25

341 30 8
                                    


25

Göreve altı ay önce gidip bir ay önce gelmişlerdi. Gelmişlerdi ama gelmemişti aynı zamanda. Bedeni burada ruhu kayıptı yine. Agresifti, kavgacıydı, alıngandı, tahammülsüzdü.

Eve geç gelip erken dönme dönemi yine başlamıştı. Tabiri caizse bokuyla çekişiyordu. Sabah gelmiş bir posta eşyalarına küfretmiş sonrasında kapıyı çekip çıkmıştı. Hiçbir tepki vermiyordum ona.

Bu süre zarfında Halil ve Selçuk yanıma gelip durum kontrolü yapıyorlardı. Komutanlarının halini hal görmeyip benim için endişeleniyorlardı. Trajikomik bir durumdu.

Suna da okula gidip gelirken boş zamanlarında yanımda olmaya çalışıyordu. Ne kadar itmeye çalışsam da bu üç kişi hayatıma oturup kalmışlardı.

"Sen neden lojmanda değilsin?" diye sordum Suna'ya.

"Bilmem," dedi. "Selçuk ayrı olmak istedi. Biz de normal apartmana taşındık."

Suna fazla uyumlu biriydi. Kocasına çok minnet ediyordu. Seviyordu da kendince. Ama tek taraflı mıydı bu sevgi? Tek taraflıysa sıkıntı büyüktü.

"Selçuk nasıl davranıyor sana?"

Bakışlarını kaçırdı. Yanakları al al oldu.

"El üstünde tutuyor abla. Bir dediğimi iki etmiyor. Elinden geldiğince yardım da ediyor. Beni hiçbir şeye zorlamıyor."

"Ama?"

"Senin sorduğun sorunun aslını biliyorum abla," dedi Suna. Omuzları çöktü. "Ben ondan böyle bir beklentiye giremem. O benim okumam için söz verdi ben de onun aile baskısını ortadan kaldırdım. Hepsi bu."

"Böyle başlamış olması böyle devam edeceği anlamına gelmiyor, biliyorsun değil mi?"

Başını iki yana salladı.

"Onun gönül yarası var abla," dedi Suna. "Ben onun karısıyım ama sevdalısı değilim. Bunu biliyorum. Askerle olmaz deyip terk etmiş onu. Geçti diyor ama geçmedi. Gözlerinde yüreğinin yarasını taşıyor benim kocam."

Dolan gözlerini tavana dikti.

"Bir şey beklemezsem canım yanmaz abla. Bana yaptığı iyiliğe ömrüm boyunca minnettar kalacağım ama hepsi bu. Ondan başka bir şey beklemem doğru değil."

"Sen seviyor musun?" diye sordum. Gözlerinden birer damla yaş süzüldü. Ben cevabımı almış oldum. Elimi elinin üstüne koyup sıktım. "Yanındayım."

"Sağ ol abla." Çayını bitirip kalktı. "Bana müsaade. Ödevim vardı yapılacak."

Kaçıyordu ama kaçmasına müsaade ettim. İnsan böyle zamanlarda yalnız kalmak istiyordu. Onu yolcu ettikten sonra evi toparladım.

Saatler geçti yine yoktu. Okuduğum kitapları topladım. Kütüphaneye gidip kitapları bağışladım. Parası olmayan insanlara bir nebze yardımım olsun istiyordum.

Eve dönerken ev sahibimizin oğlunu gördüm. Beni tepeden tırnağa süzdü.

"Leyla Hanım iyi günler."

Duymamış gibi yaptım. Bu adamın bakışları hoşuma gitmiyordu. Adımlarımı hızlandırsam da bana yetişti.

"Eve mi geçiyorsunuz?"

"Evet."

Anahtarımı sıkıca kavradım.

"Ben de eve gidiyordum, beraber gidelim."

Cevap vermedim. Kuruntu da yapıyor olabilirdim ama o varken kendimi huzursuz hissediyordum.

"Kocan nerede?"

KOKUNUN İZİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin