Sabah herzamanki gibi alarmla uyandım ve telefona olan gücümle geçirdim sonra kendime gelip bi tokat attım napıyosun lan iphone o ! Telefonu elime alıp birsey olmuşmu diye ufak çaplı bir kriz geçirdim. Allah'a şükür bir şey olmamış. Yerimden kalkıp banyoya yöneldim. Hemen bir duşa girdim. Saçlarımı kurutup şekil verdikden sonra anlımdaki yarayı saclarımla örtmeye çalıştım. Tam örtülmese de uzakdan belli olmaz herhalde. Bugün günlerden ne ? Salı hassss! Antrenman var ya. Of tamda onun sırasıydı. Hızla odaya yöneldim. Çantamı hazırladım. Daha sonra spor cantasının içine dizliklerimi şortumu sporcu atletini çorapları deodorantı bildiğiniz tıkdım. Üzerimi giyinip Dumanla beraber aşagıya indim. Teyzem sofrada değildi. Hatice ablaya dönüp teyzem nerde diye sordum.
-Defnecim teyzen bugün erken çıktı. Toplantısı varmış.
Omuz silkip yemeğimi yemeye başladım. Daha sonra dışarı çıktım. Batıray kapıda beni bekliyordu. Yanına gittim
+Ne işin var senin burda ?Evimi nerden biliyorsun?
-Defne teyzeni herkes tanır. Ayrıca sadece iyi olduğundan emin olmak istedim
+Arasaydın iyi olduğumu söylerdim Batıray. Yinede sağol.
-Okula beraber gidelim. Benimde canım sıkılmaz.
-Tamam bir dakika.
Bahtiyar abinin yanına gidip bugün kendim gidecegim dedikden sonra geri Batıray'a yöneldim. Arabaya binmisti. Bende geçip yanına oturdum.
+Batıray sen kendin isteyerek mi geldin? Yoksa birimi yolladı?
-Kendim geldim. Kim yollayabilirki?
Cevap vermedim sadece omuz silktim. Yol boyunca konuşmadık. Okula vardığımızda arabadan indim ve gülümseyip teşekkür ettim. Kapıdan girerken çardaklardan birine gözüm çarptı. Bora Lavin Özde ve Tansu ordaydı. Batırayda onlara doğru yöneldi. Tayfa toplanmış yani anlıyacağınız!! Duyduğum anırmayla kafamı önüme çevirdim ve bana doğru koşan yavrumalım Levent'i gördüm.
+Yawwwwruuuuuğğğğmmm defneeeeee gelmişşş
Kucaklayıp havada döndürmeye başladı.
+Ya Levent hayvanlaşma bıraksana. Leveeent bırak dedim sana!
Beyza'ların Levent'i tutmalarıyla beraber sonunda öküz beni bıraktı. Aklıma Faruk geldi. Oda her sabah bunu yapardı. Levent anlıma dokunup saçlarımı çekti. Anlına noldu ? Diye sordu telaşla. İstemsizce kafamı sorunun cevabı olan yere çevirdim. Yani Bora'ya. Karşımdaki manzara pek hoş değildi. Bora'nın öldürcek gibi Levent'le bana baktığını görünce kafamı geri Levent'e çevirdim. Önemli bir şey değil sadece düştüm dedim gülerek. Herzamanki hayvan Levent gülerek:
+Puahahahahah çocukmusun kızım sen ?
- Seni de görüyoruz Levent
Deyip gülmeye başladım. Sonra sınıfa yöneldik. Sıraya geçtik Levent hatıralarını anlatmaya başladı. Levent'e gülerken hocanın geldiğini bile fark etmemişiz. Hocanın bağırmasıyla dördümüz birden ayağa fırladık. Pardon hocam görmemisiz dedim gayet kibarca sonra yerimize oturduk. Bora sınıfda yok. Ama tayfası burda. Acaba neden derse girmedi? Bu çocuğun sorunu ne?
Ayağa kalkıp hocanın yanına gittim. Tuvalete gidicem deyip izin aldım. Sınıfdan çıktıkdan sonra merdivenlere yöneldim. Belki geçen gün beni götürdüğü bodrum katındadır. Evet hiç akıllanmıycam lan dün çocuk sana kibarca siktir git dedi! sen şimdi napıyorsun! off ama gitmezsem çatlarım ben. Hızla merdivenlerden indim. Düşündüğüm gibi sıralar kapının önünden çekilmiş. Cesaretimi toplayarak kapıyı açtım. Telefonla konuşuyordu.-Tamam dedim sana uzatma! Kardeşimin vekaletini asla üzerine alamayacaksın. Ôyle birseye kalkışırsan seni öldürürüm! Sen artık bizim babamız değilsin...hadi ya... Öylemi dersin... Annemi aldatıp kardeşim seni başka bir kadınla bastı diye küçücük kızı döverken aklın nerdeydi lan! Sen tam bir piçsin!.
Telefonu kapatıp iki elini birden ensesine götürdü. Bunları duyduğumu öğrenirse beni kesin öldürürdü. O yüzden sessizce kapıyı kapattım ve geri çıktım. 3-4 saniye sonra sanki yeni geliyormuş gibi hayvanca kapıyı açtım. Bora arkasına dönüp baktı. Kaşları çatılmıştı çok hızlı nefes alıyor. Korksamda yutkunup konuşmaya başladım.
+Burda napıyorsun Bora?
-Asıl sen burda napıyorsun defne!? Burası benim.
+Neden derse girmedin? merak ettim o yüzden buraya geldim.
-Etme! Sen kimsin beni merak ediyorsun Defne ?
Gözlerim doldu. Ama ağlamamak icin yumruklarımı sıktım
+Sadece merak ettim aptal!
-Defne sen gidip Levent'e falan sarılsana. Beni rahat bırak.
+ Ben değil o bana sarıldı.
-Ne fark eder ? Sonuçta buna izin verdin.
+ Konumuz ben değilim.
-Çık dışarı defne.
+Hayır
-Çık!
Kolumdan tutup hızla beni dışarı itti. Pardon resmen attı. Sıraya çarpıp yere düştüm. Nasıl bu kadar hayvanlaşabiliyordu ? Dizim kanamaya başladı. Yere düştügümü göre göre kapıyı pat diye yüzüme kapattı. Hayvan işte nolcak! Ağlamamak için tuttuğum göz yaşlarımı sonunda serbest bıraktım. Nedenini bilmediğim bir şekilde canım yanıyordu. Ama dizlerim kanadığı için değil kalbim kanadığı için canım yanıyor. Bunu nasıl yapabiliyor bilmiyorum ama beni terslemesi çok içimi acıtıyor... Çocuk resmen
''Canımın Acısı''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brutally Handsome!
Novela JuvenilHayatınızın her an değişebileceğini, yetimlerinde sevebileceğini, çoğu şeyin aslında bilmediğiniz gibi olabileceğini anlatan bir kitap. Okurken yeri gelip heycanlanacaksınız yeri gelip korkacaksınız yeri gelip ağlıycaksınız buna eminim. İyi okumalar...