Uçak yolculuğu zorlamıştı Peri'yi. Dayısı Artem'in hediyelik eşya dükkanına kadar bile dayanamayacağını düşündü. Elinde bavulunu çekelerken beş yıl içinde kadar değiştiğini fark etti mardinin. Çarşının içerisinde ilerlerken neredeyse tanıyamayacağı dükkanın önünden çevrildi bir adam tarafından. Artem'di bu. Sarı saçları bir gram eksilmemiş aynı gürlükteydi. Gözleri ablası Naira kadar karanlık olmasa da kahve tonlarının koyusuydu. Dükkanın içinden gelen ağlama sesi ile birbiriden ayrıldılar. Peri koşarak kuzenine sarılmaya gitti.
"Hoşgeldin"
"Hoşbuldum dayı"Öte yandan Lerzan konağı daha hareketli idi bu sabah. Gazin Hanım oğlu Awir'in ağlamaklı mavi gözlerine aldanmadan konağı yerinden oynatacak siniri ile konuşmaya devam ediyordu.
"Oğlum Evin'i bu evde benden başka kimse daha çok sevemez. Ama yıllardır sana bir evlat veremedi kaç doktor gezdiniz oğlum yeter. Kızda bezdi zaten. ""Bir oğlun da sana torun vermesin bari ana. Nizar ne güne duruyor. "
"Nizar'ın ağalıkta gözü yok be oğlum."
"Benim ağa olmak istediğimi nerden çıkardınız o vakit?"
"Yeter be! Töre kararını verdi kuma gelecek son sözler söylendi Awir Ağa! "
"Ben kabul etmedikten sonra bir halt olmaz""Oğlum asırların geleneğini sen mi değiştireceksin. "
"Ben değil ana Evin'e olan aşkım"
Bariz şekilde güldü Gazin Hanım.
"Senin aşkın şöyle dursun, Memet'in Naira'ya olan aşkı bile yıkamaz bu aşireti. En büyük aşiret töredir oğlum. "
Awir kapıyı çarptığı gibi çıktı konaktan. Bir bilse karısı Evin ne haldeydi çıkar mıydı hiç? Onu yalnız bırakır mıydı.
Evin kısırdı. 2 yıldır evli olmalarına rağmen çocukları olmamıştı. Çarşıda Awir hakkında istikrarsız dedikoduları yayılmıştı bile. Gezmedik doktor denemedik tedavi kalmamıştı. Awir de içten içe düşünüyordu bu kuma işini yalan değil. Fakat iki ucu boklu değnekten farksızdı. Nereye varırdı orası bilinmez ama bir şeyler yapılması şarttı.
Kafasında bu düşünceler ile şirkete gidiyordu Awir. Kafasını dağıtmalıydı önce o yüzden sohbetinden fazlaca keyif aldığı Ermeni Artem'in yanına gitti.
Naira, Artem ile yıllar önce gelmişti Mardin'e. İkisi de Ermeni olduğundan ne doğru düzgün iş bulabilmişlerdi ne de dostluk kurmuşlardı. Artem o zamanlar bayağı küçük sayılacak yaşta idi. Topaç oynaması gerekirken pazarda su satıyordu.
Fakat Naira'nın el ile tutulur bir güzelliği vardı. Ateş gibi bir kadındı o zamanlar. Bir de sesi vardı ki... Zaten Memet en çok ona vurulmuştu.
Bir türkü barda söylerken Naira Memet'i görmesi ile dünyadan koptu. Memet'in de içi gitmişti. Evliydi ama o. Yıllardır alışkın olup sadık kaldığı kadını Hazine'sini bir çırpıda silmişti.
Öyle bir gözleri vardı ki Naire'nin siyahtan siyahtı. Az şiirler yazmamıştı Memet ona.
"Nasıl vazgeçerim senden kara sevda,
Gözlerin değdi bana."Nitekim vazgeçmedi de. Kuma olarak geldi Naira. Memet'in bu mutluluğu karısı Hazine'yi gün be gün öldürüyordu besbelli fakat kadın sesini hiç çıkartmadı. Kocasının sadakatine şüphe duysada insanlığına duyamazdı. Memet Ağa Naire'nin hamile olduğunu öğrendikten sonra İstanbul'a kaçtı.
Sonrası da bilindik hikaye 1 yıl sonra kucağında kızı Peri Naire Karoğlu ile geri döndü Mardin'e. Hazine'sine.
Artem de oralarda büyüdüğünden Ermeni Artem olarak kaldı işte.
Bunları düşünerek çarşıda yürümeye devam etti Awir. Peri onun çocukluk arkadaşıydı. Hatta sevdası. Sahi ne yapıyordu Peri.
Dalgın olması yüzünden önündeki kadını fark etmedi ve çarpıştılar. Güçlü kuvvetli bir kadındı. Awir'i yerinden oynatmayı başardı. Gözünün ucu ile baktığında kıpkırmızı bir başörtüsü gördü ve yüzünü çevirdiğinde kızın özür dilediğini duydu. Kadifemsi sesi umursamayarak yoluna devam edecekti ki bu inatçı kızın sesi onu ayağına beton dökülmüşe benzetti.
"Özür diledik ya Awir Ağa!"
"Peri!" Awir arkasını döndüğünde Peri'nin yüzünde güller açıyordu. Ani bir şekilde sarılacaktı ki uygun bir davranış olmayacağını hatırladı ve elini uzattı.
"Resmiyet ha peki öyle olsun" diyerek elini sıktı Peri.
Bir kaç saniye süren sessizlikten sonra Awir "Avukat olmuşsun" dedi alay eder gibi.
Peri'nin tek hayali töreyi yıkmaktı. Sanah Gazin Hanımla konuşmuş olmasa bu başarısı için Peri'yi tebrik ederdi. Fakat töre yıkılmayacak tek aşirettir sözünü duyunca Peri'nin bunca sene boşa çabaladığını düşündü.
Bu alaya karşılık duraksamadan cevap verdi Peri.
"Evlenmişsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARDİN
General FictionPeri yıllardır aşiret topraklarına adım atmamıştı. Nefesi olan Mardin'e. Bir geldi mi pir geldi ama en nihayetinde. Gözleri ölümden karaydı. Ölümcüldü. Ateşten yapılmış gibiydi. Dokunulmazdı. Çözümlemek imkansızdı onu. Ama bir sevdi mi...