Bugün üstümde değişik bir his vardı. Her şey bana çok bunaltıcı geliyordu. Sanki mahalledeki bütün evler üstüme yıkılıyordu. Bir türlü yanımda dedikodu eden arkadaşlarımın konuşmalarına odaklanamıyordum. Şu anda bütün odağım Bora'daydı. Ve etrafında üşüşmüş kızlardaydı. Hepsi Bora'nın etrafında çember oluşturmuş yaptıkları çöreklerle börekleri Bora'nın huzuruna sunuyorlardı. Bora da hepsini kibarca reddediyordu. Bu kızlarda Bora da ne buluyorsa ! Bir dakika ben Bora'yı mı kıskanıyordum! Allah korusun!
Tam o sırada karnıma bir ağrı saplandı. Ağrının etkisiyle karnımı elime götürdüm ve acıyla inledim. "Eylül ne' oldu?" diye sordu Yağmur.
"Bilmem herhalde özel günüm." Dedim stresle.
"Yanında ped var mı?" diye sordu ardından Nazlı.
"Var! Var!" dedim ve onları geçiştirerek tuvalete doğru ilerlemeye başladım. Benim özel günlerim çok fena oluyordu. Bu konu hakkında hiçbir fikri olmayan kan kaybından öldüğümü sanırdı. Ayrıca üzgün veya stresli olduğum zamanlar erken olabiliyordum. Örneğin; şimdi ki durumu örnek verebilirim.
Tuvalete ulaştığımda hemen çantamdan pedimi çıkartıp taktım. Ellerimi yıkayıp tuvaletten çıktığım zaman karnıma bir ağrı daha saplandı. Acıyla inlediğim sırada Bora'nın sesi duyuldu. "Eylül iyi misin?" dedi ve koşarak yanıma geldi.
"Bir şey yok."
"Emin misin? Betin benzin atmış."
"Alt tarafı regl old" Daha lafımı tamamlayamamışken boğazıma gelen kusma isteği yüzünden hızla tuvalete girdim. Kusmaya başladım. Arkadan biri saçımı tutuyordu. Sanırım bu kişi Bora idi.
Kusmam bittikten sonra yüzümü yıkadım ve peçete alıp yüzümü kuruladım. "Daha iyi misin şimdi?" Başımı evet anlamında salladım.
"Eylül bak cidden özür dilerim. Bir an seni sebepsiz yere Aren'den kıskandım. Ne yapcığımı bilemedim. O anlık sinirle öyle saçma sapan cümleler söyledim."
"Bir dakika sen niye kıskandın beni?"
"Onu boş ver de. Beni affettin mi onu söyle."
"Affettim." Elini yumruk yapıp "Yes be!" dedi. "E kızların çöreklerini falan niye kabul etmiyorsun?"
"Çünkü başka birinden çörekler, börekler,sarmalar bekliyorum."
"Allah Allah kimmiş o?"
"İsmi E ile başlıyor." Şaşkınlıkla ona döndüm. Resmen bana yürüyordu.
"Neyse date çıkıyor muyuz?"
"Dediğim gibi Bora özel bir durum var."
"Allah aşkına bu özel durum ne ya?" Sertçe yutkundum. Sanırım artık söylemenin zamanı gelmişti. Telefonumu açtım ve mesajları Bora'ya gösterip olayları anlattım.
"Bu piçin telefon numarasını çabucak bana at."
"Ne yapacaksın?"
"Ben ne yapacağımı bilirim sen at." Başımı evet anlamında salladım ve Bora'ya numarayı attım. Ardından kızların yanına geri döndüm.
Onlar dedikoduya devam ediyordu. Her zamanki gibi. Ama aklım sadece Bora'nın ne yapacağındaydı. Yasa dışı bir işe mı bulaşacaktı? Kendi tehlikeye atar mıydı?
Onun için endişeleniyordum. Ona zarar gelmesinden korkuyordum.
Bu korkunuj sebebi neydi ki? Neden Bora için endişeleniyordum? Neden onu düşünmeden duramıyordum?
Ben aşık mı olmuştum?
Evet.
Sanırım iç sesim ilk defa haklıydı.
"Kızlar bu arada kostüm partisi var! Haftaya cuma günü."
"Daha yeni bir parti olmamış mıydı?"
"Bu kostüm partisi." Büşra bana döndü ve heyecanlı bir sesle "Ay gidelim mi?"
Aslında bir kostüm partisi eğlenceli olabilirdi.
"Eh tamam gidelim."
"O zaman kim ne olucak?"
"Ay ben maşa olurum!" dedi Nazlı.
"O zaman ben de Raven Queen!" dedi Yağmur.
"Eylül o zaman biz de doksanlardan esinlenelim mı?"
"Nasıl?"
"Yani doksanlardaki dizilerden. Mesela ben Cher Horowitz olurum. Sen ise Blair Waldorf."
Blair karakterine bayılıyordum. Bazı hareketleri bencilce ve çocukca olsa da ben onu çok seviyordum. Ayrıca Büşra Cher rolüne çok uyuyordu. Sarı saçlar, çöpçatanlık, saflık ve giyim. Karakterleri bile birbirine uyuyordu.
Büşra'yı onayladığımı göstermek için "Xoxo, gossip girl." dedim.
Büşra da bana karşılık olarak "Ugh,ass if!" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OPİA
Teen Fiction6 yaşındayken annesini kaybeden Eylül Ulusoy,özel sebeplerden dolayı yaşadığı şehir İzmir'den anılarını bırakıp ailesiyle birlikte taşınırlar. Yıllar sonra İzmir'e üniversite okumak için geri döner ve üniversitesinin ilk gününden okulun popüler çoc...