Bir önceki bölümün devamı, eğer onu okumadıysanız hemen okuyup gelin, keyifli okumalar!
Akşam annemler için yaptığım çaydan iki kupaya doldurdum. Yeni kapatmıştım çayın altını. Kupa da gayet büyüktü. Yeterdi sohbet bitene kadar sanırım.
Annemlerin çaylarını da doldurup içeri camış gibi yatan kardeşim Murat'a seslendim. "Murat!" Adını duyan Murat çok geçmeden söylenerek yanıma geldi. "Ne var abla?"
Kaşlarımı çattım. "Ne var mı? Akıllı ol Murat!"
Bana doğru bir adım attı ve o da kaşlarını çattı. "Olmazsam ne olur Mehir hanım?"
"Mehir hanım derken? Bana hanım deme! Kaç kere diyeceğim hoşlanmıyorum."
Garipti ama bana hanım denilmesinden hoşlanmıyordum. Millet kendisine hanım denmesini isterdi ben istemezdim. "Al şu çayları, götür annemlere!" dedim eline tepsiyi bırakırken.
"Tamam." dedi ve mutfaktan çıktı.
Bende Savaş ve benim için hazırladığım kupa ve kurabiyeleri aldım. Mutfaktan çıkarken tepsiyi diğer elime alıp diğer elimle ışığı kapatacakken abim karşımda belirdi. "Ay abi ödümü kopardın!"
"Ne yapıyorsun kız sen iki büyük kupa artı kurabiyelerle?" dedi ışığı açıp üstüme üstüme yürürken.
"Abi iyi misin ya? Neden üstüme üstüme geliyorsun?"
Ne yaptığının farkına varmış olacak ki durdu ve sandalyeye oturdu. Diğer sandalyeyi çekip bakışlarıyla benim oturmamı işaret etti.
"Yok abi ben almayayım. Beni bekliyor da gitmem gerek." Savaş çoktan gelmiş olabilirdi.
"Kim bekliyor seni abicim?" dedi sakin ama sinirli bir sesle. O nasıl oluyordu ya?
"Arkadaşım abi, hani anlatmıştım ya geçen Yeşim'in abisi. Bana ders de anlatıyor bazen."
Her cümlemim sonunda kaşı kademe kademe yukarı kalktı. Bu nasıl bir yetenek ya... Sonra bakışları yumuşadı ve gülümseyerek yüzüme baktı. "Tamam Mehir'im. Keyfine bak ama dikkatli ol. Üşürsen de hemen içeri gir. Tamam mı?"
"Tamam abim." dedim ve ayağa kalktım. Benimle birlikte abim de ayağa kalktı. Beni koltuk altına alıp başımın üstüne bir öpücük bırakırken elime aldığım tepsiyi eline aldı ve başıyla bana odama doğru yol gösterdi.
"İtiraz yok. Tanışalım bakalım Savaş beyle."
"Adını nereden biliyorsun abi?"
"Abiler kız kardeşlerinin her şeyini bilir. Sen yoksa bu bilgiden habersiz miydin?" dedi burnuma ufak bir fiske vururken. Abim benim arkamda olacak şekilde odama doğru yürüdük. Odama gelince ışığı açıp balkon kapımı açtım. Abim de hemen arkamdaydı.
Savaş ise kendi balkonunda dışarıyı izliyordu. Arkamdan abime baktığımda ise yüzünü ekşitip Savaş'a bakıyordu. Ağzımın içinde ona uyarı mahiyetinde "Abi." dediğimde ise bana 'Ne yaptım ki?' der gibi baktı.
"Savaş..." dedim bizim tarafa bakması için.
"Mehir, geldin mi? Şükür-" dedi ve lafı yarıda kesildi abimi görünce. "Kim bu sana benzeyen ama sen olmayan kişi?" dedi Savaş abime bakarken.
"Bu bana mı öyle dedi?" dedi abim bana kendini gösterirken.
Allah'ım ne oluyordu ya, neden ben şu an teorik olarak ikisi arasında kalmamış ama bu durumda aralarında kalmış oluyordum? "Savaş," dedim ve elimle abimi gösterip sözüme devam ettim. "Abim, Mirza."
"Abin? Abin Mirza?" dedi şaşırmış bir şekilde. "Sıçtım desene."
"Tanışalım bakalım aslanım, Mirza ben. Mehir ve Murat'ın abisiyim." dedi abim elini Savaş'a uzatırken. Savaş ona uzatılan eli tuttu ve kendini tanıttı. "Savaş bende abi, memnun oldum."
"Bende, bende." dedi abim sahte bir gülümsemeyle. Yandan abimi dürttüm ve bana bakmasını sağladım. Abim bana dönünce ona gözümle artık gitmesini söyledim. Abim başta hayır dese de sonradan el mahkûm gitmek zorunda kaldı.
"Savaş orada dikilmeyi mi düşünüyorsun? Gelsene şuraya çay soğuyor."
"Tamam ya daldım biraz." Balkon demirliklerinden dikkatle atlayıp benim balkona geçti. "Eline sağlık, teşekkürler."
Gülümseyerek, "Afiyet olsun." dedim.
Bugün Savaş'a hastalığımdan bahsetmek istiyordum fakat abimin devreye girmesi ve resmen Savaş'a göz dağı vermesi yüzünden fazlasıyla yorulmuştum ve üşümüştüm. Bu sebeple yine başka zamana kalmıştı.
Savaş ile iki kupa çay içip birazcık da matematik çalışıp evlere geçmiştik. Savaş gerçekten farklıydı. Her şeyiyle. Dersi öğretmesine kadar... Ve ben bilmediğim bazı hisler içindeydim. Doğru muydu bilmiyordum fakat sanki her şey yanlış da o benim için doğru gibi geliyordu.
Kırmıştı beni. Kırılmıştım fakat gönül almasını da biliyordu. Affetmiştim onu.
İnsanları yargılamak kolaydı. Güç olan şey bunu yapmamaktı. Başta öyle yaparak Savaş hakkında yanılmıştım ama şimdi yaptığımdan herhangi bir olumsuzluk hissetmiyordum. Bir insan için kalbi çok önemli bir organdı. Ama sırf yaşamamız için gereken kanı pompaladığı için değil, doğru insanı bulmada önemli bir yere sahip olduğu için.
Savaş ise güvenimi kazanmaya başlamıştı bile...
![](https://img.wattpad.com/cover/369298984-288-k420676.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMŞU KIZI | Texting
Teen FictionYan blok komşusunun geceleri oynadığı oyunlara kendini çok kaptırmasından şikayetçi olan Mehir, komşusuna uyarı mahiyetinde mesaj atar. Arkadaşla iletişime geçtikten sonra artık yapacağı tek bir şey vardır: O da uykusuz geçirttiği günlerin hesabını...