15. Bölüm - Zaman

11.3K 503 64
                                    

Multimedia | Lotte Kestner - I Want You

۵

Seni istiyorum.

Sen cömertçe anlaşılmaz olduğundan beri.

Seni istiyorum.

Devam et ve acıt canımı, sonra da bırak düşelim.

Seni istiyorum.

Nerede duracağımı bilemeyeceğimden korkuyorum.

۵

1 hafta sonra

Genç kız önünde uzanan, geçmişe karışarak akıp giden yoldan ayırdı bakışlarını. Direksiyonun başında oturan Yağız'a bakarken sorusunun ardında yatan hayreti onaylamak adına, havalanmıştı kaşlarından biri sanki. "Bu kadar mı yani?" Arabanın içerisinde dalgalanan sıcak hava vücuduna nüfuz etsin diye, iki koluna doladığı ellerini aşağı yukarı hareket ettirdi. Bir ürperti gelip kurulmuştu ansızın tenine.

"Bu kadar." Yağız parmaklarıyla sıkıca kavradığı direksiyonu sağa kırıp yolunu kapatan aracın arkasından sıyrıldı. Sabrını sonuna kadar sömüren trafikten yeni kurtulmuştu zaten, tek bir arabaya dahi tahammülü kalmamıştı. Tek tük arabaların serpiştirildiği boş yola odaklanarak gaz pedalına asıldı. Yol üzerinde yeterince vakit öldürmüşlerdi. "Başka da bilgi vermedi. Bakmamız iyi olur diye düşündüm."

Genç adamın verdiği cevap üzerine, zihninde yanıp sönmeye başlayan soru işaretlerinin ışıltısını göz ardı etmeye çalıştı Zümrüt. Yanından süratle geçip giden arabaya kilitlendi bakışları kısa bir an. Dudaklarının arasına doluşan sabırsız soru işaretleri yüzünden nefes alamaz konuma gelmişti. "Korumalar neden bizimle değil? Ne ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Tuzak ya da yem olmadığı ne belli?"

Yüzünde hareket eden tek kısım dudaklarıydı, onlar da küçük bir titreşime maruz kalmıştı. Cevap vermeden evvel dikiz aynasına kısa bir bakış attı. Bakışları Zümrüt'ün sorgulayan ifadesine odakladığında genç kızdan bir şeyleri gizlemenin, ne denli zor olduğunu gördü. Fazlasıyla meraklı, fazlasıyla kontrolcüydü. "Takip mesafesinin üstündeler, ne olur ne olmaz diye. Yokmuş gibi davranmaları bizim lehimize olur, herhangi bir şey olursa eğer."

Kavuşturduğu kollarını iki yana ayırıp uzun parmaklarını birbirine doladı. Hiçliğe karışan yoldaydı gözleri lakin görmüyordu. Vücuduna tırmanan elektriği ve sıkıntıyı yok etmek istercesine bütün parmaklarını teker teker çıtlattı. Yanağının iç tarafını ısırmasından ötürü dilinin ucuna dolanan kanı yuttu. Fark etmemişti fakat bakışları koyulaşmıştı. Kaşınan bir yara gibiydi artık tüm olanlar. Kurcalamaması, sabretmesi gerekiyordu ki kökten halledebilmesi için imkân doğsun. Koparmaması gerekiyordu; o sinir bozucu hisse karşı bir süre daha sabretmesi gerekiyordu.

Az kaldı, diye düşündü. Kökünü kurutmaya az kaldı.

"İyi misin?" İstemediği halde, yola bakmak için bakışlarını genç kızdan koparmak zorunda kalıyordu sürekli. Fakat bu ani kopmalar dahi Zümrüt'ün yüzündeki sıkıntıyı, dalgınlığı okumasına engel değildi. Mimiklerinin her değişimini milimi milimine ezberlemişti neredeyse. Sağ kaşının kavisi, sol kaşının eğimi, ikisinin arasına irili ufaklı dizilmiş çizgileri, tek bir noktaya kilitlenen bakışları, dudaklarının birbirine kenetlenişi, düzenli bir ritimle sallanan ayağı... Zihnindeki şeylerle mücadele edişi ve keskin bir karara varışı dökülmüştü yüzüne, adım adım.

ZOR KADIN : DÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin