Kahvaltı Halleri (16. Bölüm)

1.1K 56 9
                                    

YB geldiii;) İyi okumalar.

(Bölüm Müziği: Ayşe Hatun Önal-Çak Bir Selam)👈🏻

^NİSAN^
Sabahın ilk ışıkları yüzüme vurduğunda, uykumu bırakıp şu anda nerede olduğumu düşündüm. 'Hastane, nöbet' kelimeleri kafamın içinde dolanıyorlardı. Doğru ya, dün nöbete kalmıştım! Kafamı kaldırmaya çalıştığımda Sinan'ın omzunda uyuyakaldığımı gördüm. Hemen koltuktan kalktım. Tuvalete gittim. Aynada saçı başı dağılmış bir kız bana doğru somurtuyordu. Saçımı açıp şöyle bir savurdum. Kabarık ve kıvırcık saçlı Nisan'a merhaba deyin! Eve gitmem ve bir duş almam gerekiyordu. Çantamı almaya gittim. O sırada Sinan uyandı:
-Nisan, gidiyor musun?
Dedi uyku sarhoşluğuyla.
-Evet Sinan Hocam. Bence siz de gidin, çünkü bütün gece perişan olduk.
-Evet aynen öyle. Oradan da birlikte şöyle güzel bir kahvaltıya gideriz ne dersin?
Gözümün nasıl pörtlediğini gören Sinan gülmeye başladı.
-Ne oldu Nisan?
-Eee, şey kahvaltı, birlikte...
-Hadi hadi. Bırak dırdırı da eve gidip hazırlan. Ben seni alırım.
-Tamam o zaman, gülümsedim.
Birlikte yürüyerek hastaneden çıktık.
-Görüşürüz.
-Görüşürüz, Nisan.
***
Eve geldiğimde kapının önünde beni bir sürpriz bekliyordu. Çiçek... Kim göndermişti ki bu çiçeği? Çiçeği elime aldım. Sonra elime bir şey battı. Bu bir karttı. Hemen okudum:
"En sevdiklerinden bir çiçek demeti. Eskisi gibi...Seni seviyorum.  -F"
F..Ferdi! Yine mi sen ya? Sen kim oluyorsun da-- Ben seni polise şikayet etmezsem bana da Nisan demesinler. Manyak sapık ya!
Neyse, bu güzel izin günümü o sapığın mahvetmesine izin vermeyeceğim. "Hii! Geç kalacağım, hemen duşa girmem lazım." Dedim kendi kendime ve o manyağın gönderdiği çiçekleri çöpe attım.

#Yazarın Ağzından#
Sinan Nisan'ın evine geldi ve kapının önünde beklemeye başladı. Nisan aşağı indiğinde Sinan'ı gördü ve arabasına bindi.
-Selam.
-Merhaba. Atabildin mi yorgunluğunu biraz?
-Bu soruyu hiç sormadığınızı farz ediyorum hocam. Karşınızda cin gibi bir Nisan duruyor.
Sinan güldü.
-Tamam o zaman, boğaza karşı kahvaltı yapmaya da hazırdır Nisan herhalde?
-Bu teklife hiçbir zaman hayır demem. Hem manzara hem yemek. En sevdiğim.
Sinan Nisan'a baktı.
-Her zaman yaparız Nisancığım.
-Yapar mıyız?
-Yaparız..
Birbirlerine bakarken uzun bir sessizlik oldu. Sinan:
-Eee, gi-gidelim.
-Gidelim...

^SİMA^
Uff Nisan! Hiç aradı mı bak beni! Kesin unutmuştur. Bir arayayım da görsün o cadı.
-Alo.
-Alo Nisan, nasıl, güzel geçti mi nöbetin?
-Ayy Sima ben seni arayacaktım değil mi!
-Aaaa hatırladın mı sonunda? Sağol ya!
-Ben de diyordum bugün bir şey yapacaktım ama.. Sonra uykuya dalmışım kusura bakma.
-Neyse, izin günün müydü senin bugün?
-Evet.
-Güzel, hemen bana geliyorsun.
-Aslında çok iyi olurdu da, bugün başka bir planım var, dedi Nisan Sinan'a bakarak.
-Nasıl ya? Kiminle?
-Sinan'la.
-Oha! Ne ara ayarttın lan çocuğu?
-Ne diyorsun kızım? Saçmalama. Dün nöbete birlikte kaldık, çok yorulmuştuk. Sonra sabah işten de birlikte çıktık. Ayrıca sana ne oluyor? Sen kendine bak.
Güldüm.
-Nisan Hanım ağır savunmaya geçtiğine göre kesin bir şey var.
-Sima!
-Ay sustum! Neyse madem gelemiyorsun, akşam işin bitince görüşürüz.
-Tamam. Öptüm o zaman cadı.
-Ben de seni Kıvırcık.

^NİSAN^
Dua et Sinan duymamış olsun Sima ya! Yoksa senin o saçlarını teker teker yolarım- Ne diyorum ben ya? Yapmam Simoş'uma öyle şey. Ama o da öyle şeyler demesin. Sanki bilmiyormuş gibi. Kaç kere konuştuk bu konuyu. Aşıkmışım da Sinan'a, seviyormuşum da onu.. Seviyor muyum yoksa? Yok yok düşünme böyle şeyler Nisan. Yok, yani 3 harfçik tatlış mı tatlış bir kelime. Var daha tatlış sanki.. Sanki daha az uyuz oluyorum Sinan'a bu aralar. Tabi ben kendi kendi kendime sırıtırken, Sinan da gülerek bana bakıyordu. Dudağımı dişledim.
-Ne oldu Nisancığım, diye sordu Sinan muzip bir sesle.
-Hiçç. Çok acıktım da ben. Kahvaltıya gidiyoruz ya ondan seviniyorum. Ay bir de bizim Sima bir kahvaltı hazırlar...Reçellerden tut, manda yoğurduna kadar bulursun onun kahvaltısında.
Sinan güldü.
-Aaa hocam ama yani benim güzelim kahvaltıma güleceğinize daha hızlı gitseniz de bir an önce gelsek değil mi?
-Geldik bile Nisan.
Arabadan indik. Çok tatlı bi yerdi. Çiçeklerle ve balonlarla süslenmişti. 'Yeni mi açıldı acaba' diye düşünürken, Sinan düşüncelerimi okumuşçasına:
-Burası 2-3 yıldır var. Hem yemekleri güzel, hem de çok modern bir yer. E boğazı da görüyor. Daha ne isterim!
-Valla sizi bilemem ama ben içeri girmek isterim hocam. Hadi ama!
Sinan güldü.
-Geliyorum.

Hayat Sevince GüzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin