Mabel Matiz, Melike Şahin - Düldül
Savaş
Buradaki önemli işlerimi halletmiş ve evime, daha doğrusu Mehir'in yanına, dönüyordum. Ama karşımda tatlı bir Mehir değil de trip atan bir Mehir bulacağımı biliyordum. Ama o hallerini de merak etmiyor değildim.
Yarın saat akşam 5 gibi otobüse binecektim ve ortalama iki saatte evimde olmuş olurdum. Bir tarafım Mehir'e haber vermek istiyordu diğer tarafım ise sürpriz yapmak. Ama sürpriz yaparsam daha sinirleneceğini düşünüp söylememeye karar vermiştim. Kaostan besleniyordum sanki.
Akşam Yeşim'i arayıp durum raporu almak istemiştim ama sonuç hüsrandı. Yeşim yine başımı şişirmiş ama elime net bir bilgi vermemişti.
"Ne var abi!" demişti o cırtlak sesiyle. Telefon kulağımda göremeyeceğini bilsem ellerimle göz pınarlarımı sıkmıştım. Bu kızın cidden çekilesi bir huyu yoktu.
"İnsan gibi cevaplasana şu telefonu!"
"Bana diyene bak! Ne var ne istiyorsun? Utanmıyorsun değil mi küçük kardeşinden para istemeye." Allah'tan bir kere zorda kaldığım için istemiştim.
"Yeşim şu sesini kıs önce ve kulağını bana ver." Bir süre ses gelmedi.
"Aferin adam ol böyle."
"Abi!"
"Cırlamasana kız!" Yaklaşık iki dakikadır birbirimize bağırıp duruyorduk.
"Ne için aramıştın?" dedi sakince.
"Evde durumlar nasıl?" Asıl amacım Mehir'i sormaktı ama sorsam Yeşim şüphelenirdi. Şüphelenirse gidip Mehir'in başının etini yerdi. Sonra ise Mehir benim başımı yakardı. Sonuçta her türlü senaryoda yanan ben oluyordum. Bunu riske alamazdım.
"İyi her zamanki gibi. Annem babamla yaşayıp gidiyoruz. Dün ablamla eniştem geldi. Ayşegül ile oynadık. Aynı yani anlayacağın."
"Oynadık derken?"
"Mehirle oynadık." Mehir Ayşegülle tanışmıştı. "Nasıldı peki?" Ufak bir kıkırtı sesi geldi.
"Kim? Mehir mi? Valla abicim onu sana sormak lazım, kızın senin adını duyduğunda yüzünün değişimini görmeliydin. Ne kadar sorsam da söylemedi. 'Git abin anlatsın yediği haltı' dedi. Ne halt yedin abi?" Yine başlamıştı.
"Yedim bir haltlar da düzeltmeyi de bilirim ben. Orasını karıştırma şimdi." Lafımı bitirmeme izin vermedi.
"Hele bir gönlünü alma, salarım üstüne Mirza abiyi ve Murat'ı. Hatta Mahir amcayı."
"Yeşim yeter abicim. Yarın geliyorum ve Mehir'in gönlünü alacağım." Murat neyse. Hadi Mirza abiyi de neyse desek. Mahir bey amca gözümü korkutmuştu. Daha kendisiyle tanışma şerefine erişmemiştik. Umarım Mirza abi gibi olmazdı tanışmamız.
"Ben sana güveniyorum abim. Sen yaparsın." dedi dolu dolu. Bir yandan da gaz veriyordu.
"Sağ ol, sağ ol da soruma cevap alamadım küçük hanım. Eğer unuttuysan falan tekrarlayayım. Mehir ve Ayşegül nasıldı? Ablam? Annem? Nasıldı Yeşim? Anlat dökül çabuk!"
"500 liraya anlatırım." dedi Yeşim. Üçkağıtçı.
"300 veririm."
"350."
"Çüş Yeşim ne sandın beni sen?" Çok bir miktar değildi ama vereceği bilgiye çoktu. Ama aşk tarafım ise Mehir'den dolayı ona değer olduğunu söylüyordu.
"350'den aşağı kurtarmaz abi. Bana gelişi bu." Sahtekar.
"Tamam atacağım, anlat sen önce." Dilini damağına vurarak hayır anlamında 'Cık cık' sesini çıkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMŞU KIZI | Texting
Teen FictionYan blok komşusunun geceleri oynadığı oyunlara kendini çok kaptırmasından şikayetçi olan Mehir, komşusuna uyarı mahiyetinde mesaj atar. Arkadaşla iletişime geçtikten sonra artık yapacağı tek bir şey vardır: O da uykusuz geçirttiği günlerin hesabını...