Aradan bir hafta geçmiş nihayet Helin ve Hevraz'a ulaşabilmişlerdi. Bu bir hafta içinde de henüz bir bebek haberi gelmemişti konağa. Peri her gün test yapıyordu.
Tuvalette testi yapıp iki dakika bekledikten sonra sonuçun negatif olması ile üzüldü. Testi çöpe atınca odasına dönüp hazırlandı. Karin'e aldırdığı testler bitmişti. En kısa zamanda bir eczaneye gidip test alması gerekiyordu.
Herkes oturma odasındaki sedirlere yayılmış Helin ve Hevraz'ı bekliyordu. Ve sonunda o beklenen kapı çaldı. Evin kapıyı açmak için ayağa kalkarken Awir tarafından durduruldu.
"Sen otur ben bakarım. "Awir de Nizar tarafından durduruldu.
"Sen de otur abi ben bakarım. "
Kalkıp kapıyı açtı. Beklediği gibi Hevraz önde Helin biraz arkasında bekliyordu. "O geç içeri enişte ya kapıda kaldın. "
Hevraz bu işten bir pislik çıkacağını anlamıştı. Yavaşça salona doğru yürüdü. Helin çekinerekte olsa gidip annesine sarılmıştı. Hevraz salonun ortasında kala kalınca Nizar'a bakmaya başladı.
"Bak Nizar sandığın gibi bir durum yok. Biz çok önceden gizlice evlendik. "
"Yok ya tamam biz hallettik o konuyu bir sıkıntı kalmadı. "
"Tamam o zaman çok sevindim böyle düşünmene. " Hevraz elini uzattı Nizar'a.
Nizar da uzun uzun baktı eline. Sonra kafayı gömdüğü gibi yere yığıldı Hevraz. Herkes dehşet içinde ikiliyi izliyordu. Evin gizli gizli dürttü kocasını. "Awir ayır şunları. Bak Helin de iyi değil kız bayıldı bayılacak. "
Tamam anlamında kafasını sallayan Awir sedirden kalkıp Hevraz'ın başında dikildi. Elini ona uzattı kalkması için. Hevraz o eli tutup sendeleyerekte olsa kalktı.
Başını dikleştirdiğinde bir yumrukta Awir'den yedi. Burnu kanamaya başlamıştı. Hevraz yediği dayağı sineye çekmiş ve karşılık vermemişti.
Peri en son herkesi yatıştırmak için ayağa kalktı. En azından diğerleri böyle düşünüyordu. Yavaşça Hevraz'a yaklaştı. Hiç beklenmeyen bir anda okkalı bir tokat indirdi suratına. Awir ve Nizar bıyık altından gülmeye başlamıştı.
Peri "Hoşgeldin. " diyip gülümseyerek sarıldı Hevraz'a. Her şey olmasa da çoğu şey tatlıya bağlanmıştı. Hevraz ve Helin biraz da doğacak çocukları sayesinde affedilmişti. Tek sıkıntı Karin ve Nizar'dı. Bir çıkış yolu bulmaya çalıştıkça daha çok batıyorlardı. Nizar yıllarca kardeşi gözü ile bakmıştı Karin'e. Bir anda duyguları değişemezdi.
Bu durumdan duydukları rahatsızlığı çaktırmamaya çalışsalar da ikisi de bayağı bir bozulmuştu. Ama Helin ve Hevraz'ın üzülmelerini istemiyorlardı. Başkalarını kırmamak için kendilerini kırıp döktüler. Karin bu bir hafta içinde tarlaların oradaki küçük evde kalmıştı. Nizar ise eskisi gibi neşeli değildi.
"Hoşgeldin faslı bitti ise kahvaltıya geçelim mi sayın Lerzan ailesi. " dedi Haydar Ağa.
Gazin Hanım sesini akort edip kocasını düzeltti. "Ve Sırdır ailesi. "
Neşeli bir kahvaltı denilebilirdi. Ama daha çok yüzeyseldi bu neşe. Peri bir yolunu bulup eczaneye gitmeliydi, Evin Peri'nin bu kadar göz bebeği gibi muamele görmesini kıskanmıştı, Nizar ise Karin'i düşünüyordu.
Karin'i mi düşünüyordu? Ne diye getirmişti ki o mavi gözlerini aklına? Sahi bir haftadır nerde kalıyordu? Ama evlendiklerinde de böyle yapması uygun olmazdı ki. Neticede bir ağa karısı olacaktı. Nizar düşündü kendi kendine Karin aklına nerden geldi? Hiç çıkmış mıydı ki? Aptal aptal sırıtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARDİN
General FictionPeri yıllardır aşiret topraklarına adım atmamıştı. Nefesi olan Mardin'e. Bir geldi mi pir geldi ama en nihayetinde. Gözleri ölümden karaydı. Ölümcüldü. Ateşten yapılmış gibiydi. Dokunulmazdı. Çözümlemek imkansızdı onu. Ama bir sevdi mi...