" Of Enes of!Ya niye söylemiyosun baştan!"
" Nerden biliyim senin bu kadar yiyeceğini!"
" Hiç tahmin edemedin mi Doğa benden intikam alır diye!Hem Damla olsaydı bu kadar tatana yapmazdın!" dedim elimdeki tabağı sürterek.Ben yıkıyordum Enes duruluyordu.
" Sende Ozan olsa intikam almazdın!" deyince susmaya karar verdim.
Yanlışlıkla tabağı düşürüp kırınca görevli içeri girdi." Yavaş olsana be!Senin bu tabağın fiyatından haberin var mı!?" diye bağırdı.
" Ne bağırıyosun lan kıza!Adam gibi konuşsana!" diye Enes adamla benim arama girdi.
" Olum diklenme almıyım ayağımın altına!Ne kadar değerli o tabaklar haberin var mı!?" diye Enes e cevap verdi.
Enes " Alsana hadi ayağının altına!" deyince adam bunu biraz hırpaladı
" Enes!" diyerek Enes i yattığı yerden kaldırdım.Enes saati ıslanmasın diye çıkarıp masanın üstüne koyduğu saati adam onu ordan alıp
" Bu saati verseydin ya gerizekalı bu çileyi çekeceğine!" deyip aldı gitti.Adamda öyle bi kalıp vardı ki Enes yattığı yerden sadece " bırak o saati!" diyebildi.
" Ya Enes şimdi derdin saat mi?"
" Doğa gidip o saati al!Yalvarırım!" İyide ben nasıl alıyım o adamdan saati!
"Peki" diyebildim sessizce.Adamın yanına gidip saati geri istedim.
" Borcunu nasıl kapatıcaksın?Daha iyi bi fikrin var mı?"
" Yarın gelip ödesek?"
" Sen çocuk mu kandırıyosun!Ha başka yoldan hallederiz diyosan patrona soruyim"
" Pis sapık!" deyip tokatı bastım.Ahlâk yoksunu!
" Al saati ne halt yiyosan ye!" deyip yanından ayrıldım.Mutfağın çıkışına kadar zar zor gelebilmiş hâli vardı.
" Aldın mı saati?" diye öksürerek sordu.
" Alamadım Enes Bey kusura bakmayın ama adam saat karşılığı ahlâksız bi teklifte bulundu.Napsaydım senin o milyarlarca alabileceğin saat için kendimi feda mı etseydim?" diye sert çıkıştım.Ama haklıydım.Bi saat için çektiğim çileye bak!
" Doğa o saat bana dedemden kalmıştı." dediğinde manevi değeri olduğunu anladım.
" Bi dakka o adi sana nasıl bi teklifte bulundu?" dediğinde jetonun yeni düştüğünü anladım.
" Aman boşver önemli bi şey değil" diyerek geçiştirdim.Nasıl önemli değil?Ama Enes e çaktırmamaya çalışıyordum.Ayakta bile zor duruyordu.Kolunu omzuma attırıp zar zor dışarı çıktık.Tabi kide arka kapıdan.Ön kapıdan çıkarsak neymiş o mekanın adı lekelenirmiş.Bari arka kapıdan işlek bir caddeye çıkılsaydı.Enes i taşıyamıyordum o ayrı mesele ama Enes in kendini koyverişi benim sinirime dokunuyordu.Biraz çaba gösterse hani.
" Enes seni bırakıcam dik dur!" dedim.Soluklanmam lazımdı.
" Doğa!" dedi baygın baygın.Hâlâ ağzından burnundan kan geliyordu.Bu hâlde davetlilerin arasında onu eve götüremezdim.
" Enes bırakıcam artık gücüm kalmadı!"
" Doğa bırakma!" dedi.E bırakmazsam ben bayılıcam!Bank falan da mı yok? Of Allahım of!!
" Enes kendin yürü dayanamıyorum!" dememle beraber bırakmış bulundum.Ve yere yığıldı."Enes!" diye attığım çığlık boş sokakta yankılandı.Galiba kafa tarafına çok darbe almıştı.Kafasını dizimin üstüne aldım ve oturdum.Aldığım elbise kısaydı ama ten rengi çorap vardı.Çantamdan çıkardığım peçeteyle kanları temizledim.Telefonumu çıkardığımda annemden mesaj vardı.
Teyzenin durumu kötüleşmiş partiden apar topar çıkmak zorunda kaldık bizi bu gece bekleme