Yoongi, karşısında içli içli ağlayan adama bakarken mırıldandı, "Ağlamak bir çözüm değil."
Taehyung ise onu duymamış gibi yatağında toparlanmış bir şekilde ağlamaya devam ediyordu. Yoongi'nin sözleri içinde bir yerlerde yankılanıyor olsa da gözyaşlarını durduramıyordu.
"Hem adama benden uzak dur, evleneceğim diyorsun," dedi Yoongi, sesinde hafif bir alayla, "hem de arkasından ağlıyorsun."
"Sus! Ben onun için ağlamıyorum, tamam mı?" diye çıkıştı Taehyung, yüzünde kızgınlıkla karışık bir hüzün belirmişti. "Ben evlenmek istemediğim için ağlıyorum." Yalan. Genç adam, ağzından çıkan cümlelere o kadar inanmış görünüyordu ki, onu tanımayan biri kolaylıkla bu oyuna düşebilirdi.
Yoongi, derin bir nefes alarak gözlerini Taehyung'dan ayırmadan konuşmaya devam etti. "Kendini kandırmaya çalışıyorsun. Belki de itiraf etmek istemediğin şey, gerçekten ona karşı hissettiklerin..."
Taehyung'un ağlaması bir an için durdu, gözleri boşluğa daldı. Yoongi'nin sözleri, içinde gömdüğü gerçekleri yüzeye çıkarmaya başlamıştı. Sessizce mırıldandı, "Ona değer verdiğimi kabul edemem. Eğer edersem... her şey daha karmaşık olacak."
Yoongi, Taehyung'un itirafını duyunca içindeki duvarların yavaş yavaş yıkıldığını hissediyordu. O an aralarındaki sessizlik, ikisinin de kabul etmek istemediği duygularla dolmuştu. Yoongi, ona biraz daha yaklaşıp yumuşak bir sesle sordu, "Peki, gerçekten ne istiyorsun, Taehyung?"
Taehyung, gözlerini Yoongi'ye kaldırdı ve gözyaşları içinde bir an duraksayarak fısıldadı, "Özgür olmak istiyorum. Kalbimle hareket edebilmek istiyorum, korkmadan."
"Yap o zaman, Taehyung," dedi Yoongi. Taehyung, acı bir gülümsemeyle karşılık verdi bu sözlere. Babası aklına düştü; gözleri yeniden dolmaya başladı. "Babam da tabii, 'Tabii oğlum' diyerek kabul eder değil mi, Yoongi?"
Yoongi, derin bir nefes alıp küçük kardeşi gibi gördüğü adama doğru adım attı. "Taehyung, yıllardır neler çektiğini en iyi ben bilirim. Babanın nasıl biri olduğunu da biliyorum, ama artık yetmedi mi?"
"Sonsuza kadar bu kafesteki kuş gibi yaşamaktan yorulmadın mı? İlk adımı at, karşı çık. 'Evlenmek istemiyorum,' de."
Taehyung, bu sözleri duyunca kaşlarını çattı. Babasına karşı çıkma düşüncesi bile tüylerini diken diken ediyordu. "Ben ona karşı çıktım ki... Jungkook'la..."
Yoongi, kaşlarını kaldırarak, "Babanın bundan haberi var mı? Yok, değil mi?" dedi alayla. "Eğer olsaydı, şimdi burada olmazdın. Bak Taehyung, Jungkook'la yaptığın şeyler yalnızca ona başkaldırmaktı, babana değil."
Taehyung, Yoongi'nin bu sözleriyle bir an afalladı. Jungkook'a olan hisleri ve ona gizlice açtığı yaralar zihninde canlandı. Kendine, "Gerçekten kime karşı savaşıyorum?" diye sormadan edemedi. Bunca yıl babasının gölgesinde yaşamak, hayatını onun kontrol etmesine izin vermek onu daha da zayıflatmıştı. Ama... bir şeyleri değiştirmek gerçekten onun elinde miydi?
Bir an sessizlik oldu, ardından Yoongi'nin sesi daha da yumuşak çıkmaya başladı, "Taehyung, artık kendin için bir şey yap. Seni bu kadar korkutan babanın gölgesinde saklanmak zorunda değilsin. Peki, ne zaman kendi hayatını yaşamaya başlayacaksın?"
Taehyung, gözlerini kaçırarak fısıldadı, "Belki de asıl korkum babam değil, kendimle yüzleşmek."
Yoongi, başını iki yana sallayıp derin bir nefes aldı. "Artık bu konuşmayı yapmaktan çok sıkıldım, Taehyung," dedi, sesinde hafif bir bezginlik vardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duel
أدب الهواةBir komisyon başkanı ve idealist bir genç siyasetçi olan Jungkook, eşcinsel evliliği yasallaştırma hedefiyle meclise büyük bir mücadele getirir. Ancak, karşısında kararlı ve inatçı bir muhalif bulur: Kim Taehyung.