Sevgili okuyucularım,
İşte yazdan önceki son bölümümüz... Elimden geldiğince uzun yazmaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz. Herkese iyi bir okul yılı ve iyi okumalar... Sizi seviyorum ❤️(Multimedia: Yağmur)
(Barış: Berk Atan)Kim olduklarını merak ettiniz değil mi? Okuyun ve görün :)
(Bölüm Müziği: Gökhan Türkmen-Sen İstanbul'sun)👈🏻
^NİSAN^
Sabah, alarmın sesi beni uyandırmıştı. Ne olurdu biraz daha uyusam? Yani ben de şurada hamile bir kadınım.
Yatakta küçük çaplı bir tepinme (!) geçirdikten sonra yataktan kalkmaya çalıştım. Ancak bunu, beni kendine çeken Sinan engelledi.
-Ya aşkım ne yapıyorsun?
dedim Sinan'a nazlanarak.
-Karıma sarılıyorum.
Sinan'a sıkıca sarıldım.
-Sana böyle sımsıkı sarılmayı çok seviyorum. Huzurlu ve güvende hissettiriyor.
Sinan gülümsedi.
-Olabileceğin en güvenli yer burası zaten. Benim yanım.
-Biliyorum.
Yavaşça karnıma dokundum.
-Sen de biliyorsun değil mi anneciğim?
Sinan güldü.
-Nisan alemsin, iki buçuk haftalıkmış daha.
-Olsun. Duyar o bizi. Değil mi anneciğim?
Sinan gülümsedi.
-Sen nasıl bir şeysin ya? Ben sana her gün tekrardan aşık oluyorum. Bunu nasıl başarıyorsun?
-Sen nasıl başarıyorsan öyle.
dedim gülümseyerek. Sinan'la bakışırken alarm tekrar çaldı ve benim aklımı başıma getirdi.
-Hii! Sinan kalk aşkım geç kaldık!
-Sakin ol Ni--
Ben Sinan daha ağzını açamadan yerimden kalkıp işlerimi hallettim. Sonra kahvaltıyı hazırlamaya gittim. Bizim kahvaltımız zaten bir iki peynir, bir iki zeytin, bir ekmek, bir bardak çay şeklinde olduğu için sabahları o kadar uğraşmama gerek yoktu. İşe gitmek böyle bir şey işte!
Sinan'la kahvaltımızı ettikten sonra dışarı çıktık. Hastaneye doğru yol alırken radyoda çalan şarkıyı mırıldanmaya başladım...^SİNAN^
-Nisan kendini fazla yormak yok. Söz ver bana.
-Söz veriyorum aşkım.
-Güzel. Arada gelip kontrol edeceğim seni ona göre.
Nisan güldü.
-Tamam Romeo, sakin.
-Romeo?
-Sima bana Juliet diyordu da biz seninle çıkarken, oradan aklımda kalmış.
-O Sima da az değil.
dedim gülerken. Sonra tekrar konuştum:
-İyi bakalım Juliet, kolay gelsin. Murat'a da haber verelim de sana fazla ağır işler yüklemesin.
-Aşkım hamal mıyım ben? Ne ağır işi?
-Nisan, sen anladın bence.
-Öff, tamam anladım. Ama ben sıkılırım zaten. Öyle bütün gün boş boş oturamam.
-7-8 ay sonra o da olacak Nisan Hanım.
Nisan bana 'tabi canım' bakışı attıktan sonra yanağımdan öpüp işinin başına gitti. Ben de Murat'ın odasına...
-Müsait misin şefim?
-Sinan, buyur gel. Müsaitim.
Oturdum ve Murat'a güzel haberi vermek için hazırlandım.
-Murat, sana bir haberim var.
-Hayrola?
-Güzel bir haber.
Murat meraklı meraklı bana bakarken:
-Nisan--
-Şefim, kahveniz geldi.
diyerek içeri dalan Malik, sözümü kesmişti.
-Aa, Sinan Hocam siz de mi buradaydınız? Bilseydim size de getirirdim.
-Yok Malikciğim sağol, birazdan gideceğim zaten.
Murat:
-Sinan çatladım ama ben burada. Söylesene artık.
-Doğru ya.
Boğazımı temizledim.
-Nisan, hamile.
-Ne?!
diye bağıran Malik kahveyi yere düşürmeseydi her şey daha güzel olabilirdi. Murat:
-Çok sevindim Sinancığım. Tebrik ederim.
Dedi Murat gülümseyerek ve Malik'e yan yan bakarak.
-Sağol abi. Senden ricam--
-Nisan'a ağır işler vermeyeceğime emin olabilirsin.
dedi Murat gülümseyerek. Malik:
-Hocam, çok tebrik ederim. Bunu gidip herkese söylemem lazım!
diyerek hızlıca çıktı Malik. Ben de Murat'a teşekkür edip işimin başına gittim.^NİSAN^
Bu kadar insan başıma toplanmışken nasıl rahat olmamı bekliyorsunuz ki? Hastanenin hemşireleri, çoğu doktor ve tabi ki Malik'le Asuman takımı kantinde başıma toplanmış, beni kutluyorlardı. Ne zaman öğrenmişler ya?
Herkese teşekkür ettikten sonra kurtarıcı prensim Sinan gelip beni kalabalığın içerisinden çıkarmaya çalıştı. Ama işler umduğu gibi gitmemişti.
"Vay kardeşim tebrik ederim!" diyenler mi ararsın, daha 1 santimlik çocuğa şimdiden kendi ismini koymamızı isteyenleri mi ararsın...
Tabi ki bu ilgileri beni çok mutlu ediyordu. Çalıştığım insanların çoğunu seviyordum. Çok önemli bir insan için iş hayatı...
Herkes dağıldıktan sonra Sinan'la kantinde oturmaya başladık.
-Sinan, bu kadar insan ne çabuk öğrenmiş. Ben çok şaşırdım valla.
-Hiç şaşırma hayatım. Murat'a söylerken bizim Malik de duydu. Öyle olunca--
-Ooo, tamam tamam. Anladım ben gerisini.
Güldük. O sırada Ayla'yla Berzan geldi.
-Çocuklar çok tebrik ederim. Ne kadar sevindik bilemezsiniz.
dedi Ayla.
-Çok mutlu olduk valla. Yeşim'e de kuzen geliyor.
dedi Berzan Abi de.
Gülümsedim.
-Yeşim nasıl bu arada? Özledim prensesi.
-İyi yengesi. Evde, bakıcısıyla birlikte.
-Anladım. Öp benim için.
-Tamam.
dedi Ayla gülümseyerek. Ayla:
-Eee, uzun zamandır bir araya gelmiyoruz. Bu akşam bir şeyler mi yapsak?
Sinan'a baktım.
-Bence çok güzel olur.
-Bence de.
dedi Sinan. Ayla:
-Bize gelin o zaman yarın akşam. Olur mu?
-Tamam Aylacığım, yarın akşam sizdeyiz o zaman.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Sevince Güzel
RomanceTüm Hakları Saklıdır © Herkesin bir hayat hikayesi vardır. İşte bu da Nisan ve Sinan'ın hikayesi... Duygu Yetiş (Nisan) Serhat Teoman (Sinan) Açelya Topaloğlu (Sima) Rojda Demirer (Ayla) Tamer Tıraşoğlu (Berzan) Sertan Erkaçan (Abidin) Elvin Levi...