5. Bölüm - Gidiş

11.8K 663 78
                                    

Multimedia | Bebe Rexha - Gone

۵ 

Sensin ben ne için yaşıyorum?

Ve geri alamam biliyorum, bütün her şey öldü.

Fakat bir dileğim olsaydı, bir şans daha dilerdim.

Bütün bu acı için üzgünüm.

۵ 

"İhaleyi kaybettik yani." Berk başını sallayınca oturduğu sandalyeden kalkıp masanın gerisine doğru yürüdü.

Hava kapalı bulutluydu. Kenti siyah bir örtü gibi sarmış, aydınlığını yok etmişti. Caddede insanlar sağa sola hızlı adımlarla ilerliyor, yetişmeleri gereken yere -her neresiyse- yetişmek için hızlarını her adımda biraz daha arttırıyorlardı. Herkesin acelesi vardı. Herkesin şu üç günlük dünyada acelesi vardı. "Pekâlâ. Önümüzdeki işlere bakalım."

"Geçen gün Zehra Sultan bana seni sordu."

Arkasını dönüp deri sandalyesine ilerledi ve oturup kendisini masaya doğru itti. Kapanan bilgisayarı fareyi oynatarak aydınlatırken "Öyle mi?" diye sordu. "Dur, tahmin edeyim. Nerede kaldığım ile ilgili bilgi falan almaya çalıştı senden."

"Eh," dedi Berk dudaklarını büzüp başını sağa sola sallarken, "almadı diyemem şimdi."

"Ve sen de..." dedi bakışlarını Berk'e yöneltip gözlerini büyüttü ve devamını tamamlaması için başını oynattı.

Başını kaldırıp gururla "Hakiki bir dost olarak tek kelime söylemedim," dedi. Ardından da sağ elini kaldırıp hızla başına götürdü ve selam çaktı.

Yağız, Berk'in bu hareketine sırıtırken "Uslanmazsın oğlum sen," dedi. "Uslanmazsın."

Berk, güldü ve dikkatini önündeki bilgisayara veren Yağız'a baktı. "Senin benden farkın var sanırım?"

"Vardı." Gözlerini devirdi, bakışlarını bilgisayardan ayırmadan. "Üzüm üzüme baka baka kararırmış."

"Kurban ol lan sen bu üzüme." Berk ayaklanıp ceketini düzeltti ve omzundaki görünmez tozları silkeledi. "Ben kaçar." Arkasını dönüp kapıya doğru adım attı ki aniden durdu. "Düşünüyordum da-"

"Çık, Berk."

Cevap üzerine sırıttı fakat arkasını dönmedi. Aheste adımlarla kapıya ulaşıp Yağız'a baktı ve "Kolay gelsin dostum," dedi. Ardından da odadan ayrıldı.

Yağız, Berk'in son söylediğiyle bakışlarını masanın üzerinde bir noktaya dikip öylece durdu. Ellerini klavyeden çekti, geriye yaslandı. Dirseklerini, iki yana ayırıp sandalyenin kolçaklarına, ellerini kavuşturup çenesine yasladı.

Korku.

Göğüs kafesini hâkimiyeti altına alan duygu, şu an, korkuydu. Nefes almasına izin veriyordu fakat sadece gerektiği kadar. Diğer türlü soluksuz kalıyormuş gibi hissediyordu.

Gözlerini kapatıp bir süre öylece bekledi.

Tepkisi ne olacaktı?

Daha doğrusu direkt soracak mıydı?

Eğer söylemeden hissettirirse genç kız anlayacak mıydı?

İstediği olumlu yanıtı alabilecek miydi?

Bu kadar sorunun beynine üşüşmesine gerek var mıydı?

Başını iki yana sallayıp pozisyonunu düzeltti ve ayağa kalktı. Ellerini kumaş pantolonunun cebine sokup odada ileri geri adımlamaya başladı. Arada şakağını kaşıyor, arada dudakları üzerinde gezdiriyordu parmaklarını.

ZOR KADIN : DÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin