Evinin olduğu sokaktan çıkıp Çağrı Ulusoy'un onu bıraktığı sokağa gidene kadar biri onu takip ediyor mu diye ne dönüp arkasına baktı ne de elinde tutmayı bir kez bile bırakmadığı Çağrı Ulusoy'un gitmeden önce ona verdiği kağıda baktı.
Çağrı Ulusoy'un onu bıraktığı sokağa geldiğinde gözünden düşen bir damla gözyaşını ellerinin titremesine ya da elinde tuttuğu kağıdı elinden düşürüp kaybedecek olmasına aldırış etmeden silip dakikalar önce tüm o kötü sözleri duyan tüm o kötü anları yaşayan kişi kendisi değilmiş gibi gülümsemeye çalışarak belki de ilk başta yapması gereken ama şimdi yapmayı akıl ettiği o şeyi yapıp elindeki kağıda baktı.
Dörde kağıtlanmış kağıtta özenle yazıldığı her halinden belli olan bir el yazısıyla Ömer Asaf Bozbey ve Çağrı Ulusoy'un cep telefonu numarası yazıyordu.
Evden çıkarken çantası ya da cep telefonunu yanına almış olsaydı elindeki kağıta öylece bakmak yerine kimi araması gerektiğiyle ilgili düşünecekti. Evden çıkarken ne çantasını ne de cep telefonunu yanına almamıştı.
Hava kararmak üzereydi. Durduğu sokak hiç olmadığı ıssız ve bomboştu. Eve geri dönerse başına gelicekleri az çok biliyordu. Ellerini kollarına götürüp üşümediği halde üşüyormuş gibi elleriyle kollarını ovuşturmaya başladı.
"Seçil!....."
"Seçil buraya bak!...."
"Burdayım Seçil!....."
Masal tüm o yaşananlara rağmen Atlas Kuzey'i bırakıp onu takip mi etmişti? Eğer yanlış hatırlamıyorsa evden çıkarken Atlas Kuzey'i Masal'a emanet etmişti.
Elinde tuttuğu kağıdı Masal'ın görmesini istemiyorsa elinden geldiğince hızlı bir şekilde elindeki kağıdı saklamalıydı.
Elinde tuttuğu kağıdı dörde katlama ihtiyacı duymadan ön cebine koyup kendisine doğru koşan arkadaşına baktı.
Masal elinde çantası ve cep telefonuyla ona doğru koşuyordu.
"Seçil bir an..... Çok küçük bir an için bile olsa sana yetişemeyeceğimi düşündüm."
"Seçil bu kadar evden uzaklaşmak zorunda mıydın?"
"Seçil kendi arabanla gitmek yerine neden buraya kadar yürüdün?"
Masal aldığı kesik kesik nefeslerden bulabildiği her fırsatta ona bir soru soruyor sorduğu soruların cevabını beklemeden ona başka bir soru soruyordu.
Önünde duran ellerini dizlerine koymuş aldığı sık nefesleri düzene koymaya çalışan Masal'a öylece bakmak dışında elinden başka birşey yapmak gelmiyordu.
"Seçil....."
Masal artık ellerini dizlerine koymuyordu ya da aldığı sık nefeslerin düzene girmesi için elinden geleni yapmıyordu.
Masal olması gerektiği gibi nefes alıyor olması gerektiği gibi karşısında duruyordu. Ama.... Aması vardı işte....
Masal'ı gördüğünden beri daha doğrusu Masal'ın varlığının farkına vardığından beri Masal ilk kez başladığı bir cümlenin sonunu getirememişti.
Masal'ın söylemek istediği şeyi duymak istiyor muydu işte orası tartışılırdı.
"Seçil sen evden gittikten sonra Atlas Kuzey de evden gitti."
Korktuğu başına gelmişti. Atlas Kuzey'in ondan istediği gibi evden gitmiş olmasına rağmen Atlas Kuzey de evden gitmişti.
Masal'a Atlas Kuzey'in tek başına mı yoksa Özgür'le birlikte mi evden gittiğini sormaya korkuyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHA DAVET ( +24 )
RomanceŞehvet ve tutku için aşık olmak mı gerekliydi? Atlas Kuzey bekarlığa veda partisinde hiç sevmediği bir kadına dokunarak aslında şehvet ve tutku için sadece aşkın değil nefretin de yeterli olduğunu öğrenicekti. Atlas Kuzey Seçil Sezgin'le şehvet , tu...