Bölüm 19

34 27 7
                                    


-BORA-

Şu anda Eylül ile arabada yan yanaydım. Kuzey sırf Büşra ile yan yana oturmak için beni yanından atmıştı pislik! Eve gidince ona bunun hesabını soracaktım. Resmen ihanetti bu.

Başımı yanımdaki güzeller güzeli kadına çevirdim. Ben sanırım cidden aşık olmuştum. Eylül elindeki aynaya bakarak diğer elindeki süngeri yanaklarına değdiriyordu. “Ne yapıyorsun?” diye sordum.

“Çillerimi kapatıyorum.” Şaşkınlıkla ona baktım. Buna ne gerek duyuyordu ki? Çilleri ona ayrı bir güzellik katıyordu
.
“Neden? Bence gayet hoş duruyor?”

“Ben sevmiyorum.” Önüme döndüm. Sonuçta kendi bilirdi ama bence çilleri çok hoştu. O an aklıma bir soru takıldı. Acaba hala boynundaki iz duruyor muydu? Gözlerimi boynuna doğru yönlendirdim. Evet, tam da yerindeydi. Memnun bir ifadeyle birlikte önüme döndüm ve telefonumu elime aldım. WhatsApp’a girdim. Eylül’ün bana attığı numaraya son bir kez göz attım. Ona ne yapacağımı planlamıştım bile. Daha doğrusu dizi izlerken görmüştüm de orasını boş verelim.

Bu gece bu kişiyi bulacaktım. Aslında aklımda bir isim vardı. Aren Gürsoy. Eylül’e aşıktı ve daha önce akıl hastanesine girdiğini duymuştum. Bir dedikodudan ibaret olduğunu düşünüyordum ve bunu Eylül’ü strese sokmak istemiyordum. İlla ki strese girmesi gereken biri varsa ben strese girerdim.

Yeter ki Eylül iyi olsun.

“Hayırdır? Ne düşünüyorsun öyle?” dedi Eylül.

“Hiç.”

“Bora?” İsmimi söylemesiyle birlikte ona döndüm. “Efendim?

“Cidden çillerim güzel mi?”

“Evet. Çok güzeller de niye sordun?”

“Bilmem. Yani çillerimi beğenen ilk kişi sensin. Daha önce senden başka çillerime iltifat eden olmamıştı. Hatta lisede çillerim yüzünden zorbalığa uğramıştım.” Zorbalık kelimesini duyunca kaskatı kesildim. Telefonu tutan ellerimin parmak boğumları bembeyaz oldu. “Zorbalık derken?”

“İşte kafamda yumurta falan kırdılar. “Çilli domuz!” diyerek dalga geçtiler.”

“Kim?”

“Ne kimi?”

“Kimler seninle dalga geçti?”

“Söylesem sanki tanıyacaksın?”

“Eylül söyle! Soyadlarıyla birlikte.” dedim otoriter bir şekilde.

“Baran Çakır, Aleyna Şanlı. Batuhan Çapkın. Seyran Yazıcı.” Hepsinin icabına bakıcaktım.

***
İçerisi disko ışıklarıyla aydınlanmıştı. Herkes dans edip içki içiyordu. Bazıları da milletin ortasında öpüşüyorlardı. Cidden milletin ortasında yapılır mı bu? Hayır, millet sizin yiyişmenizi görmek zorunda mı? Kesinlikle hayır!

Yiyişen çiftlere göz devirdim ve kendime bir shake hazırlamak üzere mutfağa doğru gittim. Eylül ve Büşra arkadaşlarını görünce ortalıktan kaybolmuştu. Kuzey ise görünürde değildi.  Büyük ihtimalle Büşra’nın yanındaydı.

Mutfak tezgahına döndüm ve kendime bir shake hazırlayarak mutfaktan çıktım. Üst kata çıktım. Artık planımı hayata geçirme vaktiydi. Cebimdeki telefonumu çıkardım ve Eylül’ün attığı numaraya baktım.  Sırf bu gece için kendime yeni bir at almıştım ve bugün o hattı takmıştım. Gözlerimle alt katı yokladım. Herkes güzel vakit geçiriyordu. Başımı telefonuma çevirdim. Eylül’e mesaj atan numaraya anonim bir şekilde mesaj atacaktım. Bir nevi karma yaşatacaktım. E kimse yaşattığını yaşamdan ölmez. Kesinlikle bu fikri Hierarchy dizisinden çalmamıştım.

Siz: Eylül akşam yemeğine giderse ne olur?

Siz: Sakın telaşlanma.

Siz: Yoksa yanarsın.

Gözlerimi tekrar alt kata yönlerdim. Umarım bu plan işe yarardı. Herkes mutluyken bir kişi gözüme takıldı. Tam da tahmin ettiğim gibiydi. Aren Gürsoy. Elindeki telefona bakarken içi geçmişti.

Endişesini buradan bile hissedebiliyordum. Hemen Eylül’ün yanına gidip ona bu durumu haber vermeliydim.

Merdivenleri ikişer ikişer inerek aşağı indim. Eylül kenarda içki dolu masanın etrafındaydı ve bütün bardakları kafasına dikiyordu.  Hemen yanına koştum.

“Eylül mesajı kimin attığını buldum.”

“Ne mesajı?” dedi şapşal şapşal. Eyvah, çok pis sarhoş olmuştu!

“Eylül bu halin ne Büşra nerede?”

“Bana Eylül deme! Bana Hırçın de.

“Tamam Hırçın ama şimdi gitmeliyiz.”  Eline doğru yöneldim ve elini tuttum. Elini geri çekti. “Hayır, gitmiyoruz.”

“Günah benden gitti.” dedim ve Eylül’ü belinden kaldırıp kucağıma aldım. ona mesajı kimin attığını ayık olduğu zaman söylemeliydim.

“Ooo ne kadar da güçlüsün!  Beni hemen kaldırdın?” dedi ve ardından elini kollarıma götürdü. “Ayrıca çok kaslısın.” dedi. Bu dediğiyle kıkırdadım. Eylül böyle saçma sapan konuşurken arabaya bindirmiştim bile onu.

Hemen bende şoför koltuğuna geçtim ve eve doğru yol aldım. Eylül yolda çok pis pişman olacağı şeyler söylemeye devam etti. Sürekli bana iltifat ediyordu. Hoşuma gitmiyor da değildi.

Sonunda eve gelmiştik. Eylül’e doğru uzandım. Tam kemerini çıkaracakken Eylül beni kravatımdan tuttu ve kendine doğru çekti. “Şımarık seni öpebilir miyim?” Ayılınca çok pis pişman olacaktı ama geri çekilmek istemiyordum. “Ya da siktir et! Sana fikrini niye soruyorsam?” edi ve beni kendine daha çok çekip dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. o an durup kaldım ve hiçbir tepki veremedim. Ardından bende karşılık verdim. O an bu anın sonsuz olmasını diledim.



OPİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin