Uzun süredir içime sinen bir bölüm yazamamıştım. Her ne kadar derin bir hikayesi olsa da konu yaratıcam derken asıl meseleden uzaklaşmak istemedim. AŞK. Bu yüzden kimsenin canını sıkmadan tadında bırakarak erken bir final yapıyorum. İkinci bir hikaye olmayacak. Ama belki başka bir hikaye yazar ve orada Awir veya Peri'den bahsedebilirim. Final her ne kadar yeterli reyting alamamış bir dizinin finali gibi olsa da uzun zamandır içime sinen ilk bölüm. Ve evet, sormadınız ama söyleyeyim. Tamamen Mardin'den farklı ve kendi hayatımdan bir sürü örnek alarak oluşturduğum bir hikayeyi yayımlamak istiyorum. Neyse fazla uzatmayalım.
Haydar Ağa süratle terk etti oturduğu sediri. Ve bir rüzgar gibi kayboldu. Arkasında bıraktığı esintiye bir de söz iliştirmişti gitmeden hemen önce. "Benim torunuma o şerefsizin adını koyamazsın! "
Bir de ünlem işareti koydu cümlenin sonuna çıktığı kapıyı kapatarak. Şimdi yalnızca sessizlik vardı. Hevraz içten içe Haydar Ağa'ya hak veriyordu. Bu konakta büyüdüğünden görmüştü Azwer'in iğrençliklerini. Hatta daha fazlasını bile görmüştü. Şimdi sağır sultan'ın bile duyduğu bu çirkinliklerin sahibi bir adamı ne diye çocuklarına adaş seçtiklerine anlam veremiyordu.
Bu olaya bir de Gazin Hanım'ın ela gözlerinden bakmak lazım tabi ki. Doğma büyüme Mardin'li bir kürt kızı olmasına rağmen bembeyaz teni neredeyse ilk defa bu kadar canlıydı. Yanaklarına gençlik yıllarında hapsolan o pembelik yeniden nüksetti. Gülümsüyordu. Uzun kirpikleri ile göz yaşlarını savuşturmaya çalıştı. Başaramadı. Bir damla sızıverdi kenetlenmiş gözlerinden. "Bilmediğiniz gerçekler var. " dedi karşılaştığı meraklı gözlere. Daha sonra aheste aheste çıktı odasına. Tam 27 yıldır açmadığı bir kutuyu arıyordu.
Dolabın derinliklerinden en son 17 yaşındayken taktığı eşarp çıktı. Kırmızı ve rengi solmuştu. Bir top gibi dolanmıştı. Yavaşça açtı eşarbı. İçindeki eskimiş takta mücevher kutusunu çıkardı. Üzeri oymalıydı. Naira'nın kardeşi Artem'in yaptığı oymalara benziyordu. Ama şimdi dükkanında sattığı ile kıyaslanamazdı. Bu kutudaki daha amatörce bir işti. Gerçi 27 yıl önce Artem de amatör bir çocuktu. Kutunun kapağını açtı Gazin. İçinde ince bir telden sarılarak yapılmış bir yüzük vardı. Muhtemelen kutu yüzükten daha pahalıydı. Ama Gazin için öyle değil. Bundan tam 27 yıl önce, Gazin evlenme çağına girmiş 17 yaşında ela gözlü güzel bir kızdı. Şaşırılacak kadar beyaz bir teni vardı. Hatta bir çok köye nem salmıştı güzelliği. Tabiki Mehmet Karoğlu ve Naira'da duymuştu bu kızın güzelliğini. O sıralar Haydar ile arası iyi değildi Mehmet'in. Neticede iki ayrı aşiret. Haydar'ın 21 yaşındaki erkek kardeşi Azwer ile su sızmıyordu aralarından. Birlikte içer, türkü söyler eğlenirlerdi. Zaman zaman Naira'da onlara katılırdı. Geceleri ise gitmek bilmeyen Azwer'i, Ermeni aksanını ile tavuk misali kovalardı. "Artik lazimdir basi baglansin bunun. " derdi.
Gazin'in olduğu köyden haber geldi bir gün ortalık karıştı diye. Kürtler bir elin parmakları kadar az olan Türklere zorluk çıkarıyormuş. Mehmet baba yadigarı silahını kaptığı gibi çıktı yola. Arkasından telaşlanan Naira da Azwer'i yollamıştı. Mehmet saygın bir adamdı. Herkes tarafından sevilirdi. Üstelik yakışıklıydı da. Mavi gözleri ve upuzun bir boyu vardı. Vücudu iriydi. Zaten karizmatik olmasa Naira gibi bir kadını kendine bağlayamazdı.
İşte Azwer ve Gazin bu vesile ile tanıştılar. En çok da beyaz teni ve ela gözlerine aşık olmuştu Gazin'in. Annesine haber yollamıştı gelin diye. Bu kızı isteyecektiler. Daha sonrasında ise evleneceklerdi. Bunun verdiği cesaret ile uygunsuz görünen bir sürü şey yaşadılar birlikte. Ama Gazin her zaman yaptığının arkasında duracaktı. Ona göre yanlış değildi sevişmeleri. Ne zamandan beri birbirini sevmek suçtu. Ayrıca resmi nikah kıymadan sevişmeyi töre bile kabul etmişti. Bir de kuma diyordu buna. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Evlenmeden hamile kaldı Gazin. Apar topar Mardin'den kız istemeye geldi Lerzan ailesi. Ama Haydar kızı görünce Azwer'i epey kıskanmıştı. Ondan önce evlenirse bir de erkek çocukları olursa ağalığın elinden gideceğini düşündü. Bu yüzden allem etti kallem etti kızı kendisine aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARDİN
General FictionPeri yıllardır aşiret topraklarına adım atmamıştı. Nefesi olan Mardin'e. Bir geldi mi pir geldi ama en nihayetinde. Gözleri ölümden karaydı. Ölümcüldü. Ateşten yapılmış gibiydi. Dokunulmazdı. Çözümlemek imkansızdı onu. Ama bir sevdi mi...