43.Bölüm

65 9 16
                                    

Fotoğrafta Mehir var. Mehir kalp ben kjhgfds

Melis Fis - Kara Kedi

Şarkı bölümdeki gıcık, yapışkan Sedat'a gelsin.

Keyifli okumalarr

Tam bir saattir aralıksız ders anlatan hocaya baygın bakışlarımla bakmaya devam ettim. Sınıfın küçük olması, buna tezat olarak sınıfta normalinden fazla kişide olmamızla zaten zar zor nefes alıyordum.

"Bugünlük bu kadar yeter, görüşürüz arkadaşlar." Hocanın sonunda dersi bitirmesiyle kendimi direkt camın önüne attım. Kulpunu çevirip temiz havanın içeri girmesini beklemeden başımı dışarıya uzatıp içime derin bir nefes çektim.

"İyi misin?" Hemen yanı başımdan gelen sesle kafamı oraya çevirdim. Japon yapıştırıcısından hallice Sedat, endişeli bakmaya çalıştığı bakışlarıyla bana bakarken iki adım geriledim.

"İyiyim." dedim sadece. Onunla fazla yüz göz olmak istemiyordum. Dershaneye kaydolduğum günden beri sürekli olarak benimle konuşmaya çalışıyordu ve ben o günden beri rahatsız oluyordum. Önceden arkadaş edinmek istemediğim içindi ama şimdi her anlamda onunla konuşmak istemiyordum.

Camın önünden ayrılıp eşyalarımı toplamaya başladım. Bugünkü etüte kalmayacaktım çünkü akşam annemle kız kıza sohbet edecektik. Daha doğrusu ben ona Savaş'tan bahsedecektim.

"Beraber yemek yiyelim mi?"

"Hayır." diyerek kestirip attım. Savaş'ın dediği gibi yancı, yapışkan bir şeydi bu gerçekten de.

Hızla eşyalarımı toparlayarak montumu giydim. Boynuma atkımı da geçirip sınıftan çıkmadan önce son kez suyumdan bir yudum aldım. Sınıfın çıkışına doğru ilerlerken yine pes etmemiş ve peşimden seslenmişti.

"Mehir bana neden böyle davranıyorsun?"

Acaba neden?

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes çektim içime arkamı dönerek. "Niyetinin ne olduğunu anlamadığımı mı sanıyorsun, Sedat? Acaba neden sana böyle davranıyorum, çünkü benimle yakın olmanı istemiyorum. Bundan hoşlanmıyorum ve geçende gördüğün gibi bir sevgilim var."

"O olmasaydı şansım olur muydu peki?"

"Hayır."

Şimdiye kadar hareketlerimden ya da ona yaklaşım tarzımdan ondan hoşlanmadığımı anlaması gerekiyordu. Bu konuşmayı yapmayı hiç istememiştim ve açıkçası Savaş'ın beni almaya geldiği günden sonra pes eder sanmıştım. Fakat eleman anlamıyordu.

"Çok kesin konuşuyorsun."

Bir şey bildiğim için olmasın!

"Çünkü öyle. Başından beri seninle iletişime geçmemek için elimden geleni yapıyorum ama sen inatla yaklaşmaya devam ediyorsun. Bu artık can sıkıcı hale gelmeye başladı." dedim açıklamaya devam ederek. "Benden uzak dur, lütfen."

Birkaç saniye sessiz kalırken omuzlarını indirerek konuştu. "Peki, senin istediğin gibi olsun. Uzak duracağım ve bu senin için. Sana saygı duyduğum için."

Aslında mantıken bunu yaklaşık yedi ay önce yapman gerekiyordu ama geç olsun güç olmasın derler. Ne kadar lafına pek inanasım gelmese de bir şey demedim.

"Güzel," dedim sadece. Masanın üstüne koyduğum kitaplarım ve suyumu alarak çıktım sınıftan. Asansörü kullanarak kurumdan dışarı çıktım. Durağa doğru giderken gelen aramayla telefonumu cebimden çıkardım.

Savaş her zamanki gibi dakikliğini konuşturarak beni arıyordu. Hemen aramayı yanıtlayıp telefonu kulağıma yasladım. "Efendim?"

"Efendim mi? Hani nerede, sevgilim, aslan parçası, aşkım, yiğidim falan?" Dedikleriyle ufak bir kahkaha attım. "Rafa kalkmış bir süreliğine, ne yaparsın işte."

"Şakacı seni," dedi gülerek. "Bu konuyu sonra konuşuruz. Çıktın mı sen?"

"Evet, durakta bekliyorum şu an."

"Sıkı giyindin, değil mi?" dedi yumuşak bir tonda. Gülümseyerek görmeyeceğini bilsem de başımı salladım. "Evet, merak etme."

"Nasıl etmeyeyim ya, hem gelemedim de yanına." Sabah beni bırakmak için abimle laf dalaşına girmiş ama abimin doktorluğunu kullanıp onu kesip biçme korkusu olduğu için geri durmuştu. Bir de yetmezmiş gibi Servet Amca'ya yardım edeceği için çıkışa da gelememişti.

"Deme öyle, sen yardım et babana. Hem yakında belki bize çaya gelirsin."

"Nasıl yani?"

"Bugün neden erken çıktım sanıyorsun, annemle konuşmak için."

"Gerçekten mi?"

Güldüm. "Evet, bugün senden bahsedeceğim ona. Muhtemelen seni yarın öbür gün çaya çağırır."

Tam cevap verecekken arkadan gelen Servet Amca'nın sesiyle dikkatimi ona verdim. "Savaş, oğlum Oktay'la ilerideki bebelerinizi mi konuşuyorsunuz? Bu ne uzun bir muhabbettir ya?"

Aşk olsun Servet Amcacığım, alt tarafı birkaç dakikadır konuşuyoruz.

"Geliyorum baba." diye bağırdı Savaş. "Güzelim, aramıza babam girdi maalesef ama eve gelince görüşürüz, tamam mı? Balkonda ateş yakarız beraber." 

"Balkonda?" dedim sorarcasına. "Evet, balkonda. Evin içinde yaksak ev yanar malum."

Dedikleriyle kahkaha attığımda telefonu diğer elime alıp konuştum. "Evin içinde mantıken ateş yanıyor zaten, Savaş. Ama daha yakmaz versiyonu."

"Savaş, hadi oğlum!" Servet Amca'nın tekrar bağırmasıyla Savaş oflamış ve kapatmak zorunda kalmıştık. Bana annemle konuşma açısından şans da dilemişti. Kapattıktan sonra şansımın yaver gitmesiyle otobüs gelmiş ve kulaklıklarımı takarak yolculuğumun bitmesini beklemiştim.

Eve adım adım yaklaşırken içimden anneme nasıl başlamam gerek, pat diye benim erkek arkadaşım mı var desem falan diyerekten senaryolar üretmeye başladım.

Apartmanın önüne geldiğimde sağ ayağımla içeri girdim. Gazam mübarek olsun.

Sedat umarım boomerang gibi geri gelmezsin ghjkjhg  şaka maka Sedat'tan kurtulduk sayılır ama büyük bir bela ben geliyorum diye bağırıyor tutamıyorum fghjkjhgf

İyi geceler ❤

KOMŞU KIZI | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin