Keyifli okumalar...
Sudeley de düzenlenen cenaze töreninin ardından gerçekleştirilen resmi işlemler, bu görkemli kalenin sahibinin artık Victoria olduğunu doğruluyordu. Kale çalışanları efendilerini kaybetmenin üzüntüsü ve yeni efendilerinin işlerini ellerinden alma korkusu ile günlük işlerine başlamışlardı.
Büyükbabasının gömüldüğü mezarın başında dikilen Victoria boş gözlerle toprağa bakıyordu. David Victoria'nın beline sarılmış ve kendisine yaslanmasını sağlamıştı. Böylece hem ona destek oluyor hem de varlığını hissettirebiliyordu. Onun ne kadar üzgün olduğunu biliyordu. Bu yüzden genç kızı mezarın başından ayırmak gibi bir harekette bulunmamış, onunla birlikte dikilmeye başlamıştı. Victoria, artık ağlayamayacağını düşündüğü her anda yeni bir damla gözlerinden düşüyordu. Yine aynı şey olmuş ve akan gözyaşı toprağa düşmüştü. Elini uzatarak toprağa saplanan taşa dokundu. Üzerinde yazan isim abisinin ismi ile aynıydı. 'Charles William Leighton' demek annesi babasının ismini vermişti ağabeyine. Bu duruma hafifçe gülümsedi ve elini çekerek akan yaşları sildi.
-"Bu kadar çok üzülmem normal mi?" diye sordu, sanki kendi kendine konuşur gibi.
Soruyu duyan David, Victoria'yı kendine biraz daha çekerek tutuşunu sertleştirdi.
-"O,senin büyükbabandı Victoria."
-"Ben onu annemin anlattığı kadarı ile biliyordum. Ama dün ilk defa gördüm. Annem bana hep öldüğünü söylemişti."
Burnunu çeken Victoria yeni bir gözyaşı dalgası ile karşı karşıyaydı.
-"Ailemden biri daha ellerimde öldü. Bir kişiyi daha kaybettim bugün. Bu mevsimden, kelebeklerden, hastalıklardan nefret ediyorum." Diyerek hıçkırıklara boğulan Victoria, bağırarak ağlıyordu.
David ise ona sarılmaktan başka bir şey yapamıyordu. Onu hiçbir kelime ya da cümlenin avutabileceğini sanmıyordu. Victoria'nın bedeninin yavaş yavaş gevşediğini hisseden David onun bayılmak üzere olduğunu anlamış ve hızlıca kucağına almıştı. Dudaklarını genç kızın alnına dayayarak mezarın başından uzaklaştı ve mezarlıktan çıkmak için hızlı adımlarla ilerlemeye başladı.
-"Şşşt. Sakin ol ve ağlama. Ben senin yanındayım, beni kaybetmedin."
Boynuna sarılan kollar ile tekrar alnını öptü genç kızın ve bir süre oradan uzaklaşmadı.
-"Sen gidersen kaybederim. Dayanamam. Yaşamak için bir sebebim kalmaz."
David duyduğu cümleler ile bir an kalbinin durduğunu hissetti. Yürümesini yavaşlatarak başını genç kıza eğdi. Victoria başını genç adamın boynuna sokmuş ve yüzünü oraya saklamıştı. Gözlerinden akan yaşlar genç adamın gömleğinin yakasına damlıyor, orayı ıslatıyordu. Bunun farkında bile olmayan David, yürümeyi tamamen bırakmış ve Victoria'nın boynuna sakladı yüzüne bakmaya çalışıyordu.
-"Bana bakar mısın?" dedi en sonunda.
Başını yavaşça bulunduğu yerden çıkartan Victoria, genç adamın koyulaşmış gözlerine baktı. David kendisine bakan, yaşlarla dolu yeşil gözleri öpme isteğiyle doldu bir anda.
-"Seni ömrümün sonuna kadar bırakmayacağım Victoria. Eğer beni bırakmak isteyen sen olursan da buna izin vermeyeceğim."
Victoria duyduğu cümleler karşısında yaşlı gözleriyle gülümsedi. Kollarını genç adamın boynuna daha sıkı dolayarak o kalbinde bağıran ve kendisini yöneten cümleyi söyledi.
-"Seni seviyorum David. Seni o kadar çok seviyorum ki korkuyorum."
Genç adam başını eğerek Victoria'nın açıkta kalan boynunu öptü ve kucağında duran bedeni kendine daha çok çekti bu cümleye aynı karşılığı vermek isteyen David kendini durdurdu. Böyle bir ortamda söylemek yerine, ikisi için özel olsun istiyordu. Fakat genç kızın bu cümleyi duymaya muhtaçmış gibi bakması genç adamın verdiği kararları bir anda yok saymasına neden oldu. Yüzünü ona yaklaştırarak ilk görüşte tutulduğu o gözlere baktı. Bir orman kadar yeşil ve onun kadar derin olan o gözler, her baktığında genç adamı mutlu ediyordu. Victoria'ya duymak istediği ve gerçekten hissettiği duyguları söylemek için ağzını açtığı sırada onlara seslenerek yanlarına gelen Regina yüzünden susmak zorunda kalmıştı. Başını çevirerek tombul kadına baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEĞİN ÖMRÜ
Historical FictionBeş yıl öncesini hatırlayan insan sayısı bir elin parmağını bile geçmemektedir. Hatırlayanlar ise konuşmak istemez bir ailenin yok oluşunu ve dağılışını. Fakat Campbell ailesinin çocukları geçmişte yaşananları hala ilk günkü gibi hatırlarlar. Bu üç...