5.Bölüm

1.8K 98 17
                                    

Savaş: Günaydın

Savaş: Nasılsın?

Mehir: İyi sen?

Savaş: İyiyim bende

Savaş: Rahat uyudun mu?

Mehir: Hayır boğazım ağrıyordu uyuyamadım (bu mesaj gönderilmedi)

Mehir: Eh işte

Savaş: Seni dün gördüm

Savaş: Akşam eve geliyordun

Savaş: Saat sekiz buçuk civarı

Mehir: Evet dershaneden geliyordum

Savaş: Dersler o kadar uzun sürüyor mu?

Mehir: Akşam etütüne kalıyorum

Savaş: Sormak istemiyorum ama seni daha fazla kırmamak için sormak zorundayım

Mehir: Sen sormadan anlatayım

Mehir: Bir buçuk seneye yakın okula gidemedim

Mehir: Ortaokulda bir hastalığa yakalandım ve hayatımdan iki senemi çaldı

Mehir: Şimdi de bir sene daha kaybetmemek için aynı anda okul ve dershaneyi beraber halletmeye çalışıyorum

Mehir: Akşamları dershane gündüz okul

Mehir: Zaten okul hastalığımı bildiği için biraz tolerans gösteriyor

Mehir: Durum bundan ibaret

Savaş: Anladım

Savaş: Ben tekrardan özür dilerim

Savaş: Bilmiyordum bilsem valla söylemezdim öyle

Savaş: Ben şakasına demiştim

Savaş: Demez olaydım

Savaş: Yüz bin kere özür dilerim

Mehir: Tamam ya yeter

Mehir: Sen kapını açsana

Savaş: Hangi kapı?

Mehir: Ay hangi kapı olacak Topkapı

Mehir: Nfghjklkjhg

Savaş: Ne?

Mehir: Espri yaptım gülmen gerek

Savaş: Haa nsndjdbdbd

Savaş: Ee yoksun kapıda

Mehir: Hangi kapının önüne gittin?

Savaş: Odamdaki balkonun

Mehir: Dış kapıdan bahsediyordum

Mehir: Ne alaka o kapı?

Savaş: Ne bileyim dedim belki pufa bakmaya gelirsin

Mehir: Hayır orada değilim

Savaş: Şimdi dış kapının önündesin öyle mi?

Mehir: Evet Savaş ağaç ettin beni

Mehir: Açın artık şu kapıyı

Savaş: Tamam tamam geldim

Ona biraz kırgındım. Ama kırgın olma hakkım olup olmadığını bilmiyordum. Birkaç gündür konuşuyorduk ama bu arkadaşlıktan öte değildi. Ama geçen gece söylediğine kırılmıştım. Ama bir yandan da alışmıştım bu duruma.

Ortaokuldayken kanser olduğumu öğrendiğimde dünyam başıma yıkılmıştı. Hâlâ bedenimde izleri taşımam da cabasıydı. Hâlâ bazen konuşurken sesim hırıltılı çıkıyordu. Evet, gırtlak kanseriydim.

Hayatımdan iki senemi ve yaşama hevesimi çalan hastalık kanserdi.

Uzun bir süre tedavi görmüştüm. Sonuç işe yaramıştı ama arada yine baş gösteriyordu. Sonuçta kanserdi bu. Tamamen çözümü yoktu.

Elimde tuttuğum tabaktaki böreklere kısa bir bakış attım. Annem tabağın Fidan teyzelere gideceğini söyleyince başta hayır demiştim. Fakat ultra tembel kardeşim Murat, camış gibi yayıldığı koltuktan kalkmamış ve mecbur ben götürmek zorunda kalmıştım.

Yolda ise ondan mesaj gelince salak gibi kapı eşiğinde durup onunla konuşmuştum. Şimdi ise onunla ilk defa yüz yüze konuşacaktım. Kız kardeşi Yeşim ile zaten tanışmıştım. Fidan teyze desen kadın her perşembe bizdeydi.

Mesajıma geliyorum yazdıktan sonra telefonu arka cebime attım ve yere koyduğum tabağı elime aldım.

Tamam canım, verir kaçarım direkt. Sanki ne olacak...

Çok geçmeden kapı açıldı ve Savaş olduğunu tahmin ettiğim kişi karşımda belirdi. "Hoş geldin."

Başımla selamına karşılık verdim. Fazla yüz vermeye gerek yoktu. Sonuçta kırgındık.

"Annem gönderdi. Afiyet olsun." dedim ve tabağı eline bıraktım.

"Teşekkür ederiz." dedi çekinerek.

Tam arkamı dönüp adımlayacakken adım dudaklarından döküldü.

"Mehir,"

"Efendim?" dedim yüzümü ona doğru çevirirken.

"İçeri gelsene." Utana çekine söylemişti.

Kararsızdım fakat kırgınlığım ağır basıyordu. Küçüklüğümden beri sürekli zorbalığa uğrayan bir çocuk olmuştum. Ama özellikle kanser tanısı konulduğunda bu söylemler daha çok artmıştı. Bilinçli olunması gereken bir konuda böyle davranmak hiç adil ve insanlığa sığmıyordu.

"Yok teşekkür ederim. Hazırlanıp çıkmam gerekiyor."

"Dershaneye mi?"

Anlaşılan ona yazdığım akşamları dershaneye gittiğimi unutmamıştı. "Evet."

"Eğer," diyerek söze girdi. Ama devamını getirme konusunda çok tereddütlüydü. "Eğer matematikte veya sayısal derslerde yardıma ihtiyacın olursa yardım edebilirim. Çekinmeden sorabilirsin."

"Teşekkür ederim ama kalsın." Bu konuda nettim. Ona bu şekil yarım yamalak anlatmam bile benim için ızdıraptı. Tekrar o günleri hatırlamak... Tekrar o acıyla o korkuyla burun buruna yaşayacağını düşünmek akıl işi değildi.

"Peki o zaman görüşürüz." dedi tebessüm ederek.

Başımla cevap vermekle yetindim. Merdivenlerden aşağı inip kapıyı açmaya çalıştım fakat zaten açık olan kapı benim dokunmamla kapandı. Yukarıda kapı kapanma sesini duyan Savaş ise bir şeyler mırıldamaya başladı. Bu cümleler...

Kafasına vurup bildiğin kendine sövüyordu.

Sanırım fazlasıyla pişmandı onları söylerken. Ama bu benim geçmişimi hatırlamama engel olmuyordu.

Bazı şeyler söylendikten sonra iş işten geçmiştir...

Instagram: venusunmavisi

KOMŞU KIZI | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin