4. Bölüm

813 79 13
                                    

Bu bölüm @atutys kardeşime aittir.

"Üzgünüm hiçbir şey hatırlamıyorum ve zaten o yüzden buradayım." Xiumin gözlerini kocaman açmış karşısındaki çaresiz bir şekilde bakan çocuğu izliyordu.

"O zaman yeniden tanışalım. Hiçbir şey yaşanmamış gibi." deyip gülümseyerek elini uzattı. Chen onun eline uzanınca daha mutlu olmuştu ve bir hevesle konuşmaya başladı.

"Ben Xiumin." dediğinde Chen de ona gülümseyip konuşmaya devam etti.

"Ben Chen." Bu sırada Luhan onlara garip garip bakıyordu tabii. Daha önce böyle bir şey yaşamadığından mı yoksa ortam gerçekten garip olduğu için mi bilmiyordu.

Xiumin Chen'in telefonunu istedi ve numarasını kaydetti. Bu sırada telefonunda sadece birkaç kişinin numarası olduğunu görmüştü.

"Daha sonra kesinlikle görüşelim Chen. Umarım iyi olursun." dedi Xiumin ve Chen de ona gülümseyerek karşılık verdikten sonra oradan çıkıp gitti. Bu sırada az önce Chen'in çıktığı odadan başka biri elindeki telefona odaklanmış bir şekilde söylenerek odadan çıktı.

"Nerede bu aptal?!"

"Ayıp ediyorsun Sehun. Ben aptal değilim. Beni böyle mi karşılayacaktın yani? " diyerek elinde çalan telefonu kapattı. Sehun aramanın reddedilmesi ve gelen sesle kafasını kaldırıp Luhan'a baktı. Ani bir hareketle yaklaşıp Luhan'a sıkıca sarıldı. Luhan ise Xiumin'e dönüp konuşmaya başladı.

"İşte böyle özlem giderilir Xiumin."

Xiumin bunun üzerine gülerek gözlerini devirmişti. Bu sırada Sehun da Luhan'a sarılmayı kesmiş ve Xiumin'le selamlaştıktan sonra onların, çıktığı odaya gelmesini söylemişti.

Chen

Klinikten çıktıktan sonra arabada beni bekleyen babamı gördüm. Onu daha fazla bekletmek istemiyordum ama düşüncelerim beni engelliyordu. Yavaşça kapıyı açıp arabaya bindim ve bir iç çekerek konuşmaya başladım.

"Bana arkadaşım olmadığını söylemiştin baba. Yukarıda Xiumin diye bir çocukla konuştum. Hatta bana geçen hafta buluştuğumuzdan bahsetti."

Sözlerimi duyduğunda duraksamıştı. Bir süre sonra arabayı çalıştırıp konuşmaya başladı.

"O çocuk iyi biri değil Chen. Sana zarar veren biri o. Onunla konuşmamalısın. Tekrar zarar gör istemiyorum."

"Geçmişte ne yaşadım onunla?"

"Sadece o bir psikopat ve senin çoğu zaman eve dayak yemiş bir şekilde gelmene sebep olurdu."

Anlamış gibi başımı sallamıştım. Camdan dışarıyı izliyordum ve çoktan düşüncelerimle boğuşuyordum. Nasıl bir geçmişim olduğunu bilmiyordum. Neler yaşadığımı bilmiyordum. Nasıl bir düzenim vardı bilmiyordum. Şu an yanımda oturan adam bile benden daha çok tanıyordu beni. Garip olan ise o benim babamdı ve ben bunu kabullenemiyordum. Belki hafızamı kaybettim evet ama gene de içimde ona karşı bir güven duygusu olmaz mıydı? Ya da anneme karşı içimden gelen,elimde olmayan bir bağlılık? Biz bir aileydik ve ben onlara bir türlü alışamıyordum. Kendimi zorluyordum ama bana samimi gelmiyorlardı. Davranışları,bana gülümsemeleri,beni önemsediklerini göstermeye çalıştıkları o anlar bana yapmacık insanlardan başka bir şey çağrıştırmıyorlardı. Belki de hep böyleydik. Belki ben onların bana verdiği değeri pek önemsemiyorum ve yapmacık buluyorumdur? Kim bilebilir ki? Belki de onları hiçbir zaman sevmemiştim.

Peki ya neden arkadaşım yoktu? Kötü biri miydim ben? Ya da insanların bana yaklaşmasından mı korkuyordum? Babamın dediğine göre liseden sonra üniversite okumak yerine evde oturuyormuşum. Belki de okulla ilgili iyi anılarım yoktu. O kadar çok düşünüyordum ki artık başım ağrımaya başlamıştı. Arabanın camından girip yüzüme vuran hava tüm düşüncelerimi uçurup götürüyordu. Kafamı arkaya yaslayıp gözlerimi kapatmıştım ki çok geçmeden arabanın durduğunu fark ettim. Eve gelmiştik. Arabadan inip bahçeden geçerek kapıya geldik ve ardından içeriye girdik.

Annem bir arkadaşıyla konuşurken bizim geldiğimizi fark etmesiyle kafasını bizim olduğumuz tarafa doğru çevirip yüzüne bir gülümseme yerleştirmişti. Gülümsemesine karşılık verdikten sonra bir ruh gibi merdivenlerden çıkarak odama gittim. Yatağıma kendimi attığımda arabadaki gibi kendime düşüncelerimle eziyet ediyordum. Elimde değildi. Tanımadığım insanlara anne,baba demek gelmiyordu içimden. Onlara değer veriyormuş gibi yapmak istemiyordum. Onları seviyormuş gibi davranmak ancak kendimi kandırmak olurdu ama bunu yapanın tek ben olduğunu da sanmıyordum. Annemin bana içten bir şekilde gülümsemediğini anlayabiliyorum . Babamın benimle ilgilenirken bunu cidden yapmak istemediğini de. Belki de bunda haklılardı. Daha kendi hayatından bir haber olan birine bakmak zorundalardı. Belki onların hayatını kötü etkileyecektim. Belki onlara yük olacaktım. Benim iyi olmam için uğraşırken kendi işlerinden kendi hayatlarından kendi eğlencelerinden mahrum kalacaklardı. Onları hayattan soyutlamaktan başka ne işe yarıyordum? Belki de o kazada ölüp gitmeliydim. Belki o zaman daha iyi olurdu her şey. Benimle uğraşmazlardı. Biraz acı çekip hayatlarına devam edeceklerinden emindim. Öyle yapmak zorundalardı. Hayatları boyunca benim yasımı tutacak değillerdi. Bir süre sonra sanki hiç yaşamamışım gibi olurdu zaten. Anılarım hatırlanamayacak kadar eskirdi. Zaten arkadaşım olmadığı için beni kim hatırlayabilirdi ki? Evet ölmek en iyisi olurdu. Özellikle bu durumda olduğum için ölümden korkmuyordum da. Kaybedecek bir şeyim yoktu. Hatırlayıp mutlu olacağım en azından bir süreliğine gülüp eğleneceğim bir anım bile yoktu ki. Sadece nefes alıp veriyordum ve kendimi bile yeni yeni tanıyordum. Yaşamamımın düzenini bile yeni yeni öğreniyordum. Yavaşça gözlerimi kapatıp uykuya kendimi teslim ederken tek isteğim bir daha uyanmamaktı. Bu harika olurdu.



Buradan sonrasını ben devam ettireceğim. Umarım seversiniz.

Yeni bölüm paylaşmak için sizi çok kısa bir süre bekleteceğim. Çünkü biliyorsunuz ki devam eden ficlerim var.

Ama aynı zamanda yine biliyorsunuz ki ben çok hızlı yazıp çok hızlı bölüm paylaşıyorum.

Bu yüzden fazla bekletmeyeceğimden emin olabilirsiniz ♥♥♥

Lucid ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin