3. Bölüm

954 83 7
                                    

Bu bölüm @atutys kardeşime aittir.


Xiumin

Evde yapayalnız kalmıştım ve ne yapacağımı bilmiyordum. Oldukça boş ve gereksiz hissetmiştim. Lay durduk yere beni evde yalnız bırakmıştı ve bu garip duruyordu. Açıkcası son günlerde cidden garipti ama buna pek aldırmıyordum. Gitmesine pek bir şey diyememiştim çünkü ne olursa olsun kafasını dağıtmaya ihtiyacı vardı. Annemin ölümü ve babamın bize yaşattığı şoktan sonra buna kesinlikle hakkı vardı. Peki ben nasıl kafamı dağıtacaktım? Lay arkadaşıyla Çin'de gezip eğlenirken benim yanımda kim olacaktı? Kim benimle gezip eğlenecekti? Kimsem yoktu ki benim. Düşündükçe daha kötü hissediyordum ve gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı bile. Sessizce olduğum yerde burnumu çekerek oturup ağlıyordum. Depresyondaki yeni terk edilmiş kızlardan farkım olmadığını düşünmeye başlamıştım.
Beni düşüncelerimden ayıran ise zilin sesiydi. Belki de Lay evde bir şey unutmuştur diye kapıya ilerleyip yavaşça kapıyı açtım ve karşımda Lay yerine başkasını görünce haliyle şaşırmıştım. Bir heyecanla bana sarılıp beni özlediğini söylemişti.

"Luhan burada ne işin var?"

"Duygusuz." diyerek benden ayrıldı ve gözlerini kısarak baktı bana. Sonra birden şaşkınlıkla gözleri açılmıştı.

"Sen ağladın mı? Ne oluyor?"

"Evde tek kaldım diye fazla üzüldüm bir an için."

"Artık yalnız değilsin dostum." diyerek valiziyle içeri doğru adımını attı. Beni nasıl bulduğunu neden burada olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Tam konuşmaya başlayacakken beni susturdu.

"Lay'le Çin'de görüşmüştük o buraya dönmeden önce ve ben de seni merak ettiğim için seni ziyarete geldim. Çok uzun bir zaman oldu ve küçükken birbirimize verdiğimiz sözü hatırladım. Çalışıp,bir yerlere geldiğimizde birbirimizi bulacaktık. Tabii sen hiç beni bulmayı denemedin bile değil mi?"

"İyi değilim Luhan. Bir yerlere de gelemedim."

"Lay her şeyi anlattı yalnız kalmanı istemediği için de benimle konuştu. Seni anlıyorum demek yanlış olur ama en azından içinde olduğun durumun çekilecek bir yanı olmadığının farkındayım. Sadece biraz eğlenelim tamam mı?"

Yavaşça kafamı salladım ve yanına gidip ona sarıldım. Yapabilecek başka bir şeyim olduğu da söylenemezdi. Eskiden,çocukken olduğu gibi gene en kötü anımda o geldi aniden yanıma. En son 11 yaşımdayken görüşmüştük onunla. Benim hiç arkadaşım yoktu ve Luhan benimle tesadüfen tanıştığı okulun futbol maçından sonra yanımdan ayrılmamıştı. 11 yaşımdayken babamın işini büyütmek için Kore'ye gitme fikriyle elimde olan tek dostumu kaybetmiştim. Bir sözümüz vardı. Yıllar sonra,büyük birer iş adamı olduğumuzda birbirimiz bulacaktık. Yani bizim hayalimizdi ancak ben evden tek başına çıkamayan tırsağın tekiydim ve büyük bir iş adamı olmak cidden böyle bir tip için çok zordu.

"Peki sen neler yaptın Luhan?"

"İtiraf etmek gerekirse üniversite sınavında 2 kez çuvalladım ve babam her neyse deyip beni şirkette stajyer gibi çalıştırmaya başladı."

"Hayallerin bu değildi sanki?" diyerek sırıtmaya başladım.

"Hey dalga geçmesene sen!" diyerek alayla omzuma vurmuştu. Sanırım bazı şeyleri oluruna bırakma vakti gelmişti.

¤¤¤

Chen

Yeni evimdeydim,hiç tanımadığım insanlarla. Aslında normalde de burada yaşıyor oluşum buranın benim için yeni oluşunu değiştirmiyordu. Hakkında tek bir fikrim olmadığı bir annem ve bir babam vardı. Koskocaman ve belki de içinde kaybolabileceğim bir evim vardı. Babamın anlattığına göre okula gitmiyordum ve arkadaşım yoktu. Hem de hiç. Bu çok anlamsız gelse de o benim babamdı ve bana neden yalan söylesindi ki? Açıkcası kime güveneceğimi tam olarak kestiremesem de babam dediğim adama güvenmekten başka çarem yoktu öyle değil mi?

Yarın sabahtan itibaren düzenli olarak psikoloğa gidecektim. Neyi nasıl hatırlayacağımı da bilmiyordum. Bunun bana ne kadar yardımı olur kestiremiyordum. Şu an tek yapabileceğim yatıp uyuyabilmekti.

Sabah uyandığımda üzerime dolaptan bulduğum bir tişört ve pantolonu geçirip aşağıya inmiştim. Babam ve annem kahvaltı masasından başını kaldırıp bana baktı.

"Uyanmışsın. Gel de kahvaltı yap hadi. Sonra da işlerimizi hallederiz."

Babamı onaylar şekilde başımı hafifçe salladım ve masadaki yerimi aldım. Çıt çıkarmadan kahvaltımı yaptıktan sonra babam gitmemiz gerektiğini söylemişti ve aceleyle evden çıkmıştık.

¤¤¤

Xiumin

"Xiumin burada bir arkadaşım var onunla görüşmek istiyorum ve Kore'yi bildiğim söylenemez. Beni onun yanına götürür müsün?"

"Tabii sen adresi bana söyle."

"Ah bekle mesaj atıyorum."

Luhan mesaj atıp arkadaşının kliniğinin nerede olduğunu öğrenmişti. Arkadaşının psikolog olduğunu ve nasıl tanıştıklarını falan anlatmıştı. Yol boyunca hayatlarımızdan bahsedip durmuştuk. Geldiğimizde içeriden orta yaşlı bir adam çıktı ve Luhan konuşmaya başladı.

"Şey içeride herhangi bir hasta var mı?"

"Evet. O birazdan çıkacak,çıktığında ona aşağıda beklediğimi söyler misiniz?"

"Tabii." diyerek hafifçe başını sallamıştı Luhan. Burası küçük bir bekleme odasıydı. Yanımızda duran koltuklara oturduk ve beklemeye başladık. Yaklaşık 10 dakika sonra içeriden biri çıkmıştı. Yüzünü gördüğüm an ayaklanıp şaşkınlıktan birden sesimi fazla çıkarmıştım.

"Sen o musun gerçekten?!"

"Ne?"

"Beni hatırlamıyor musun cidden? Hani daha geçen hafta görüşmüştük. Hadi ama birçok kez görüştük."

Lucid ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin