15. Bölüm /Part2

333 42 7
                                    

Tüm uyuma çabalarıma rağmen Kris'in ısrarları yüzünden hızla hazırlandık.

"Kahvaltıdan sonra biraz daha gezeceğiz Lay. Sana göstermem gereken bir yer var. Ondan sonra da havaalanına gideriz."

"Nereye gideceğiz Kris?"

"Sürpriz sevgilim. Önce eşyalarımızı toparlayalım."

"Bu seferlik söz dinleyeceğim."

"Akıllı unicornum benim."

Kris'in başlattığı ve dakikalarca süren öpüşmemizi bölüp kalan eşyalarımı toparladım.

"Sen beni böyle oyalarsan Kore'ye dönemeyiz."

"Peki öyle olsun bakalım."

Bir buçuk saat içinde tüm eşyalarımızı toplamış, kahvaltı edeceğimiz yere gelmiştik.

Midelerimizi tıka basa doldurup oradan kalktığımızda sürprizi hatırladım. Bana göstereceği bir yer olduğunu söylemişti. Aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Tüm ısrarlarıma rağmen söylemiyordu.

Bir taksiye binip kısa sürede gideceğimiz yere ulaştık. Ama ben hiçbir şey göremiyordum. Çünkü taksiden iner inmez gözüme bir şey bağlamıştı.

"Elimi sıkı tut Kris. Düşeceğim."

"Elimi tutmak için bahane aramana gerek yok bebeğim. Sevgilinim ben senin."

"Gözlerim bağlı şapşal."

"Ahh pardon unuttum. Dikkatli ol merdivenler var."

"Asansör yok mu?"

"Var ama asansöre binmemiz için de bu merdivenleri çıkmamız gerekiyor. Fazla soru soruyorsun sevgilim."

"Tamam susuyorum."

Merdivenler bitince bir asansöre binip beni kolları arasına aldı. Gözlerim kapalıyken daha çok korkuyordum ve o da bunu çok iyi biliyordu. Neyse ki uzun sürmemişti.

"Geldiiik. Şimdi yavaşça adım at bebeğim."

Dakikalar sonra bir kapıdan girmiştik. Gözüme bağladığı şeyi çözdüğünde büyülenmiştim.

"Artık Çin'de yaşayacağımız için ev konusunu halletmek istedim ve burayı seveceğini düşündüm. Gezmek ister misin?"

"K-kris.. Burası çok harika."

"Sevdin mi gerçekten?"

"Çok güzel ama.. Sen hep benim yanımdaydın. Yani nasıl hallettin?"

"Arkadaşım beş tane evin video ve fotoğraflarını çekip gönderdi. Diğerleri küçüktü, ışık almıyordu ve hiçbirinin burası gibi harika manzarası yoktu."

Kendimden geçerek tüm evi gezdim. Hatta öylesine kaptırmıştım ki Kris'in beni çekiştirmesiyle kendime geldim.

"Bebeğim gitmemiz gerek. Uçağı kaçırmak istemezsin değil mi?"

"Ahh doğru. Hadi gidelim."

Son kez tüm odaları gezip evden çıktık. Gerçekten büyülenmiştim. Kris'in bu kadar düşünceli olması hayran olunasıydı.

Saatler sonra Kore'ye çoktan varmıştık. Havaalanında bir oraya bir buraya sürüklenip duruyorduk.

"Neden dolaşıyoruz Kris?"

"Çünkü bizi almaya gelecek biri vardı sevgilim. Ama onu bir türlü bulamıyorum."

Çantamdan telefonumu çıkarıp Kris'in karşısında çırpınmaya başladım. Hala durmadan etrafa bakınıyordu.

"Heeey baksana buraya. Telefon denen bir şey var sevgilim. Yanlış hatırlamıyorsam cep telefonu 70'li yılların başında üretildi. Neden ısrarla kullanmayı reddediyorsun ki?"

Bana şaşkınlıkla bakıp bir süre ağzı açık izledi.

"Tanrım.. İnanılmazsın bebeğim. Bu arada telefonun icadından haberim var. Ama yanımda sen varken aklım başımdan gittiği için varlığını unutmuşum. Bu arada yaptığın zeka şovunu çok sevdim."

"Şov değildi Kris. Ben salak değilim. Herneyse.. Al şu telefonunu ve ara. Tamam mı?"

"Ver bebeğim."

"Ah bir dakika.. Bizi neden biri almaya geliyor?"

"Bebeğim ev çok yakın değil ve ben taksiyle uğraşmak istemedim. Buraya da arabayla gelmediğimiz için birini çağırdım. Üstelik sen her zaman yorgun olursun. Başka bir arabada rahat uyuyamazsın biliyorum. Eve gidene kadar kucağımda uyutacağım seni."

"Şey.. Çok tatlısın. Ne hakkın var hayalimin cool adamını böyle bir şapşala dönüştürmeye? Huh?"

"Bunu sen yaptın bebeğim. Ben hiçbir şey yapmadım. Beni kendine aşık ettin."

Cevap vermeme bile izin vermeden bir eliyle beni diğer eliyle de çantaları tutarak yürümeye başladı. Dışarı çıkar çıkmaz çağırdığı arabanın şoförünü aradı. Yanından eşyalarla boğuşarak geçtiğimiz için fark etmemişiz bile. Bir kaç çanta bile bizi dağıtmaya yetiyorken koca bir evde nasıl yalnız kalacağız bilemiyorum.

Arabaya biner binmez beni şoförün tuhaf bakışları eşliğinde kucağına çekti. Kollarını etrafıma sımsıkı sardığında başımı boynuna gömüp kendimi uykuya bıraktım.

"Sevgilim uyan hadi. Eve geldik."

"Hııııııı"

"Lay hadi bebeğim."

"Yaaa Kriiis."

"Pekala o zaman."

Konuştuklarımızın ve Kris'in yaptığı şeyin farkında olsam da bir anlık idrak edememiştim. Ama bu idrak yolları tıkanıklığım yüzünden arabadan kucağında benimle inmiş, kapıya kadar gelmişti.

"Laaay uyanmayacak mısın?"

"Hıııııı"

"Tanrım.. Çok tatlısın."

Beni öptüğünde gülümseyip uykuma devam ettim. O esnada duyduğum tanıdık ses ve ona cevap veren sevgilim aniden ayılmama yetmişti.

"K-Kris? Lay!? S-siz? Neden haber vermediniz?."

"Selam Xiumin. Biz nihayet sevgili olduk."

Tanrım!


Lucid ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin