Hiçbir şey kalmadıysa aklında benden
Gözlerinin görmediğindendir.****
Bölüm içerisinde argo söz ve küfür vardır.Küçüktüm...Çocuktum.Her yıldız kaydığında bir dilek diledim.Belki dedim...Belki güzel olur herşey.Belki kabul olur rüyalarım...
Sonradan anladım yıldızlar çare değilmiş.Yok olacak şeylere kanmışım,aldanmışım.Yıldızlar da kayar,kaybolur,karanlığa gömülürmüş.
Ben belkiler,keşkeler üzerine kurmuşum hayallerimi.Ölümü ve yeniden yaşamı simgelermiş yıldızlar.Her kayan yıldızda bir insan ölürmüş,ölümler üzerine kurdum ben hayallerimi,dileklerimi.Bu yüzden mi bu kadar mutsuz hissediyorum kendimi?Yoksa hep mi böyleydim bilmiyorum.Ne kendimi kandırabiliyorum mutlu olacağıma dair,ne de umutlarımın üzerine kilitli kapılar vurup gitmeyi biliyorum.
Kınam vardı bugün.Ölüm ferman'ımın ilk adımı...Ben istemedim hiçbir şeyin böyle olmasını.Daha doğrusu Mardin'de hiçbir kadın istemedi.Dayatmalarla mecbur bırakıldık.Gözü dönmüş kan göllerine kurban edildi ruhumuz.Boynumuza kanlı urganlar geçirdiler...
Konağın ortasında gelen misafirlerin arasında oturtmuşlardı beni.Annemle kayınvalidem olacak kadın halletmişti gelinliğime varıncaya kadar.Kınamı babamın evinde yapmama bile izin vermemişti.Neymiş kaçmaya çalışırmışım.Tabi kaçacam sanki isteyerek evleniyoruz.
Annem kulağıma eğilerek"Ben yukarı çıktıktan beş dakka sonra sen de gel bişey konuşçaz."
Başka birşey söylememe izin vermeden yukarı çıkmıştı bile.
Konağın damında asmanın altındaki sedirde buldum annemi."Babam kaçmam için bir yol buldu mu?"
Yanına oturarak cevabı bekledim.
"Bu akşam çıkarcam seni burdan."
Biri duymasın diye fısıltıyla konuşarak 'buradan çıkayım valla kurtulduğum sürece başka bir şey istemiyorum.'
"Anne o nasıl olacak?Bir çok koruma var."
"Üzümünü ye bağını sorma.Kına bitince anlatırım.Yerin kulağı var derler."
********
Evde kına olduğu için meydanda oturuyordum.Akşama Ahmet ağa çağırmıştı ama hayırlısı.Yine bir şeyler düşünüyordur o kalleş adam.Yanımda kuzenim ve İzmir'li arkadaşlarım vardı.
Kuzenim yine sinirlerimi aşırı derece zorluyordu ta ki son söyledikleriyle patlayana kadar."Eeee...Bir bekar daha kaybetti bizim köy.Yenge de güzel hani.Abi ben de bulucam böyle bir kız basıcam nikahı."
"S*ktir lan eğer o çeneni kapamazsan...Çeneni de kırarım,dilini de keserim anladın mı?"
Salih birkaç adım geri attı.Sinirlenince ne olduğunu en iyi bilenlerden biriydi Salih.
"İyi tamam lan sana da hiç şaka yapılmıyor.Kuzen olacağız bir de!"
İçimden bir 'fesuphanAllah'çekerek
önüme döndüm.
Kaç saat oturdum burada bilmiyorum ama hava kararmıştı.Yanımdakilere dönerek"Benden bu kadar Ahmet ağaya uğrayayım bakalım derdi neymiş?"
Farklı şirketlerin patronlarıydık biz.Belimizden silah işimizden kan eksik olmazdı.
Boran ardından Selçuk söze girerek"Bir sakatlık yok değil mi?"
"Aynen abi eğer öyle birşey varsa halledelim."
Hakan ve yiğit ise hiç aldırmadan film izler gibi izliyorlardı.Kendi özel işlerime onları hiçbir zaman sokmamıştım.Zaten gerek de olmamıştı.
Levent belki de içimizdeki en gözü kara olanımızdı.Silahı çekerken düşünmeden çekerdi ona göre düşünmek insanın olmayan vicdanını diriltmenin yoluydu."Eğer bir durum varsa s*kerim onu."
"Size mi kaldı lan burası.Aşiret ağasıyım koçum ben o kadar adamım dururken."
"Kes...Sanki bilmiyoruz durumu.Az mı adam elimde kaldı."
"Senin racon İzmir'de öter koçum."
"Sen onu düşünme burada da sağlarız evel Allah."
Söylediği sözleri umursamadan kolunu silkerek
"Neyse ne.Ben bir ifadesini alıp geleyim şu şerefsizin."
Arabaya atlayıp konağa gittim.Peşimde her daim bir kaç adamım olurdu.
***
Ahmet ağanın konağına gittiğimde kapısındaki adamlar yüzlerinde hiçbir değişiklik olmadan konuşmuştu."Ahmet ağa sizi bekler.Beni takip edin."
Konağın içine adımlarken sedire oturduğunu gördüm.
"Ooooo...Damadımız da gelmiş."
Alay eder gibiydi.Anlaşılan çabuk unutmuştu önümde çaresizlikten titrediğini.
"Ne var Ahmet ağa?Yoksa ölmek mi istedi canın?"
Aynı alay dolu sesle konuşmuştum.Bu adamı her gördüğümde öldürmemek için büyük bir çaba harcıyordum.Sen daha dur Ahmet ağa kızın elimde olduğu müddetçe sana nefes almak bile haram!
"Yok...O ben değilim Devrim ağa..."
Eliyle arkadaki adamlarına işaret yaptı.Soğuk metali başımda hissettim.Şerefsiz...Belliydi zaten bir b*k çıkacağı.Az mı silah dayamışlardı kafama?Kaç kere barut kokusu içinde yüzmüştüm?Kaç kan gölüne sebep olmuştum?Belimdeki soğuk metalle ...Aynı alay dolu sesi duydum.Yarım bıraktığı cümlesini tamamladı.
"Ben değilim de ölmek isteyen sensin galiba.Kızımı alacak kadar deli cesaretine sahipsen zaten ölmüşündür Devrim ağa!!!"
Dişlerimi o kadar çok sıkıyordum ki çenem acımıştı artık ama görmek lazım neler yapıcaksın.Benim karşımda duruyorsan cesaret hapı içmişsindir demek.
"Sen gül gül...Son gülen iyi güler."
Yanındaki adamlarına dönerek
"Devrim ağa misafirimizdir en iyi şekilde ağırlayın...Mahzende!"
Kolumdan tuttukları gibi konağın altındaki mahzene soktular.Ardımdan da Ahmet ağa geliyordu.Kapı üzerime kapanırken
"Buradan çıkınca geberticem lan seni!!!"
"Kızımı kurtardıktan sonra neden olmasın Devrim ağa!!!"
Alayla sırıtarak çıkmıştı odadan ama unuttukları şey onların başına çok iş açacaktı.
Oy veren herkese teşekkürler.Umarım bölümü beğenip voteleri ihmal etmezsiniz canlarım.