17. Bölüm /Part2

339 41 55
                                    

Biliyorsunuz ki yazarken o an kimin duygularını bilmemiz daha önemliyse onun ağzından yazıyorum. Bu nedenle bu bölümde Xiumin ve Chen arasında ikişer kere geçiş yaptım.
Asıl olayların patladığı bir bölüm olduğunu düşünüyorum.
Lütfen bölüm sonunda hissettiklerinizi ve düşüncelerinizi benimle paylaşın. Bunun bana ilham verdiğini unutmayın :)
Bu arada finale çok çok çok az kaldı.. (Belki 2 veya 3 bölüm)
İyi okumalar


Buraya nasıl geldik bilmiyorum. Ahh aslında biliyorum Chen'in babası..

Kapıyı açtığımızda pek çok şikayetten geldiklerini öğrenmiştik. Hem cinayete teşebbüs hem de adam kaçırma gibi..

Polisleri aksine ikna etmek için bile onlarla gitmemiz gerekiyordu. Hepimiz toparlanıp evden çıktık. Başta her şey normal gibiydi. Onlara anlatıp ikna edebileceğimize emindim ama öyle olmadı.

İkisini de sorguya aldılar. İçeri atılmaları için Chen'in durumu yetmişti. Kasten yapılmadığını ispatlasak da kazada aldığı darbe yüzünden hafızasını kaybetmiş olması Kris ve Lay'in aleyhineydi.

Onları karakolun içinde bulunan ufak bir nezarethaneye aldılar. Luhan ve ben de oradaydık. İkisini içerde görmekten hiç hoşlanmamıştım.

"Luhan?"

Duyduğum sesle arkamı döndüm.

"Sehun? Lanet olsun!"

Öfkeyle yakasına yapıştım. Kendime engel olamıyordum. Resmen her şeyi mahvetmişti.

"Senin yüzünden! O lanetçeneni kapatsaydın bunların hiçbiri olmayacaktı."

"Xiumin ben çok üzgünüm. Endişeli görünüyordu ve.. Ah gerçekten özür dilerim."

Luhan onu bir şekilde çekip aldığında tekrar köşedeki sandalyelere döndüm. Sürekli gidip sorsam da bir açıklama yapmıyorlardı. Bu yüzden sessizce bekleme kararı almıştım.

Öylece kendi iç dünyamla boğuşurken Chen geldi.

"Minnie?"

"Chen."

Koşup sıkıca sarıldım ve kokusunu içime çektim. O kadar berbat durumdaydım ki tek ihtiyacım olan sadece onun sıcaklığıydı.

"Ben... İfade verecekmişim sevgilim. Merak etme onlar için kötü olacak bir şey yapmam."

"Senin için iyi olanı yap Chen. O adam.. Yani baban.. Seni incitmedi değil mi?"

"Sadece biraz bağırdı ama bak buradayım. Eğer sizin yanınıza gelmeme izin vermezse yalan ifade verip onu suçlayacağımı söyledim. Kendi çocuğuna eziyet eden bir baba hoş karşılanmaz değil mi?"

"Ama sanırım seni bekleme konusunda fazla sabırsız. Onun yanına dönmelisin. Olaylar büyüsün istemiyorum. Canın yanarsa onun baban olduğunu unutacak kadar delirebilirim."

"Seni seviyorum sevgilim."

Uzun uzun konuşmak yerine dudaklarımdan öpüp bana sıkıca sarılmıştı. O an tuhaf bir şekilde sanki vedalaşıyormuşuz gibi hissetmiştim. Ona aynı şekilde sarılıp son kez öptüm.

Polisler geldiğinde babası onu bizden zorla alıp götürmüştü. O andan beri içimde tarif edemeyeceğim duygular vardı. Aslında sarıldığımda yok olması gerekirken sanki üzerini iyice ezerek parçalara bölüp daha da çoğaltmış gibi hissediyordum.

Sandalyeye tekrar oturup sessizce düşünmeye başladım. Onu delicesine özleyeceğim günleri aklımı oynatmadan nasıl geçireceğimi düşünüyordum..

Lucid ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin