"Ne o takkeleriniz örter namussuzluğunuzu ne de abdest ile yıkanır günahlarınız.
Bu dökülen sizin kanınınız, bir gün sizde boğulacaksınız. "
Helin SIRDIRKarin üzülmeyecek diye tekrarlıyordu içinden. Oysaki Hevraz çoktan odadan çıkmıştı. Ezber ediyordu Nizar bir dersten sınav olacakmış gibi. Meydandan davul zurna sesleri geliyordu. Karin avluya girdi gelinliği ile. Gerçekten çok güzel görünüyordu.
Herkesin gözleri Nizar'ı aradı. Ortalarda yoktu. "Ben bir bakayım. " dedi Awir. Curcunanın içinde sesi kaybolmuştu. Ailesi durumu anlamış ve altından bir pislik çıkmaması için dua ediyordu. Awir ise önce konağa sonra da Nizar'ın odasına girdi. Yatağın üzerinde bir zarf duruyordu. Açmaya yeltendi ama üzerinde "Karin" yazıyordu. Bal mumu ile de mühürlenmişti. Davul zurnayı bastıran erkeksi bağırışı ses tellerini yırtmıştı yırtmasına ama sesi Karin'e ulaştı.
"Karin! " diye bağırdı Awir. Onun bu haykırışını duyan davul zurna sustu. Karin ise telaşlı bir şekilde merdivenleri çıktı. Ardından gelen Evin ve Peri'den haberi yoktu. Helin korkusuna çıkamıyor Hevraz da onu yalnız bırakamıyordu. Karin'in aklında ise bin bir türlü düşünce vardı. Hızla tırmandı merdivenleri. Önce odayı gördü. Onun için hazırlanmıştı. Sonra Awir'in elindeki zarfı gördü. Zarf açılsada açılmasada herkes neler döndüğünün farkındaydı. Karin zarfı sökercesine aldı Awir'in elinden. Yırtarak açtı ve içinden okudu. Yazanları tahmin etmek zor değildi Peri için. Çünkü karşısındaki kadının çaresizliğini ve göz yaşlarını görüyordu.
"Karin, bir çıkış yolu bulmaya çalıştım günlerce. Senin için her şeyi kolaylaştırmaya çalıştım. Bu sabah gözlerinde gördüğüm çaresizlik ve korkunu bu denli dile getirmen son damlalardı. Lerzanlara söyle bardak artık taştı. Bir çıkış yolu yoktu Karin. Ya birlikte olacaktık ya da Helin ve ailesinin eceli. Böylece kaçmak benim içinde kolay değil. Seni bırakmak istemezdim ama ancak bu şekilde mutlu olabilirsin ve ben abine verdiğim sözü bu şekilde tutabilirim.
Sen benim adam olmadığımı iddia edersin ya hep haklısın işte. Adam olup seni adam gibi sevemeyeceğim için gittim. "
Peri olan biteni anlamasına rağmen kaçınılmaz soruyu sordu. "Neler oluyor Karin? Ne yazmış? "
"Bardağın taştığını söylüyor. " dedi ve yığıldı olduğu yere. Krize girmiş ağlıyordu. Ona sarılan ve sakinleştirmeye çalışan Evin'i duymuyordu bile. Awir ve Peri kısa süre bakışmışlar Awir mektubu geri alıp çıkmıştı odadan.
"Duşa sokalım. " dedi Peri Evin'e.
"Tamam. Sen suyu aç ben onu taşırım. "
"Yardım edeyim sana Evin. "
"Peri sen yüklüsün dikkat etmen gerek. Suyu aç geliyoruz biz. "
Dediğini de yaptı Evin. Tek başına taşıdı Karin'i. Soğuk suya giren Karin yavaş yavaş kendine geliyordu. Titremesi durmuştu ama hala ağlıyordu. Hevraz ise Helin'i Gazin Hanım'a bırakıp olan biteni anlamaya konağa çıktı. Hevraz'ın seslenişlerini duyan Evin panikle "Peri bir şey yap lütfen Hevraz Karin'i bu halde görürse konağı başımıza yıkar. " dedi.
"Doğru söylüyorsun. " diye cevapladı Peri ve Hevraz'ı karşılamaya gitti.
"Ne oluyor Peri? Awir neden çağırdı kardeşimi? Nizar nerede? "
"Bizde bilmiyoruz Hevraz. Karin'e mektup bırakmış o yüzden çağırdı. "
"Ne yazıyormuş mektupta. "
"Bilmem ki Awir Karin okuduktan sonra aldı mektubu. "
"Karin nerde? "
"Karin iyi Hevraz sakin ol. Evin ona soğuk bir duş aldırdı. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARDİN
BeletriePeri yıllardır aşiret topraklarına adım atmamıştı. Nefesi olan Mardin'e. Bir geldi mi pir geldi ama en nihayetinde. Gözleri ölümden karaydı. Ölümcüldü. Ateşten yapılmış gibiydi. Dokunulmazdı. Çözümlemek imkansızdı onu. Ama bir sevdi mi...