Gözlerimi zorlukla araladım. Kendi yatağımın içinde dünkü kostümümle birlikteydim. Tam yataktan kalkıcakken güçlü bir kuvvet kalkmamı engelledi. Daha doğrusu bir kol kalkmamı engelledi. Kolun sahibini gördüğümde ağzım açık kaldı. Bora ile yan yana aynı yatakta uyumuştuk. Leş gibi alkol kokuyordum. Dün ne olmuştu? Birlikte mi olmuştuk? Ama eğer olsaydık çıplak olurduk. Sorularının cevaplarını almak için Bora'yı uyandırmaya karar verdim.
“Bora! Bora! Kalksana!” Bora’dan geçte olsa cevap geldi. Uykulu bir sesle “Ne oldu Hırçın? Ne var? Dün gece zaten hiç uyuyamadım. senin kusmuğunla uğraşmaktan.” Derin bir iç çektim.
“Başka bir şey olmadı değil mi?” Başını hayır anlamında salladı. “E sen niye yatağımdasın?” dedim hiddetle.
“Ya kızım ateşin vardı. Onu düşüreyim derken uyuyakalmışım.”
“Tamam. Git o zaman.”
“İnsan bir teşekkür eder.”
Yapmacık bir tavırla “Teşekkür ederim Bora’cığım.” dedim. “Dünkü halini özledim.”
“Dün halimde ne vardı?” Pişkince sırıttı ve dudağı yaladı. “Onu sen hatırla.
***
Bora’yı uğurladıktan sonra kendime gelebilmek için kahve yapıyordum. Hala aklımda Bora’nın dediği vardı. Dün ne olmuştu? Kahvemi bardağa dökerken dün tüm yaşadıklarım birden gözümün önünden geçti.
Ben Bora’ ya kaslı ve yakışıklı olduğunu söylemiştim! ve en önemlisi onu öpmüştüm! Ben. Bora’yı. Öpmüştüm. Demek ki Bora’nın ima ettiği hal buydu.
Bora beni durdurmamıştı, hatta karşılık vermişti. Şerefsiz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OPİA
Teen Fiction6 yaşındayken annesini kaybeden Eylül Ulusoy,özel sebeplerden dolayı yaşadığı şehir İzmir'den anılarını bırakıp ailesiyle birlikte taşınırlar. Yıllar sonra İzmir'e üniversite okumak için geri döner ve üniversitesinin ilk gününden okulun popüler çoc...