Lucid ✓

18. Bölüm

 "C-chen.. Neler diyorsun öyle.."

"LANET OLSUN! DEFOL DİYORUM SANA PİS YALANCI!"

"Sevgilim biliyorum seni bırakmayacağımı söyledim ve şuan yalan söylediğimi düşünüyorsun. Ama bak, ben buradayım. Gitmeyeceğim Chen. Seni bırakmayacağım. Lütfen öyle bakma bana."

"Seni lanet olasıca pislik! Hala yalan söylüyorsun! Onun adamısın değil mi? Hepiniz benimle oyun oynuyorsunuz?! Tanrım! Nasıl böylesine derin oyunlar çevirebilirsiniz!"

"Ne demek oluyor bu Chen? Ne oyunundan bahsediyorsun?

"Sen ve o adam! Beni öldürmek için planladığınız bu lanet oyundan bahsediyorum. Hepiniz içindesiniz değil mi?!"

"Ne oyunu Chen? Sen ne dediğinin farkında mısın? O adam dediğin kim? Doktoru çağırmalıyım sen iyi değilsin."

"Sakın! Ben iyiyim. Hem de hiç olmadığım kadar iyiyim. Madem beni öldürecektiniz neden bunca zaman yapmadınız!"

Karşımda ağlıyordu. Kafama fırlatmak için eline bir şeyler almış duvara yaslanmıştı. İçimde bir şeyler kopuyordu sanki. Yaşadıklarının ağır geldiğini ve onda böyle bir patlamaya yol açtığını düşünüyordum.

"Ne öldürmesi bebeğim? Neler diyorsun sen?"

"Bana neden dokundun lanet olasıca! Neden sana aşık olmamı sağladın! Neden beni hemen öldürmedin! Neden gözlerime aşkla baktın! NEDEN!!!"

"Çünkü sana aşığım Chen. Sana deli gibi aşığım. Sensiz nefes alamayacak kadar aşığım ben."

"Sen gerçek bir pisliksin. Hala yalan söylüyorsun! Defol git buradan! Sizi şikayet edeceğim!"

"Chen yalvarırım yapma böyle. Neden bahsettiğini bile anlamıyorum."

"Anlamıyor musun? Gerçekten mi? Babam olduğunu söyleyen o şerefsiz beni öldürmek istiyor ve seni tutuyor. Hepiniz bir olup beni kandırıyorsunuz. O bana kötü davranıyor. Ben sana sığınıyorum. Sonra kendine aşık edip beni yatağa atıyorsun. Sana sonsuz güvenmemi sağlıyorsun. Eğer onların gerçek ailem olmadıklarını öğrenmeseydim ne olacaktı? Beni Japonya'ya sen mi kaçıracaktın? Sen mi öldürecektin söylesene!"

"C-chen.. S-sen neler diyorsun? Onlar senin ailen değil mi? Bunu nereden öğrendin?"

"Çok mu şaşırdın? Ah tabii planınız ortaya çıkınca korkmuş olmalısın!"

"Bebeğim ben seni çok seviyorum. Bunu binlerce kez söyleyebilirim. Lütfen bunu bana yapma. Ben kimsenin adamı değilim. Ben seni herkesten korumak isteyen aşık bir adamım sadece. Bir insana nasıl aşık olmadan aşkla bakabilirsin ki? Gerçekten gözlerimde bunu görmüyor musun?"

"Hepiniz katilsiniz! Lanet olasıca pislikler! Defol git buradan! Git ve sakın bir daha karşıma çıkma!"

"Chen yalvarırım yapma böyle."

Ellerim titriyordu. Söylediği şeyler kalbime saplanıyordu sanki. Onu bu hale getiren şey her ne ise yok etmek istiyordum.

"Bana onca yalanı neden söyledin?! Aşık bir adam bunu nasıl yapar söyle!"

"Ben sana hiç yalan söylemedim Chen."

"Söylemedin öyle mi? Ah doğru kahve içmeye gittiğimiz yerde duvarlar boyatılmıştı değil mi? Lanet olsun Xiumin! Orada hiç tarih yazmıyordu zaten! Biz oraya hiç gitmedik! Biz beni götürdüğün hiçbir yere gitmedik! O lanet parkı sana ben öğretmiştim değil mi? O parkı bilmiyorum bile. Sen kimsin Xiumin! Beni tanıyormuş gibi karşıma çıkan, beni öldürmek isteyen bir pisliksin!"