Lunapark (25. Bölüm)

840 44 6
                                    

Not: Arkadaşlar, ülkemizin içinde bulunduğu durum beni ve tabii ki hepimizi çok üzüyor. Ve maalesef terör olayları gittikçe artıyor. Bu yüzden bu aralar çok sık bölüm yayınlamayacağım. Anlayışınızı bekliyorum... |romantikdeli2|
****
Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin. İyi okumalar :)

(Bölüm Müziği: Acil Aşk Aranıyor-Kelebekler)👈🏻
~Seviyorum, kelebekler gibi uçuyorum. Sen yanımda olduğunda..~

^NİSAN^
Uzun süre Sinan'a sarılarak kaldığımın farkına varınca kendimi geri çektim.
-Bir şeyler ister misin?
-Bir su alırım.
Mutfağa gidip Sinan'a bir su getirdim. Sonra tekrar yanına oturdum.
-Yarın yeniden iş günü.
Durakladım.
-Sinan..
-Efendim?
-Oraya da gelir mi?
-Nisan, düşünme şu adamı. Bakacağız bir çaresine.
-Sima da öyle dedi. Ama tedirgin oluyorum işte.
-Anlıyorum seni ama düşündükçe sana mutsuzluk getirecek. Sen akıllı kızsın, düşünme onu.
-Haklısın ama elimde değil.
Sinan önüne baktı. Sonra bir şey bulmuş gibi tekrar bana doğru döndü.
-Hadi kalk.
-Ne?
-Kalk gidiyoruz.
-Nereye?
-Sürpriz.
Gülümsedim.
-Sürpriz mi?
-Evet. Hem izin günün daha bitmedi. Tadını çıkar.
-Tamam, hadi gidelim.
Ayağa kalktık. Çantamı aldıktan sonra dışarı çıktık. Arabaya bindiğimizde Sinan'ı söylemesi için zorluyordum:
-Nereye gideceğiz?
-Sürpriz dedim ya Nisan.
-Yaa ama merak ettim.
-Göreceksin birazdan.
Önüme döndüm. Yüzümdeki ifade, istediği oyuncağı almayan annesine naz yapan küçük bir çocuğun haline benziyordu. Sinan ise bana gülüyordu. Nereye gideceğimizi çok merak etmiştim..

^SİNAN^
Arabadan indiğimizde Nisan lunaparka bakakalmıştı.
-Yaa Sinan! Ben çok severim lunaparkı!
-Tahmin etmiştim.
-Hadi jeton alalım!
-Nisan dur, koşma!
Gülmeye başladım. Nisan'ın arkasından ben de gittim. Jetonları aldıktan sonra Nisan'a sordum:
-Hangisine binmek istersin?
-İlk balerine binelim.
-Hadi gel.
Balerin çocukluğumun vazgeçilmeziydi. Çok severdim küçükken. Balerine bindik. Nisan çok eğleniyordu. Ama buna ihtiyacı vardı. Bu yüzden onun adına mutluydum.
2. Olarak kanguruya bindik. Bir aşağı bir yukarı giderken çok eğleniyorduk.
Ve tabi ki çarpışan arabalar! Nisan'la ayrı arabalara bindik.
-Nisan birlikte binebiliriz.
-Hahaha işte buna gülerim Sinan! Ben az mı bindim buna? İzmir'de sürekli babamla giderdik.
-Desene İddialı Nisan geri döndü.
Nisan güldü. Gerçekten iyi sürüyordu. Çarpışan arabalardan indikten sonra köşedeki sosisçiden 2 sosisli alıp yedik.
-Bu aletler beni acıktırmış.
-Beni de.
-Aaa pamuk şeker!
-Nisan bekle!
Ben Nisan'a yetiştiğimde o çoktan elindeki pamuk şekeri yiyordu. Ağzının kenarına dağılmış pamuk şekerle çok tatlı görünüyordu. Gülmeye başladım.
-Nisan, bekle de bir fotoğrafını çekeyim senin.
Nisan gülerken fotoğraflarını çektim.
Sırada atış yapma yeri vardı. Nisan orayı görünce birden suratı asıldı.
-Ne oldu?
-Ben..Ben bu şeyi yapmak istemiyorum.
-Niye?
-Bunu Ferdi'yle de çok yapardık.
-Olsun, unut Ferdi'yi. Hadi gel. Hem, çok yaptıysan atışta da başarılısın demektir. Ve İddialı Nisan'ı kimse durduramaz. Değil mi?
Nisan'ın yüz ifadesi değişti.
-Evet, unutmam gerek. Hadi atış yapalım.
-İşte benim tanıdığım Nisan.
-Aaa oradaki ayıcığa bak! Çok tatlı! Onu alacağım ben.
-Tamam hadi at bakalım.
Karşıda şişeler vardı. Nisan atışı yapmadan önce durakladı.
-Aslında itiraf etmem gerekirse atışı hiç beceremezdim. Hep Ferdi yardım ederdi. O yüzden pek de 'İddialı Nisan' değilim bu konuda.
Güldüm.
-Tamam, gel yardım edeyim.
Nisan'a arkadan sarılıp silahı tuttum. Ona ne yapacağını anlatırken o bana bakıyordu. Biraz fazla yaklaştığımı anladım ve geri çekildim.
-Anladın mı?
-Hıhı.
-Hadi at bakalım.
Nisan tüm şişeleri birinci atışlarında devirdi.
-Nisan, o kadar acemi değilmişsin.
-Değilmişim, di mi?
Sonra muzip bir şekilde önüne baktı.
-Nisan! Kandırdın beni değil mi?
-Hangi konuda?
-Sen biliyorsun hangi konuda olduğunu.
-Yoo. Kandırmadım.
-Bak hala ne diyor!
Nisan gülümsedi. O sırada adam geldi ve Nisan'a istediği ayıcığı verdi. Nisan:
-Çok tatlı değil mi?
-Evet, öyle..
Ama ben bunu Nisan'a bakarak söylüyordum. Benim ne dediğimi anlayınca o da bana bakmaya başladı. Sessizliği bozdum:
-Diğer oyuncağa binelim hadi.
-Binelim..
Hız trenine bindik ve kemerlerimizi bağladık. Nisan biraz tedirgin görünüyordu.
-Ne oldu Nisancığım, korktun mu?
-Yok artık.
Ama tren hareket ettiğinde Nisan tedirgin olmuş ve koluma sımsıkı sarılıp bağırmaya başlamıştı. Ben de gülüyordum. İndiğimizde sordum:
-Hani korkmuyordun?
Nisan konuyu değiştirmek için önüne gelen ilk aleti işaret ederek:
-Şuna binelim mi?
Dedi. Şansına önüne roket gelmişti. Nisan fark ettiğinde gözleri büyüdü.
-Binelim tabi Nisancığım.
Nisan bakakalmıştı.
-Be,ben..
-Hadi gel.
Arkama baktım. Nisan tıpış tıpış peşimden gelmek zorunda kalmıştı. Önüme dönüp gülmeye başladım. Bindiğimizde Nisan çok korkmuştu.
-Sinan, binmesek mi?
-Korktun mu?
-Evet.
-Nisan tam alet hareket edecekken mi söylenir bu?
-Ne, hareket mi etti?!
Nisan'ın sesi çığlığa karıştığında aşağı yukarı dönüp duruyorduk. İnsanlar çığlık atıyordu. Ben ise gülüyordum. Çünkü Nisan çok komik görünüyordu.
Aşağı indiğimizde Nisan nefes nefese kalmıştı. Titreyen eli kemere gitti.
-Si,Sinan..
Birden ciddileştim. Aklıma dün arabada az kalsın yapacağımız kaza geldi.
-Nisan, iyi misin?
Hemen kemerimi açtım ve Nisan'ın yanına gittim. Onun da kemerini açtım. Aşağı indik. Nisan çok korkmuştu.
-İyi misin? Nisan!
-Ben, ben çok korktum.
Nisan'ın başını göğsüme koydum. Hala nefes nefeseydi. Bir süre sonra bana baktı. Kafasını kaldırdı.
-İyisin değil mi?
-İyiyim.
-Hakkımız bitti. Artık gidelim mi istersen?
-Tamam, gidelim. Ama ilk önce bir tuvalete gitmem lazım.
-Tamam sen git, ben arabadayım. Biliyorsun değil mi arabanın yerini?
-Evet biliyorum.
-Tamam görüşürüz.
Nisan yürürken, ben de arabaya doğru gitmeye başladım.

^NİSAN^
Nerede bu tuvalet ya? Kocaman lunaparkta bir tuvalet vardır herhalde. Heh, gördüm!
Ben adımlarımı hızlandırıp tuvalete girdim. Arkam dönük bir halde bayanlar tuvaletine girecekken birden biri kolumdan tuttu. Yüzüne baktım ancak yüzünde korkunç bir maske vardı. Ben daha ne olduğunu anlayamadan beni erkekler tuvaletine soktu.
-Ne oluyor ya!
Tuvalet bomboştu. Bir tuvalet kabinine bizi soktuktan sonra beni bıraktı. Kalbim deli gibi atıyordu. Sonra maskesini çıkardı. Yüzüne dikkatli bakınca kim olduğunu anladım: Ferdi.
-Ya sen iyice psikopatlaştın, ne yapıyorsun ya!
Ferdi boğazımı sıkarak beni duvara yasladı.
-Sana, benden başka kimsenin olmayacaksın demedim mi!
-Ya yeter! Yeter! Seni sevmiyorum ben! Anlasana artık! Anlasana!
-Sus! Sus!
Artık sesim ağlamaklı çıkıyordu:
-Ya bırak beni!
O sırada içeriden bir ses geldi.
-Nisan?
Sinan'dı bu.
-Nisan! Ne işin var burada?
-Sinan kurtar beni!
-Yine mi sen Sinan Efendi!
-Nisan'a zarar verirsen seni gebertirim psikopat herif! Duydun mu beni? He, duydun mu?!
-Sinan ne olur yardım et..
Birden Sinan kapıyı kırdı ve içeri daldı. Beni Ferdi'nin elinden kurtardıktan sonra Ferdi'nin yüzüne tokat attı. Ferdi de Sinan'a. Sonra Sinan iyice sinirlenip Ferdi'ye sert bir yumruk attı. Ferdi yere kapaklanmıştı. Bu sefer Sinan, yerde yatan Ferdi'ye tekme atmaya başladı.
-Bir daha seni Nisan'ın yakınında görürsem, seni öldürürüm!
Ferdi gülmeyle karışık inliyordu. Ben gözümden yaşlar aktığını fark edince hemen sildim. Sinan bana doğru döndü. Kaşı kanamıştı. Çığlık attım.
-Sinan!
Hemen yanına koştum.
-Çok acıyor mu?
-Hayır. Fark etmemiştim sen söylemesen.
Ferdi'ye öldürücü bir bakış attıktan sonra konuştum:
-Hadi, gidelim artık buradan.
Dışarı çıkınca sordum:
-Sen beni nasıl buldun?
-Uzun süre gelmeyince gidip bir bakayım dedim. Zaten sonra tuvaletin önünden sesleriniz duyulunca içeri girdim.
-Anladım.
Sinan'ın koluna girdim ve birlikte arabaya kadar yürüdük. Hava kararmıştı. Sinan:
-Sana bir şey yapmadı değil mi?
-Hayır. Hemen eve gidelim sana pansuman yapacağım. Hatta sen otur ben sürerim arabayı.
-Nisan dur, bir şey olmaz. En fazla ufak bir sıyrık.
-Hayır hemen eve gidiyoruz.
-Tamam bari ben süreyim arabayı.
-Peki.
Evime geldiğimizde hemen Sinan'ın kaşına pansuman yaptım.
-Benim yüzümden senin de başın belaya girdi.
-Öyle deme Nisan. Baksana, adam psikopat.
-Evet ama ne bileyim--
-Nisan lütfen, senin hiçbir suçun yok.
Ayağa kalkıp mutfağa gittim. Oradan Sinan'a sordum:
-Yiyecek bir şey ister misin?
-Yok sağol. Ben kalkayım artık.
Sinan ayağa kalktı.
-Gitme!
Bana doğru döndü.
-Nasıl?
-Gitme. Ben, korkuyorum.
Sinan yanıma geldi. Başımı ellerinin arasına aldı.
-Tamam korkma, gitmiyorum. Ben yanındayım.
Sinan'a gülümsedim.
-Şey, Sinan..
-Efendim?
-Bugün burada kalsan? Biliyorsun dün evime girdi. Bugün de girebilir. Kilidi de daha değiştiremedim.
-Tamam, kalırım. Sonra halledersin kilidi.
-Teşekkür ederim.
Sinan ellerini çekti. Sonra yüzünü muzip bir tavır aldı.
-O zaman bir yemeğinizi yeriz Nisan Hanım.
-Hemen geliyor efendim. Bugünkü menümüzde domates soslu makarna ve köfte var.
-Ooo, çok severim.
-Güzel, o zaman sizi sofraya alayım.
-Hemen.
Sinan oturmuştu. Ben de tabakları alıp yanına gittim. İkimiz de yemeye başladık.
-Çok acıkmışım.
-Ben de. Eline sağlık.
-Afiyet olsun.
Sonra Sinan'a baktım. Biz çok güzel bir resim olmuştuk..

^SİNAN^
Yemeğimizi bitirdikten sonra Nisan'la yatağımı yaptık. Sonra bir film açtık ve izlemeye başladık. Birden Nisan'ın kafası omzuma düştü. Bugün çok eğlenmiş, ama bir o kadar da yorulmuştuk. Nisan'ın saçını kulağının arkasına attım. Çok güzel görünüyordu. Sonra Nisan'ı kucaklayıp yatağına götürdüm. Yatağına koyup üstünü örttüm. Yanına eğilip alnına küçük bir öpücük kondurdum. Ve kulağına fısıldadım:
-Hep yanında olacağım Nisan..
~Bölüm Sonu~

Hayat Sevince GüzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin