Kulağıma batan uğultu sesle yavaşça araladım gözlerimi.Gözlerimi araladıkça ses daha çoğalıyordu sanki.Kaşlarımı çatıp kafamı kaldırdığımda,odada aynanın karşısına geçmiş,kıvırcık sarı saçlarını kurutan Arzu gördüm.Uykudan kaldırıldığımda agresif oluyordum,bunu annemle babam bildiği için özen gösterirlerdi ama burada kimseye "uykuluyken sinirlerimi bozmayın" diyecek değildim.
"Banyoda kurutamaz mısın?" Bence gayet nazik bir soru olmuştu.Bir kaç saniye boş boş bakarak cevap bekledim ama sesimi duyuramamıştım bile.Yada bu kaşar duymamazlıktan gelmişte olabilirdi.Gözlerimi söz kullanmadan küfür edecek şekilde devirdikten sonra üstüme örtülen ince pikeyi ucundan tutup,kafamı geri yatırdıktan sonra saçlarıma kadar çektim.Lanet olası sesi duymamı engelleyememişti tabi.İçim öfkeyle dolarken bir defada doğruldum.Hızımı bozmadan kalkıp odadan çıkacaktım ki,ciğerlerimden gelen boğuk nefesle,ölçecek olsak koca bulutlar kadar büyük öksürükler ağzımdan çıkmaya başladı.Gözlerimi sıkıca kapatıp,bir elimi nefes boruma,göğüslerimin arasına bastırdım,diğerini de yatağımın yanında duran masaya.Elim masada astım ilacımı ararken,bunun eskiden kalma bir alışkanlık olduğunu hatırladım.Çantamın içinde ilacım vardı fakat,bu evden hiç kimse hastalığımın olduğunu bilmediğinden,şimdi Arzunun öğrenmesini istemiyordum.Zaten çok az kişi biliyordu.Kurutma makinesinin durduğunu sesin kesilmesinden anladığımda kulaklarım daha hafif bir uğultuyu hala çınlatıyordu.Arzu ismimi söylediğinde,çok zorda olsa nefes almaya çalıştım.Kısa kısa nefeslerimi öksürüğümü çok aza indirecek seviyeye kadar düzene soktuğumda gözlerimi zorlukla aralayıp bana irileşmiş gözlerle bakan Arzu'ya baktım.Ardından ayağa kalkıp,aşağı katta olan mutfağa su içmek için ilerlemeye başladım.Göğsümde ki elimi hala çekmemiştim,çok hafif vuruyordum ve saçmada olsa bu beni rahatlatıyordu.Merdivenlerden koşar adım indikten sonra direk karşıdaki mutfak kapısından içeri girdim.Hızla su bardağını alıp yarım doldurduktan sonra,yıllarca çölde kalmış insanın suya susadığı gibi kana kana içtim.Bir kaç saniye hareketsiz durduktan sonra elimi kalbime bastırdım ve atışların yavaşladığını hissettim.Bardağa biraz daha su koyup sakince içerken içeri Emir abimin girmesiyle elimde ki turuncu çizgili bardaktan son yudumu alıp tezgaha bıraktım.
"İyi misin Ayçe?" İlk olarak kafamı aşağı yukarı sallayıp cevap verdikten sonra,bakışlarının ısrarıyla sözcüklerle de cevapladım.
"İyiyim." Bir kaç saniye boş boş bakındıktan sonra birbirimize gülümsedik.Gülümsemesi gittikçe büyürken bir adım atıp yaklaştı ve elini saçlarıma daldırıp karıştırdıktan sonra geri çekildi.Hafifçe yüzümü buruşturup saçlarımı el yordamıyla yatıştırmaya çalıştım.
"Dolaşık kafa seni." Dişlerini göstererek gülümsüyordu,bende kıkırdayarak cevap verdim.Ardından 'hadi gel'diyerek mutfaktan çıktı.Peşinden ilerlerken,saçlarımla oynamayı kestim.Emir abim salona geçtiğinde onun arkasından salona geçmekle veya yukarı çıkmak arasında kalırken,gözlerimi merdivenlerden çekip,holün sonunda ki kapısı açık salona baktım.Buranın kapısı neredeyse hiç kapatılmıyordu zaten.Gördüğüm kişilerle gözlerimi bir süre sabit tuttum.Ardından başka biri olup olmadığını kontrol etmek için kafamı öne çıkartarak salonda ki diğer koltuğa baktım.Beril ve Batu oturmuş,Beril'in telefonuyla ilgileniyorlardı.Gelen sesle gözlerimi oraya sabitledim.Kaan elini kaldırmış selam verirken aynı zamanda seslenmişti de.
"Günaydın" Kocaman gülümsemesine karşılık küçük bir tebessümle konuştum.Sesim biraz kısık çıkmıştı,duymadıklarına emindim.Boğazımı kısaca temizleyip tekrar cevapladım.
"Selam." Gözlerim Giray'a kaydığında sert bakan gözleriyle karşılaştım.Dün birlikte yaşadığımız olaylar tıpkı bir film şeridi gibi gözümün önünden geçerken,dün ki boğazıma yapışan,Yakup isimli adamın bugün malları getirmesinden bahsettiğini hatırlamıştım.Bu düşünceyle aklım,bugün her hangi başka bir olay olup olmayacağını tartmaya çalışırken Giray'a yakınlaşmamam hatta aynı ortamda bile bulunmamam gerektiğinin farkındaydım.Canımı yolda bulmadım sonuçta.Gene Yakup veya başka bir psikopatın boğazıma yapışmayacağının garantisi yoktu ve bu riske bile bile giremezdim.