Keyifli okumalar...
Eve geldiklerinde Victoria arabadan indi ve hissiz bir şekilde merdivenlerden çıkmaya başladı. Davetin olduğu evden uzaklaştıkça rahatlaması gerektiğini düşünüyordu ama o göğsünün daha çok sıkıştığını hissediyordu. Tabi bu sıkışmaya elbisesinin altına giydiği korsenin de etkisi büyüktü. İçeri girdiklerinde üşümüş olduğunu fark etti. Üzerindeki kalın pelerini çıkartarak kapıda onları bekleyen uşağa verdi ve arkadan gelenleri beklemeden odasına çıkan merdivenleri tırmandı.
Odasından içeri girdiğinde arkasından kapıyı kapatarak hızlıca yanan şöminenin yanına gitti. Üşümüş ellerini şömineye uzatarak ısınmaya çalıştı ama işe yaramıyordu. İçi üşüyordu ve şömine ateşiyle ısınacakmış gibi durmuyordu. Ayakları daha fazla onu taşımak istemezmiş gibi büküldüler ve şöminenin önüne çökmesine neden oldular. Hiçbir şey düşünmeden şöminenin önünde oturuyor boş gözlerle yanan ateşe bakıyordu. Kapısının açıldığını bile duymamıştı bu yüzden.
David kendilerine tek kelime etmeden yukarı çıkan karısını gördüğünde kaşlarını çattı. Davette gördüğü bir şey ya da biri onu korkutmuş ve sessizleştirmişti. Üzerindeki kalın paltoyu çıkardı ve uşağına uzattı. Daha sonra ise geniş adımlarla merdivenlere ilerleyip yukarı çıkmaya başladı. Gideceği yer belliydi. Karısının odasının önüne geldiğinde düğün gecelerinde yaşadıkları aklına geldi ve yüzüne bir gülümseme belirdi. Kapıyı çalmadan girdiği için sinirlenmişti. Tekrardan aynı şeyi yaşamamak için kapıyı çaldı ama içerden ses gelmemişti. Tekrar şansını denedi, yine ses gelmemişti. Daha fazla beklemeden kapıyı açtı ve içeri girdi. Beyazlar içindeki karısı şöminenin karşısında yerde oturuyordu. Kendisinin içeri girdiğinin farkına bile varmamıştı.
Yavaşça Victoria'nın yanına gitti onun oturduğu gibi yere çökerek oturdu. Boş gözlerle ateşe baktığını fark ettiğinde endişelenmeye başlamıştı.
-"Victoria?"
Ses vermemiş, kıpırdamamıştı bile. İkinci defa seslendiğinde, bu sefer daha yüksek sesle, oturduğu yerde sıçrayarak David'e dönmüştü.
-"Ne? Ne oldu?" diye şaşkınca sordu.
-"İyi misin?"
Victoria cevap vermeden önüne dönmüş ve sonrada başını sallamakla yetinmişti.
-"Bu akşam neler olduğunu bana anlatacak mısın?"
Victoria yine başını sallamıştı. Konuşmak istiyor, bütün yaşadıklarını bir bir anlatmak istiyordu ama dudaklarının arasından tek bir kelime bile çıkmıyordu. David bu durumun farkına vardığında ayağa kalktı ve Victoria'yı da oturduğu yerden kaldırarak kucağına aldı. Genç kız bu durumu hiç yadırgamamış, aksine kollarını genç adamın boynuna dolamış, sıkıca sarılmıştı. Büyük pencerenin önüne Victoria'nın isteğiyle konan koltuğa doğru ilerledi. Kucağında Victoria ile koltuğa oturduğunda genç kız kollarını geri çekmemişti. Başını genç adamın boynuna sokmuş ve sakin nefesler alıyordu.
-"Bana neler olduğunu anlatmak ister misin?"
David, boynunda ki başın onaylar şekilde sallandığını hissetti ama herhangi bir ses çıkmadı. Victoria sessizce oturmaya devam ediyordu. David elinin birini çekerek Victoria'nın yüzüne koydu ve kendisine bakmasını sağladı. Genç kızın gözleri yaşlarla dolmuştu. Düşen bir damla yaşı sildiğinde gerisinin geleceğini tahmin ediyordu. Nitekim düşündüğü gibide olmuştu. Victoria hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Bu akşam neden böyle olduğunu merak ediyordu. Ama sorduğu halde cevap alamamıştı. Boynuna dayanmış narin başın, her hıçkırıkta sarsıldığını hissedebiliyordu. Bir süre daha böyle devam edince David daha fazla dayanamamış ve Victoria'nın başını tutarak kendisine bakmasını sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEĞİN ÖMRÜ
Historical FictionBeş yıl öncesini hatırlayan insan sayısı bir elin parmağını bile geçmemektedir. Hatırlayanlar ise konuşmak istemez bir ailenin yok oluşunu ve dağılışını. Fakat Campbell ailesinin çocukları geçmişte yaşananları hala ilk günkü gibi hatırlarlar. Bu üç...