Berillerden çıktık ve okulun yolunu tuttuk.Bugün ilk okul günüydü,iki hafta önceden açılan kursları saymazsak tabi.Onlarında okuldan pek farkı yoktu,bir tek bugün ve diğer günlerde okula ait,düz,ten rengime benzer etekle,beyaz renk,armalı üstü giymek zorunluydu o kadar.
"Otobüse mi binseydik ya?" Berilin sesiyle nefes nefese kalmış bir şekilde ona döndüm.Yürümeyi sevmeyen bir insana,olduğumuz yerden bakıldığında okulu gördüğümüzde söylememesi gerekirdi bunu.
"Bunu şimdi mi söylüyorsun Beril?" Cevap vermeden omuzlarını neredeyse çenesine kadar kaldırıp kocaman gülümsedi.Okula kaldığımız yerden yürümeye devam ettik,bir kaç dakika sonra gelmiştik zaten.Okul bahçesinden içeri girdiğimizde,eski okulumun öğrencileriyle burada ki köşelere dağılmış ve bahçede yürüyen insanların arasında bile fark olduğunu anlamıştım.Yanlış anlamayın,eski okulumdakilerin yürüyüşlerinde bile 'ben zengin ve egoistim' havası vardı.Buradakilerin bazıları ise sadece havalı gözüküyordu.Eminim ki içlerinde bir bok olmaya çalışan kendilerine hayran olanlarda vardır,biraz zaman sonra hepsi gün yüzüne çıkar nasılsa,ama ben ilgilenir miyim?Hiç sanmıyorum.Beril'in koluma girip beni ilerletmeye başlamasıyla irkilip ona döndüm.Sanki ona baktığımda Melis'i görmüştüm.O da böyle uyanamadığım sabahlarda beni zorla okula sokardı,sonrasında da kendi çapımızda okulun altını üstüne getirirdik.Kız kardeş duygusunu tatığım kızı çok özlüyorum...Kendime,Girayların yanına gelmemizle geldim.Benim hayatım artık bu mahallede olduğu gibi okulumda burasıydı.Eski lüks,ne istersem onu yapabileceğim hayatımın yerine bitişik ve eski evlerden oluşan dedikodu yaygın hastalığa sahip mahalle geçmişti.Ama her ne olduysa beni bırakıp giden ailemin ve her zaman yanımda olan arkadaşımın yerini hiçbir zaman biri alamayacaktı.
"Günaydın." Kaan'ın sesiyle ona döndüm ve oda gözlerini Berilden bana çevirdi.Gülümseyerek cevap vermiştim.Cevabıma cevap vermesine gerek yoktu,cevap verilecek bir şey yoktu çünkü.Ama o göz kırparak gülmeyi seçmişti.Gözlerime neden öyle derin bakıyor sanki?Hiç bir tepki vermeden bakışlarından kurtulmak için kafamı önüme çevirdim ve Giray'ın sert bakışlarıyla çarpıştım.Beril ve ben hariç hepsi yuvarlak banklı çardakta oturdukları için,Giray bakışlarını yukarı kaldırıp bana bakıyordu.Bende haliyle ona yukarıdan-bu mesafeden pek fark etmese de-bakıyordum.Bu görüntü bana en son bize geldiğinde yaşadığımız saçma ve bir o kadar gereksiz temassız yakınlaşmayı hatırlattı.İçimde bir şeylere elektrik kaçağı baş gösterirken,Giray sert gözlerini benden çekti.
"Günaydın fıstıklar." Gözlerimi kahverenginin en güzel tonu olan iki avuç toprak kondurulmuş gibi duran gözlerden ayırdığı için Batu'ya binlerce kez minnetler olsun.Beril ile aramıza girdi ve ikimize birden kolunu attığında bende ona cevap verdim.
"Günaydın." Bu sırada Arzu ve Çağla gülüşerek çardağa geldiler.Batu'nun yönlendirmesiyle bankın boş yerine otururken Arzu Berile öpücük atıp,Kaan'ın önünden atlayarak Giray'ın yanında ki daracık boş alana zorla sığdı.Kısacık olan eteği daha da yukarı çıkmıştı.Abisinin bu kadar kısa etek giydiğini bilmediğine kalıbımı basabilirdim...Çağla'da boş bir yere oturduktan sonra konuşan Kaan'ı dinledik.
"Çıkışta nereye gidiyoruz?" Herkesten onaylama tarzında ve nereye gidileceğini söyleyen sesler duyulurken,bugün işe gideceğimi kendime tekrar hatırlattım.Bu sırada bankın boş bölümüne Beril ile yan yana oturmuştuk.
"Sence, Ayçe?" Bakışlarımı Kaan'a çevirdim ve ellerimi bacaklarımın yanına koyarak oturduğum yerde sırtımı dikleştirdim.Ayaklarımı da birleştirip hafifçe sallamaya başlarken daha fazla bekletmeden cevap verdim.
"Ben çıkışta işe gidiyorum,sizinle gelemem." Lafımı bitirir bitirmez Giray'ın sesi duyuldu."Emir Abi izin verdi mi sanki de gidiyorsun?" Arzu'nun gözleri anında yanında ki Giray'a dönerken, 'sanane' der gibi bakıyordu,bu kadar kıskandığını belli etme Arzu,çocuğun seni umursayıp da diğer kızlarla iletişimini keseceği yok.Henüz ne kadar tanımış olsam da yok diyebilirdim ancak ama,içimde ki Arzu'ya olan nefreti daha fazla büyültmeden diğer kişilere odaklandım.Diğerleri neyden bahsediyorsunuz der gibi bakıyorlardı.Giray'a vermem gereken bir cevap olduğu aklıma düştüğünde,yüzüne bakmaya tenezzül bile etmeden,kafamı hafif yukarı kaldırıp bulutları inceleyerek konuştum.