İçimden gelen titremeyle vücudumda ki bütün tüyler havaya dikelmiş,kaşlarım çatılmıştı.Ağzımdan nefesimle beraber çıkan öksürük benim için uykun geldiğinde esnemek gibi klasik bir hareket olmuştu.Öksürüğüm artarken yattığım geniş yatakta doğruldum,önüme düşen nemli saçımı elimle arkaya yatırırken dün geceyi aklımdan geçirdim.Her bir saniyesi aklımdaydı.İçimde oluşan pişmanlık duygusu vardı,neden yanına gidip hesap sorar gibi konuştum ki sanki?Bundan sonra"Ölüyorum,bir yudum su" diye yalvarsa,arkamı dönüp bakmam.Yada gider ağzına tükürür nefretimi gösterirdim.Bu pis düşünce aklımda belirir belirmez yüzümde tiksindiğimi belirten kırışıklıklar oluşmuştu.Böyle bir şeyi peşimde beni öldürmek için dolaşan insanlara bile yapabileceğimi sanmıyorum.Melisin misafir odasında ki yatağından inip,odada ki ebeveyn banyosunda yüzümü yıkadım.Odaya geri dönüp masanın üstünde ki telefonumu aldım ve aşağıya inmeye başladım.Aynı zamanda telefonumu açıyordum,şarjı olmasına rağmen kapalıydı.Salondan gelen seslerle benden önce uyandıklarını ve Melisin tek olmadığını anlamıştım.Melisin dışında ki ses Emre'ye aitti.Merdivenler bittiğinde konuşan Melisin sesi kesildi.Kafamı telefonumdan kaldırmadan "Günaydın" deyip,tekli koltuğa bir bacağımı altıma kıvırıp diğerini yukarı kıvırıp oturdum.Çenemin biraz altına denk geliyordu dizim.
"Nasılsın?" Yüzümü Emre'ye çevirdiğimde gözlerin de dünden kalan endişe parçaları vardı.Ciğerlerimden kopup gelen boğuk öksürük baş gösterirken,ona gözlerimle evet cevabını verip,elimle ağzımı kapadım.Öksürüğüm bittiğinde kafama bir yastık yemiştim ve bunu yapan tabi ki Melis di."Ne yapıyorsun geri zekalı?" Gözlerini kocaman açtığında cırtlak sesine mecburen dinleyecek olmama içimden saydırdım.Melis;dün akşam Girayla konuşmamdan başlayıp bir daha o mahalleye gitmememe konusuna girerek,benim aksime dışından saydırmaya başladığında telefonumun şifresini girip,gelen bildirimlere baktım.Gelen 28 aramadan 20'si Emir abime aitti,diğer sekizi ise Kaan ve Beril'e.On iki mesajdan da 8'i Batu'ya geri kalan dördü Beril'e.Dışlanmış kişiliğimi yalanlarmışcasına bana ulaşmaya çalıştıklarını gösteren bu bildirimlere şaşırarak baktım.Dün gece eve gitmemiştim,Giray yüzünden burada kalmıştım ve ondan gelen ne bir mesaj ne de arama vardı.Ben Yakubun ona bir şey yapacağını düşünüp,yardım etmedim diye vicdan yaparken,bana kendisi zarar verip umursamıyordu bile.Emir abime iyi olduğumu ve eve döndüğümü anlatan kısa bir mesaj yazmıştım,çok merak etmişti anlaşılan.
"Benim eve gitmem lazım." Kafamı kaldırıp bir anda söylediğim cümleyle Melisin lafı kesilmişti.Onu dinlemediğim anlaşılırken,bakışlarımı korkuyla ona çevirdim.Burunundan nefret olduğunu belirten bir nefesi salarken,gözlerini sakinleşmek amacıyla yummuştu.Emre'nin kahkahasıyla bende kıkırdamaya başladım Melis ise hala sakinleşmeye çalışıyordu.Emre kahkahasını kesip bana doğru konuştuğunda dudaklarımdan tebessümü kaldırmadan ona döndüm.
"Ben seni bırakırım."
"Dün gece için teşekkür ederim." Ne kadar alakasız şeyler söylemiş olsam da o bakışlarından taviz vermedi.Gözlerimin içine öyle bakıyordu ki,onu ilk tanıdığım zamanlar da baktığı gibi.Bir daha olmayacaktık biz,anla artık şunu Emre.Gözlerimi Melis'e çevirdiğimde anında pişman olup,etrafa çevirdim.Kız gözleriyle ateş ediyor şuan.
"Hadi çıkalım,işlerim var biraz." Emre'nin söyledikleriyle ayağa fırladım ve Melis'e uzaktan öpücük gönderip kapıya ilerlerken konuştum.
"Kıyafetlerimi sonra alırım,en sevdiğin eşofmanın da artık benim." Siyah rengindeki eşofman altı ve üstümde de gri bir yarım kol tişört vardı.Kapının yanında ki askıya atılmış gibi duran kalın örme lacivert hırkayı elime alırken arkama bakmadan hırkanın sahibine seslendim.
"Bunu da unut sen,hadi öptüm gülüm." Kapını yanında ki,dün partiye hazırlanmaya geldiğim de ve topuklularla çıkarken buraya bıraktığım spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim.