Güzel bölümler geliyor. İyi okumalar :)
(Bölüm Müziği: Göksel-Acıyor)👈🏻
^NİSAN^
Aaaa, nasıl bakıyor bana. Gözlerini kısmış bakıyor. Kısık kısık gözler.. Aynı güldüğündeki gibi.. Ay çok mu yaklaştım ya? Çok lazımdı artistlik yapmak değil mi Nisan? Değil mi? Aaaa, yaklaşıyor mu o? Sima tip tip bize bakıyor. Ali de yana bakıyor. Ay olmaz burada. Ay niye olmasın ya? Biz öpüşsek dünya mı yıkılır? Kıyamet mi kopar? Güneş bir daha doğmaz mı? Ama.. Daha birbirimize açılmadan..Uff bilmiyorum ki.^SİNAN^
Otomatik olarak Nisan'a yaklaşıyordum. Resmen kalbim beni ona götürüyordu. Ali'yle Sima'nın yüzü çok komik görünüyor. Acaba Nisan ne düşünüyor? Bir öğrenebilsem..#Yazarın Ağzından#
Sinan birden durdu. Nisan ise başını yana çevirdi. Biraz boğazını temizledikten sonra konuştu:
-Ben bir tuvalete gideyim.
Sima da arkasından:
-Eee, ben de.
Nisan tuvalete girdi ve aynanın karşısına geçti. Derin bir nefes aldı. Aynaya baktı. Titriyordu. Zar zor yutkundu. Niye böyle olmuştu? Daha önce hiç böyle bir şey olmamıştı. Arkasından gelen Sima konuşmaya başladı:
-Oha kızım, az kalsın öpüşüyordunuz.
-...
-Bir şey desene Kıvırcık.
-Çok değişik bir duygu yaşadım o an. Daha önce olmayan bir şey.
-Daha önce hiç öpüştün mü?
-Evet.
-Eee, o zaman niye böyle oldu ki?
-Bilmiyorum.
Sima durdu.
-Yoksa.. Çok mu aşık oldun sen bu çocuğa? Aşık değilim diyorsun ama kesin öyle.
-Aşığım veya değilim diyemeyeceğim sana bu sefer Sima.
-Allah'ım Nisan Sinan'a aşık olduğunu kabul etti! Şok şok şok!
-Ya kabul falan etmedim! Sadece tam bir şey söyleyemiyorum.
-Niye tam bir şey söyleyemiyorsun? Geçenlerde çok emindin' aşık olmadığına'. Şimdi ne değişti?
-Hiçbir şey.. Hala aynı şeyleri hissediyorum.
-Aynı mı? Ne hissediyorsun yani?
Nisan gülümsedi.
-Ben galiba Sinan'a...
Sima:
-Biliyordum! Biliyordum işte, sana demiştim ben! Dememiş miydim? Sen söyle. Sana bu anı hatırlatacağım demiştim. Al işte! Sen söyleyemiyorsun ama ben söyleyeceğim. Nisan, Sinan'a AŞIK!
-Ya sussana kızım! Canına mı susadın? Ya duyarlarsa?
-Ayy, duymasınlar değil mi? Onun sana ilan-ı aşk yapması lazım.
Nisan güldü.
-Hadi artık gidelim.
Masaya gittiler. Sima:
-Çocuklar sizinle karşılaştığımıza çok mutlu olduk. Böyle buluşalım arada.
Ali:
-16 yaşımdan beri böyle "4'lü" arkadaş grubum olmamıştı.
Sima:
-Arkadaş? Dedi fısıldarcasına. Nisan:
-Eee, bana uyar.
-Bana da, dedi Sinan.
Ali:
-Benim artık kalkmam lazım.
Sima:
-Aaa, otursaydın. Hem daha bir şey yemedin.
-Ben evde yemiştim. Seni kırmamak için geldim buraya.
Nisan Sima'ya muzip bir bakış attı. Sima gülümsedi.
-Hmm anladım. Tamam o zaman. Görüşürüz.
Hepimiz Ali'yle vedalaştıktan sonra Sima:
-Ee, sizden ne haber?
-Nöbetteydik. Sonra da buraya geldik işte. Farklı bir şey yok.
Sinan:
-Başka hiçbir şey yok.
Nisan:
-Aynen.
Sinan:
-Yok öyle bir şey.
Nisan:
-Olmaz da.
Sima:
-Ay yeter! Sorduğuma pişman oldum. Anladık nöbetteydiniz, sonra buraya geldiniz. BAŞKA HİÇBİR ŞEY OLMADI!
Nisan'la Sinan birbirlerine baktılar.^ALİ^
Eve girip koltuğa oturdum.
Sinan da aşık olmuş. Aynı benim gibi.. Çoğu şeyi kendin seçebilirsin, ama sevdiğini.. Kalbin hangisini isterse. Ayla acaba beni bir saniyeliğine bile olsa düşünmüş müdür? Hep merak ettiğim bir şey bu. Hiç bana aşık olma fikrini düşünmüş müdür? Ya Sima? Seni kırmamak için geldim deyince nasıl da sevindi.. Ne saçmalıyorum? Sima benim arkadaşım. Ona bunları söylesem gülme krizine girer herhalde. Ne olacak benim bu karşılıksız aşklarım..
Ben bunları düşünürken kapı çaldı. Kapıyı açtığımda önümde hayatımın kadını duruyordu.
-Ali..
-Ayla? Burada ne işin var?
-İlk defa beni gördüğüne sevinmedin.
-Sevinmediğimi kim söyledi?
Ayla gülümsedi. Ah o gülümsemesi..
-Ben seninle konuşmak istiyorum.
-Evimi nereden buldun?
-Sinan faktörü sağolsun.
-Anladım. İçeri geçsene.
Ayla içeri geçti.
-Tam bir bekar evi.
-Öyle.
Ayla koltuğa oturdu.
-Bir şeyler içer misin?
-Su alabilirim.
-Hemen geliyor..
Ali, Ayla'nın suyunu getirdi.
-Teşekkür ederim.
-Önemli değil. Eee, ne konuşacaksın benimle?
Ayla suyunu içip, bardağı masaya koydu.
-Konuya hemen gireceğim. Sen küçükken bana aşıktın ya hani..
-Hala aşığım.
Ayla'nın suratı asıldı.
-İşte ben de bundan korkuyordum ya zaten.
-Korkuyor muydun?
-Evet.
-Sana aşık olmam bu kadar utanç verici bir şey mi?! Bu kadar kötü bir şey mi?! Üzgünüm Ayla, sana aşık olduğum için özür dilerim senden!
-Bağırma Ali, sakin ol.
-Olamıyorum! Madem geldin buraya, o zaman konuşacaksın!
-Ben daha sakin bir konuşma planlamıştım! Yoksa gelmezdim zaten, merak etme!
-Konuş! Konuş işte! Dinliyorum!
-Bana aşık olman belki küçükken daha masumane, daha çocuk işiydi. O yüzden sesimi çıkarmamıştım. Ama ben, şu an evli ve hamileyim! Bu senin için ne ifade ediyor bilmiyorum. Ama benim için çok önemli! Her şeyden ve herkesten önemli! Bu yüzden bunu söylediğime üzgünüm ama artık peşimi bırak!#Yazarın Ağzından#
Ali, Ayla'nın söylediklerini düşündü, haklıydı da. Ama onu bırakamıyordu. Hayatını Ayla'yla geçirmek için nelerini vermezdi. Acaba Berzan Ayla'yı hak ediyor muydu? Etmeseydi Ayla onunla evlenmezdi ki. Ayla akıllı kadındı. Ve haklıydı. Artık Ali'nin, Ayla'nın 'peşini bırakması' gerekiyordu... Ayla ağlamaya başladı. Ahh, hamile bir kadına ne diye bağrışıp çağrışmıştı ki!
-Ayla ben, özür dilerim sana bağırdığım için.
-Sus..
-Çok üzgünüm.
-Sus Ali..
-Neden böyle oldum bilmiyorum--
-Sus! Sus artık! Senden nefret ediyorum! Hayatım boyunca senin gibi bir illetle yaşamak istemiyorum ben! Peşimde sapık gibi dolanıyorsun! İstemiyorum seni, anla artık şunu!
Ali'nin gözyaşları akmaya başladı. Ama sakince konuştu:
-Ya ben? Beni hiç düşündün mü? Hiç sordun mu bana niye böylesin diye?
Sonra bağırmaya başladı:
-Düşünmedin beni hiç! Hep Berk'le takıldın! Ne vardı onda olan, bende olmayan? Yaş mı? "Seni hep seveceğim Ayla!" On altı yaşında bir çocuğun sözleriydi bunlar. On altı ya, on altı! Daha ne ki? Küçük bir çocuğun sözleri.. Bir kez olsun şans verseydin ya bana. Ne olurdu? Dünya mı yıkılırdı?!
-Ali, sana aşık değildim ki ben! Yani bu yaşla ilgili değildi. Aşık olmadığım biriyle niye sevgili olayım? Mutlaka ayrılırdık bir gün.
Ali, masadakileri yere attı.
-Tamam Ayla, tamam! Yeter artık! Konuşmak istemiyorum.
-Çünkü haklıyım! Bu yüzden konuşmak istemiyorsun.
-Kapa çeneni!
-Kapamıyorum. Konuş!
Ali sel olmuş gözyaşlarıyla konuşmaya başladı:
-14 sene önce seninle kavga ettiğimiz o gün, eve gittiğimde hiçbir şey yemedim. Yattım. Ertesi sabah da uyanamadım. Babamla abim beni uyandırmaya çalışmış ama ben uyanmamışım. Saatlerce.. Sonra beni mecburen hastaneye götürmüşler. Orada doktorların müdahalesiyle yarım saat uyanık kalmışım ama sonra yine komaya girmişim. Nasıl da sevmişim seni.. Hiç kimse biri için bu durumlara girmez. Ben annesiz büyümüşüm Ayla. Ne annem, ne ablam, ne teyzem, ne anneannem... Hayatımda hiçbir kadın yokmuş. Seni hem annem, hem ablam, hem sevdiğim kadın yerine koymuşum herhalde.
Ali gözyaşlarını sildi ve tekrar konuşmaya başladı:
-Ama küçük bir çocuğun acıklı durumu bu. Senden özür diliyorum. Küçüklüğüm adına... Hala seni seviyorum. Nedenini ben de bilmiyorum. Ama senin için bunu da yeneceğim. Seni bir daha rahatsız etmeyeceğim. Emin olabilirsin.
Ayla hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Dakikalar boyu öylece kaldılar...
~Bölüm Sonu~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Sevince Güzel
RomanceTüm Hakları Saklıdır © Herkesin bir hayat hikayesi vardır. İşte bu da Nisan ve Sinan'ın hikayesi... Duygu Yetiş (Nisan) Serhat Teoman (Sinan) Açelya Topaloğlu (Sima) Rojda Demirer (Ayla) Tamer Tıraşoğlu (Berzan) Sertan Erkaçan (Abidin) Elvin Levi...