar etse de onu zorla hastane kanadına götürdü. Ginny e göre bir sey yoktu, yorgun olduğu icin böyle olmuştu ama sapsarı yüzü ve ağlamaktan şişmiş gözleri Madam Pomfrey ve Hermione ye göre kıyamet alametiydi. Madam Pomfrey onu gece rahat uyuyabilmesi için bir iksir hazırlayıp hastane kanadında kalmaya zorladı. Sonrasını da... Sonrasını pek hatırlamıyordu. Onlara direnmeye çalışırken uyuyakalmıştı.
Sabah kalktığında kendini biraz daha iyi hissediyordu. Mozikli camdan vuran güneş işığı gözünü kamaştırdı.
"Bugün daha iyi görünüyorsun." Madem Pomfrey ateşini ölçmek için geldiginde akşamki azar dolu ses tonu yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FACELESS • ~Harry Potter~
FanfictionGece ateşte kavrulurken, Ay güneşe kavuştuğunda, Kedi ve fare oyunu dönecek tersine, Yüzsüz ondan çalınanı geri almak için, Üçüncü kez dönecek evine. Karanlık Lord, kolla kendini. * Tarih 2 Mayıs 1998. Kalenin soğuk duvarları arasından kan ve gö...