Büyük ve ihtişamlı evin önüne geldiğimizde,Giray'dan önce inip kaskımı çıkarttım.Oda indiğinde,kaskımı alması için oturma yerine bıraktım.Kendi kaskından sonra benim çıkardığımı da yerine koyup,yanıma geldi.Birlikte eve yürürken dayanamayıp yol boyunca beklediğim soruyu sormuştu,
"Dedikodu konusunda ciddi miydin?" Zafer kazanmış edasıyla çenemi hafif yukarı kaldırıp gülümseyerek cevapladım.
"Gelme demiştim."
"Senin çirkin yüzüne hasretim ya,ondan geldim zaten." Konuşmak yerine gözlerimi devirip zile bastım.Kollarımı göğsümde bağlarken geri zekalı olduğunu biraz sesli mırıldandım.Duymadığına emindim tabi,biraz ürkütücü bir yapısı vardı,'Duydu mu?' diye düşünmemek insanın elinde değil.İşsiz gibi bunu düşüneceğim sırada kapıyı Melis'in açmasıyla yüzüme kocaman bir gülüş yerleştirip az önce ki şeyleri başımdan savdım.Boynuma dolanan kollarla hayat mücadelesi verirken sonunda Melis geri çekilmişti de rahatlamıştım.Benden sonra yanımda duran Giray'a takındığı sert olmaya çalışan ve bir şeylerin imasını yaptığı gözleri sinirimi bozarken,ikisi sadece kafalarıyla selamlaştı.Biz Melisin önderliğinde içeri geçerken,evin genç hizmetlisi gelip çıkmak için izin istedi.Melis ona ne işi olduğunu sorarken aynı zamanda salona doğru yürüyorduk da.Sarı saçlarını arkadan ve biraz aşağıdan klasik sıkı bir topuz yapmış olan birde uzun bacaklara,mini siyah eteğiyle kısacası 'sexi ev hizmetçisi' modunda ki kız,gözlerini Giray'a dikmişti.Kız laf anlatmaya çalışırken Melis'in yanındaydı.Biraz önümüzdeydiler ve biraz daha Giray'a gözlerini kırpmadan bakarsa kendi ayağına takılıp yeri boylayacaktı.Sonunda konuşmaları bittiğinde bizde gri renkli geniş koltuklara oturmak üzereydik.İlk defa gördüğüm hizmetli odasına doğru yol alırken Melis'e aslında hiç merak etmediğim gereksiz soruyu sordum.
"Fatoş'a ne oldu?"
"O artık emekli bebeğim,zorla emekli yaptık."
Hafif kıkırdamıştım,Fatoş abla işini çok seviyordu hiç yorulmadan yapıyordu ama Melis daha bebekken gelmiş bu eve.İlk hizmetçileri olduğu için kaç yıldır gerçek aile gibi benimsemişti herkesi.Rahat koltuklara yerleştiğimizde,Giray'a gözümün ucuyla baktım.İnsanın gözü nedense ister istemez kayıyordu.Sanki Melis benim arkadaşım değilmiş de onun bilmem kaç yıllık dostuymuş gibi yayılması dikkatimi çekmişti.Melis'in sesiyle gözlerimi ona çevirdim.
"Ee,ne içeriz? Lale'ye her şeyi hazırlamasını söylemiştim" Bu sırada az önceki eteğinden daha mini bir pembe renk,bedenini sarıp sarmalamış elbiseyle Lale girdi içeriye.Durmadan yanımızdan ilerlerken,Giray'ın arkasına,yaslandığı kısma elini sürttüğünü gördük.Melisin de gördüğüne emindim çünkü böyle şeyleri asla kaçırmazdı.Gözlerim kızın yaptığı şeyle irileşirken koltuktan Giray'ın oturduğu bölgeye doğru kağıt parçası düştüğünü de fark etmiştim.Kapanan kapı sesiyle bakışlarım saniyelik o tarafa döndü ve tekrar sahibini buldu.Giray ise gayet sakin bir tavırla kağıdı uzun ve kemikli parmakları arasına alıp,bakmadan bir kez katladı ve ayaklarından destek alarak oturuşunu hafif dikleştirip kağıdı cebine yerleştirdi.Eski yayılma pozisyonuna döndüğünde,Melis ile benim bakışlarımı fark etmiş olacak ki,kafasını 'Ne var?' anlamında salladı.Sanki her gün böyle şeyler yaşıyor edasıyla davranması iyice şaşırmama sebep olurken,bir elini yukarı yöne sahip lakin sağa yatmış saçlarından geçirdi.Bu kadar rahat davranmasına neden şaşıyorsam?Değişik bir karakteri olduğu belliydi.Yada ben ilk defa böylesiyle karşılaştığım için bana değişik gelmişti.İçimden derin bir nefes alıp,her neyse dedikten sonra konuşan Melis'e döndüm.
"Zaten kaşar olduğu belliydi.Her neyse,içecek ne getireyim? Lale'ye çıkmadan hazırlamasını söylemiştim." Söylediğini tekkrar etmesi Melis'in genellikle yaptığı bir huyuydu.Belkide kusurudur.Her insanın bir özelliği olurdu,Melis'in bazı şeyleri ikilemesi gibi.Annem ise benim özelliğimin gözlerim olduğunu söylerdi hep.