Tam iki hafta geçmişti. Öğrendiğimiz şey fazlasıyla sarsıcıydı. Birkaç gün boyunca kendi aramızda bu durumu tartıştık. Abime bir şekilde anlatmamız gerekiyordu. Tepkisinden hepimiz korkuyorduk. En çok korktuğumuz şey ise bu durumun onu incitecek olmasıydı.
İşin içinden çıkamayacağımızı anlayınca Sehun bu konuya el atmak istemişti. Bir psikolog olarak onun konuşması en sağlıklı olandı.
Öncesinde yapmamız gereken bir şey vardı: Chen'i bulmak!
Denedik.. Birkaç gün boyunca ona ulaşmaya çalıştık. Karakol dahil hiçbir yerde telefon numarası yoktu. Gerçek ailesinin yaşadığı adresi bulmak için Luhan'ın polis bir arkadaşını devreye sokmuştuk. Yine de ortada elle tutulur bir şey yoktu.
Sehun artık onunla konuşmamız gerektiğini söyledi. Bir an önce tedavi için kontrole girmesi ve sebebin tespit edilmesi gerekiyormuş. Onun sağlığını tehlikeye atacak her şeyden kaçıyorduk. Bu nedenle nihayet kararlaştırıp onu Sehun'un yanına götürdük.
Bu arkadaşça buluşmadan çok doktor-hasta görüşmesi olmuştu.
Olası tepkiler için bizim de yanında olmamızı istediğini söylemişti. Bu nedenle abimle birlikte içeri girdik. Ortamın gerginliği hepimizi ele geçirmiş gibiydi. Birbirimize tuhaf bakışlar atıyorduk. Luhan, Kris ve ben köşedeki büyük koltuğa oturduk. Abim de her şeyden habersiz koltuklardan birine yayılmıştı.
Sanırım o odada geçirdiğimiz üç saat hayatımda unutamayacağım anlar arasına kazınmıştır. Sehun'un abime anlatış şekli inanılmaz sakindi. Tıpkı abimin bu durumu karşılayışı gibi..
Ben olsam ne yapardım diye düşünmeden edemiyordum. O kadar sakin kalabilir miydim? ASLA! Ortalığı yıkar etrafa saldırırdım belki.. Belki de kendime zarar verirdim.
Sehun'un söylediği her şeyi korkunç bir sessizlikle dinliyordu. Arada bakışları tuhaf ve endişeli bir hal alıyordu. Ama Chen'le olanların, daha doğrusu anı diye anlattığı şeylerin aslında gerçek olmadığını öğrenmişti.
Eve gittiğimizde Sehun'la sürekli iletişim halindeydik. Abimin hallerinin bir anda patlamaya yol açabileceğini söylediğinden endişeleniyorduk. Aniden kriz geçirme ihtimali vardı. Sessizce oturduğu halde tedirgindik. Sürekli birbirimize ve ona bakıyorduk.
Yemek hazırladığımızda gelip yanımıza oturuyordu. Bir iki parça yedikten sonra sessizce kalkıp odasına gidiyordu. Belli aralıklarla yanına gidip kontrol ediyorduk.
Gece Kris uyuduktan Luhan'la sohbet etmeye başladık. Bu konu hakkında neler yapabileceğimizi konuşuyorduk. Tam o esnada abim yanımıza geldi.
Sehun ona tedavi olması gerektiğini ve kontrole girmesinin gerçekten çok önemli olduğunu söylemişti. Bize de konuşmadığı sürece fazla üstüne gitmememiz gerektiğini söylemişti. Bu nedenle o bir şey söylemediği sürece onunla konuşmama kararı aldık. En azından bir iki gün kendi haline bırakacaktık.
Tam karşımızdaki koltuğa oturup sırayla gözlerimize baktı. Yüzü şişmiş, gözleri kızarmıştı. Biliyordum.. Daha doğrusu hissediyordum.. Ağlamıştı ama bu hastalıkla alakalı değildi.. Chen içindi.. Onu özlüyordu ve her şeyin yalan olması canını yakıyordu.
"Biraz.. Sadece biraz zamana ihtiyacım var.. Benden bunu hemen beklemeyin.."
"N-neyi?"
"Tedavi diyorum Luhan.. Yapamam.. Onunla olan anılarım gerçekti. Hissediyorum anlıyor musunuz?"
Sesi mırıltı gibi çıkıyordu. Canının acısını iliklerime kadar hissetmiştim sanki. Tek kelime edemiyordum. Çünkü konuşursam ağlamayacakmışım gibi bir his vardı içimde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lucid ✓
FanfictionAna Çift: XiuChen Yan Çift: KrAy (Bir tutam da HunHanツ) ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ Bu ficin asıl sahibi @atutys Bu tatlı yazar iki ficini bana devretmek istedi.Ben de seve seve kabul ettim. Bana güvenip ficlerini vermek istediği için çok teşekkür ediyorum...