11. Bölüm - Fotoğraf

12.7K 563 61
                                    

Multimedia | Daughter - Doing the Right Thing

۵

Sonra çocuklarımı kaybedeceğim.

Sonra aşkımı kaybedeceğim.

Sonra sessizlik içinde oturacağım.

۵

Zümrüt yatağın üzerine sere serpe uzanmış, öylece tavanı izliyordu. Eftelya her zamanki gibi sahibinin durumuna uyum sağlıyor, sessizce köşeye çekilmiş tüylerini tarıyordu.

Şirket yönetiyordu, evde annesi, babası, Mısra ve fazla sayıda yardımcı vardı, haricinde zaten beynine sızmış, orada yer edinmiş olan mühim bir meseleyle uğraşıyordu. Gündelik hayatını sürdürmeye devam ederken bazen gözleri dalıyor, etrafındaki seslerden, nefeslerden soyutlanıyor, düşüncelerinin -sanki yok oldukları bir an varmış gibi- ansızın peyda oluşunu izliyordu endişeyle. Düşünceleri, saatli bomba gibiydi. Ne vakit patlayacakları belli olmadığından yalnızlık, en uygun vakitti baş başa bir buluşma için. Neyse ki bu ani dalışlar, zamanının büyük bir bölümünü işgal etmeden geldikleri gibi kayboluyorlardı. Arkalarında bıraktığı izler, soğuk küller yığını olarak varlığını sürdürmeye devam ediyordu, evet. Fakat yine de yaşamasına izin veriyorlardı.

Şu anda da o baş başa buluşmalardan birinde faal olarak bulunuyordu. İlk aklına gelen abisi olmuştu. Tüm kalbiyle inanamasa da yaşadığına, o adamlara güvenmek için de çaba sarf etmiyordu, vardığı her kanıt dik yamaçtan yukarı doğru taşıyordu kendisini. Yine de ellerini bırakacak kadar yaklaşmamıştı sona, son taş her an yuvarlanıp boşluğa düşebilirdi. Zümrüt'ün tekrar düşmeye ne mecali vardı, ne de emniyetini bırakacak kadar teslim olmuştu, çevresinde uçuşan mantık zırvalarına.

Kanıtları es geçemezdi. Görünen o ki sallanmaya devam eden kaderi, buna izin de vermeyecekti. Adımını attığı her taşın altından bir başka bulgunun fışkırması, dehşete düşmesine az da olsa sebebiyet vermiyor değildi. Artık sona ulaşmak istiyordu, kaderini yazmaya mecali kalmamıştı.

"Zümrüt?"

Kapıdan gelen tıkırtının ardından annesinin sesi ulaştı kulaklarına. Uzandığı yerde doğruldu, bedenini geriye iterek yatak başlığına yaslandı, dizlerini kendisine doğru çekti. "Gir, anne."

Emine Hanım kapı kolunu indirip odaya giriş yaptığında kızının yorgun bakışlarını yakaladı saniyesinde. İlk vakitlerde şirket yorgunluğuna yormuştu bunu fakat aslında durumun öyle olmadığının ilk günden beri farkındaydı. "Ne yapıyormuş benim güzelim?"

"Kafa dinliyordum biraz," dedi Zümrüt. Eliyle yatağın kenarına vurdu. "Gel, otur."

Oturduğu vakit Emine Hanım'ın yüzünde manidar bir gülümseme belirmişti. Direkt kızının gözlerinin içine baktı ve yüreğinin parçalanmasına tanık oldu, bir kez ve bir kez daha. Elinden hiçbir şey gelmiyor oluşunun, kızının akıl bulanıklığını dağıtamayışının, acıyı, kederi, sıkıntıyı kendisine aktaramayışının ortaya koyduğu kargaşa, yaşadığı hiçbir duygunun yakınına bile yaklaşamazdı. Zümrüt canıydı. Yıllar süren eksikliğinin tamamlanışı, kocasından sonra şu hayata tutunuşunu sağlayan ikinci halatıydı. Zarar görmemesi için özgürlüğüne dahi kavuştururdu o halatı, Emine Hanım.

"İyi misin kızım?" diye sordu. Parmak uçlarında biriktirdiği gücü, kuvveti aktarmaya çalışırcasına kavradı kızının elini. "Anlatmak istemezsen anlarım."

ZOR KADIN : DÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin