Hayat.

5.1K 139 61
                                    

"Ayçe,uyan hadi kızım." 

Gözlerimi odama vuran ışıkla ve annemin sesiyle araladım.Uyku sersemliğiyle gözlerimi odamda gezdirip tekrar kapattım ve annemin saçlarımı okşamasıyla birlikte esneyerek yatakta doğruldum.Annemde bu sırada yatağımdan kalkmıştı.Dağılmış saçlarımın diplerini kaşırken gözlerim hala kapalıydı.Yataktan çıkarken sonunda konuşabilmiştim;

"Ölecek miyim?"  

Kıçıma yediğim darbeyle odamın içinde ki lavaboya doğru adımlarımı hızlandırdım.

"O ne demek öyle salak kızım benim ! Allah korusun."

Yüzümü havluya silerken gülerek odamdaki anneme seslendim;

"Merak etme sizi çabuk bırakmaya niyetim yok."

"Hadi çok konuşma,okula geç kalacaksın."

Sesinin uzaklığından odamdan çıktığını anlamıştım.Aynada saçlarıma şekil verirken kalbime giren bir sancıyla beyaz dolaba tutunarak acıyla eğildim.Boşta kalan elimle kalbime bastırırken günlük yaşadığım bu acının bir an önce geçmesini bekliyordum.Zorla doğrulup,üç kere burnumdan nefes alıp ağzımdan verdikten sonra sancı falan kalmamıştı.Tekrar yüzümü yıkadıktan sonra lavabodan çıktım.Odamdan da çıkmak üzereyken çalan alarmın sesiyle geriye dönüp onu kapattım.Beni her sabah bu sevimsiz alet uyandırıyordu.Annemin saçlarımı okşayarak uyandırması beni şaşırtmıştı.

Aşağı indiğimde her sabah ki gibi harika bir kahvaltı masasıyla karşılaşmıştım.Gazetesini okuyan aynı zamanda şekersiz kahvesini yudumlayan,baş köşeye kurulmuş babamın yanından geçerken kollarımı boynuna dolayıp yanağına öpücük kondurmuştum.Babam tek elini gazeteden çekip ona doladığım kolumun üstüne koyup sevgisini belli ederken mutlu olduğumu hissettim.Kollarımı çekip büyük masanın kullandığımız küçük bölmesindeki sandalyeme oturdum.

"Günaydın kızım."

Kahvaltılıkları tabağıma yerleştirirken ona bakmadan cevap verdim;

"Sanadaa."

Tabağımı doldurup annemin uzattığı ekmeğe böğürtlen reçeli sürdükten sonra ağzıma kocaman bir parça aldım.Tabağımdaki peynire çatal batırdığımda tek yiyenin ben olduğumu fark etmiştim.Kafamı kaldırıp  annemle babama baktığımda beni izliyorlardı.Gözlerindeki karmaşık ama şefkat dolu ilgiyi fark etmiştim.

"Neden bana bakıyorsunuz ?"

Sözü babam almıştı;

"Güzele bakmak sevaptır"

Ona kıkırdayarak cevap verdiğimde annemin sesiyle kafamı ona çevirdim;

"Seni çok seviyoruz biliyorsun değil mi ?"

Şimdi neden böyle konuşuyorlardı ki? Bugün gerçekten garipti.

"Bende sizi seviyorum.Ama nereden çıktı bu ?" 

Durduk yere sevgi sözcükleri söyleyen sevgi yumağı ailelerden değildik sonuçta.Annem devam ettiğinde portakal suyumdan yudumlarken onu dinledim,

"Dün gece Emre geldi.Senin uyuduğunu söyledik ama resmen bize inanmadı ve seni görmek için o kadar zorladı ki bizi.Hele babanın sinirlerini."

Şaşırmamıştım.Geçmişte bir şeyler yaşamıştık ve kendini bu şeylerin bittiğine inandıramıyordu.Babam hakim olmaya çalıştığı sesiyle konuşmaya katıldı.

"O çocuğun madde kullandığın şüpheleniyoruz.Ondan uzak durmalısın Ayçe."

"Uzağız zaten baba.Sadece arkadaşız." Anne ve babamın gözlerini belertmesi üzerine düzelttim."Uzaktan arkadaş." 

DışlanmışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin