4. Bölüm - Bilgi

11.3K 624 12
                                    

Multimedia | Imagine Dragons - The Unknown

۵

Hepimiz bir rüya yaşıyoruz.
Ama hayat göründüğü gibi değildir.

۵  

"14 yıl oldu." Yaşlı kadının kırışıklarla dolu yüzüne çöken keder metrelerce öteden fark edilebilir nitelikteydi. Titreyen elleri masanın üzerindeki fincanı kavramaya çalıştı yavaş bir hareketle. İki eliyle sıkıca kavradığı fincanı dudaklarına götürüp yudum yudum içti içerisindeki çayı. Fincanı tekrar tabağına yerleştirdikten sonra cam gibi bakışlarını genç kızın üzerine yöneltti. "Fakat daha dün gibi hatırlarım olanları."

Zümrüt meraklı bakışlarını genç adama çevirdi. Buraya geri döndüğünde böyle bir şeyle karşılaşacağını tahmin etmemişti. Bakışları tekrar yaşlı kadınınkilerle buluştuğunda durdu. Kadına vakit tanıdı, anlatmasını bekledi.

"Zeliha..." dedi kadın yıllar sonra andığı ismin tınısını dinlerken. "Zeliha çok hayat dolu bir kadındı. Onunla burada, bu oturduğumuz masada tanışmıştık. O gün dışarıda yağan yağmurdan dolayı herkes kafeye üşüşmüş, haliyle boş masa kalmamıştı." Hatırladıklarından ötürü yüzüne hüzünlü bir tebessüm yerleşti. "Karşıma geldi oturdu. Başlarda utangaçtı, sonralarda konuştu. İlk muhabbetimiz yüzeyseldi, tanımıyorduk fazla birbirimizi.

"Sonra her gün geldi. Gün geçti, konuşmalarımız ilerledi. O bana hayatından, sizden bahsetti; ben de ona olmayan hayatımdan bahsettim."

"Sormam herhangi bir sıkıntı vermeyecekse," dedi Yağız kadının duraklamasını fırsat bilip, "her gün burada mısınız? Tek başınıza?"

"Kocam... Ahmet... Yıllar önce bir trafik kazasında öldü." Yağız ve Zümrüt hemen, "Başınız sağ olsun," deyince başını sallayıp kabul etti taziyelerini. "Ahmet'le bu kafede tanışmıştık. Bu kafe yıllardır buradadır, kasada duran bayanın babasının açtığı bir mekândı burası." Titreyen elleriyle fincanı sarıp dudaklarına götürdü. Konuşmaktan ötürü kuruyan boğazını dinlendirince fincanı geri yeri koydu. "Burada garsondu Ahmet, ben bu masada oturuyorken tanışmıştık." Yüzündeki özlem dolu gülümsemeyi hemen silip sağ elini salladı. "Neyse, boş verin bunu. O günden beri buradayımdır ben. Birkaç yılıma annen de ortak olmuştu. Benden hiçbir sıkıntısını, sorununu gizlemez, ne varsa anlatırdı."

Zümrüt kadının duraksamasıyla yüzünün aldığı şekli görünce kaşlarını çatıp "Ve?" diye sordu. Duyacaklarını hem bir an önce duymak istiyor, hem de korktuğunu hissediyordu. Annesinin bu kafede de bir hayatı olduğunu bilmiyordu. Annesi onun için sadece işe gidip eve gelen birisiydi. 10 yaşındayken başka ne düşünebilirdi ki gerçi?

"Bir gün gelip yine karşıma oturduğunda," dedi kadın, "biraz şaşkın gibiydi, biraz da endişeli. Hali hiç iyi gelmedi bana, ben de endişelenmiştim o öylece karşımda durunca. Ne olduğunu sordum, 'Bilmiyorum,' dedi. O zaman ne bu halin diye sordum, 'Keşke bilsem,' dedi. Biraz zorladım, başladı anlatmaya.

"Çalıştığı kitapçıya gelen bir adam varmış, adam annenin yanına gelmiş, tanışmışlar annenle. 'İyi bir adama benziyordu, muhabbeti özellikle,' demişti annen o günlerde. O zaman sorun ne, diye sordum. 'Dedim ya, bilmiyorum. Bakışları bir garip geliyor, belki de benim kuruntumdur,' dedi. Sonrasında ise..."

"Sonrasında?"

"Birkaç hafta sonra ölüm haberi geldi bana. Sonrası bu işte," dedi kadın bakışlarını fincanına indirirken. Çayı tekrar içecekti fakat soğumuş gibiydi. İçmese de olurdu artık.

ZOR KADIN : DÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin