Aldığım mesajla birlikte nefesim kesildi. Elimdeki telefon yavaş yavaş elimden kayarak yere düşmeye başladı. Nefes alamıyordum! Soluk borum resmen tıkanmıştı. Nefes almakta güçlük çekiyordum.
Bu nasıl olabilirdi? Bunun düzgün, adam akıllı bir açıklaması olamazdı! Konuştuğum her şeyi nasıl duyuyordu? Şaşkınlıkla etrafıma bakınmaya başladım. Etrafımda ses kayıt edebilen hiç bir şey yoktu.O sırada elimden düşen telefon parke ile temas edince “güm” diye çıkan sesle irkildim.
“Eylül neyin var?” dedi içeriye elindeki cips kasesi ile giren Büşra. Elindeki kaseyi masanın üstünde bıraktı ve hemen yanıma koşarak yüzümü ili elinin arasına aldı.“Yüzün bembeyaz sana ne oldu?” diye sordu endişe dolu bir sesle. Yüzümü tutan iki elinden birini önümdeki kahverengi tutamlara götürdü ve eliyle o tutamları kulağımın arkasına attı.
Yerdeki telefonumu aldı ve ekrana dikkatle bakmaya başladı. Büyük ihtimalle mesajları okuyordu.
“Eylül bu sapık kim?”
“Bilmiyorum.” dedim ağlamaklı bir sesle.Büşra başımı okşadı ve dudaklarını saçlarıma değdirdi. “Sakin ol. Bunu yapanı bulacağız.” dedi ablacan bir tavırla. Büşra’nın teselli ediş tarzı uydu ve çoğu zaman işe yarıyordu. O benim yara bandımdı. Her başım sıkıştığında ona gidiyordum. O benim evimdi. Başımı sokacak bir yuvadan farksızdı benim için.
“Şimdi, şöyle bir şey yapacağız; sen Bora’ya onunla bir akşam yemeğine çıkamayacağını söyleyeceksin.”
“Ama Bora alınmaz mı?” Onun duygularını incitmekten korkuyordum.
“Bora nu tarz ufak tefek olaylara pek takılmaz.” Umarım da takılmazdı.
***
Okulun bahçesinde okulun giriş kapısını gözlüyordum .Bora ne zaman gelecekti? Gözlerim Bora’yı ararken arkadan bir ses geldi. “Ne oldu Hırçın kimi bekliyorsun?”
Bora’nın sesiyle birlikte irkildim. “Hiç kimseyi…”
“Bora benim sana söylemem gereken bir şe var.”
“Eğer çok yakışıklı olduğumu söyleyeceksen bunu zaten biliyorum.”
“Bora ben seninle akşam yemeğine çıkamayacağım?”
“Ne?”
“Özel bir durum var da.”
“Ne oldu Aren ile mi gezeceksin?” İmalı bir şekilde söylemişti.
“Ne Aren’i?” Aren ve ben ne alaka?
“Malum sana çok aşıkmış,”
“Bora sen neyi ima etmeye çalışıyorsun?”
“Herhalde bu aşk karşılıksız değil. Ama merak etme aranızdan çekilirim.”
“Olmayan bir aradan nasıl çekileceksin?” İmalı bir şekilde güldü. Zaten son birkaç gündür aldığım mesajlar yüzünden sinirliydim birde Bora ile mi uğraşacaktım?
“Tamam. Ben seni bu paranoayaklıklarınla baş başa bırakayım!”***
Bir ara hatırlatın bölümü düzenleyeyim. Aceleye geldiği için biraz kötü oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OPİA
Teen Fiction6 yaşındayken annesini kaybeden Eylül Ulusoy,özel sebeplerden dolayı yaşadığı şehir İzmir'den anılarını bırakıp ailesiyle birlikte taşınırlar. Yıllar sonra İzmir'e üniversite okumak için geri döner ve üniversitesinin ilk gününden okulun popüler çoc...