6. BÖLÜM

117 45 6
                                    

''İşte böyle.'' dediğimde Ege ve Tuanna'nın ağzı açık kalmıştı. İkisi de bir şey söyleyemiyordu. Sonunda Tuanna bir hamle yaparak önündeki suyu aldı ve kafasına dikti. ''İnanamıyorum. Film gibi!'' dedikten sonra bardağı yerine bıraktı. Ege de aynılarını yaparak, ''Bir teyzen olduğunu yeni öğrendin yani.''

''Evet, ne yazık ki.''

''Gerçekten inanamıyorum. Çok ilginç. Annen bunu neden senden saklamış olabilir ki?'' dediğinde ellerini göğsünde birleştirmişti ve hala şaşkındı.

''Bilmiyorum. Benim de aklıma takılan mesele de bu zaten. Fakat şöyle bir ayrıntı var. Teyzem ve annemin anneleri farklı kişiler. Dedem iki kez evlenmiş ve ilk eşinden annem, diğer eşinden de teyzem olmuş. Aslı Küçük ve Nazlı Küçük .Ve bana en çok koyan da, bunu şimdi öğreniyor olmam.'' dediğimde Tuanna ağzındaki suyu püskürttü. Öksürmeye başladığında Ege sırtına vuruyordu. Tuanna kendine geldiğinde ikisi de aynı anda,''YUH!'' diye bağırdı. Bunu zaten bekliyordum. ''Aynen öyle.'' dediğimde ikisi de aynı tepkileri veriyordu. Ellerini saçlarının arasından geçirdikten sonra göğüslerinde birleştirdiler. Çok komiklerdi. Ayrıca bu kötü bir haber değildi ki. 

Gülmeye başladığımda ikisi de bana gözlerini açarak bakıyorlardı. Gülmemi bastırmaya çalışarak,''Eee, yeter bu kadar hüzün. Ayrıca bunu er ya da geç öğrenmeyecek miydim zaten? Şimdiye nasipmiş. Üzülmeye ne gerek var?'' dediğimde kendilerine geldiler. Ama yüz ifadelerini ve hareketlerini tekrar izlemek için üstüne para verebilirdim. Bunları düşünüp gülerken arkadan bir çift el gözlerimi kapattı. Kim olduğunu tahmin etmiştim. İsmini söylediğimde Oktay ellerimi yüzümden kaldırarak yanağıma bir öpücük kondurdu. Onu özlemiştim.

''Ben geldim millet!'' diyerek gülümsedi. Ege'nin yanına oturarak,''Gelirken gördüm, çok hararetli konuşuyordunuz. E bana da anlatın bari, neymiş bu konu?'' dedikten sonra Tuanna hiç zaman kaybetmeyerek araya girdi ve her şeyi anlattı. Oktay da onlar gibi şaşırmıştı, hatta olması gerekenden daha fazla şaşırmıştı ve bu iyi habere hiç de sevinmiş görümüyordu.

''Oktay, bu iyi haber canım. Bu kadar üzülmene gerek yok.'' dediğimde toparlamaya çalıştı.

''Üzülmedim ki bebeğim, şaşırdım sadece biraz. Bunca yıl karışına çıkmamış, hatta kendisinin sözü bile geçmemiş ve şimdi karşına çıkıyor. Şaşırmam doğal değil mi?'' dediğinde ona hak verdim. Biraz daha oturduktan sonra bankaya gitmem gerektiğini hatırladım. İzin isteyerek yanlarından ayrıldım.

***

Bankadan çıktığımda hala şaşkındım.Annemin bu kadar para kanazdığını bilmiyordum.Hesabıma gelen para annemin kazandığının sadece %10'ysa,kim bilir ne kadar kazanıyordu?Annem resmen köşeyi dönmüştü o zamanlar da benim haberim yoktu.Kartımı cüzdanıma koyduktan sonra otobüsü beklemeye başladım.Kredi kartımda milyarlar vardı ve ben otobüsle eve gidiyordum.Kendime gülmeden edemedim.Yolda aklıma kitabevi geldi.Acaba işi bıraksa mıyım?Bu para beni yıllarca idare edebilirdi sonuçta.Hem yorulmamış olurdum.Hayır,işi bırakmayacaktım.Her ne kadar para yüklü miktarda olsa da bir gün bitecekti.Kaynağı yoktu.Bu yüzden çalışmaya devam edecektim.

***

Eve geldiğimde çantamı askılığa asarak üstümü değiştirdikten sonra mutfağa giderek bir şeyler atıştırdım. Çok yoğun bir gün geçirmiştim ve çok fazla düşünmüştüm. Biraz rahatlamam gerekiyordu. Aradan çok kısa bir zaman geçse de Oktay'ı ne kadar özlediğimi hatırlayarak telefonumu elime aldım ve numarasını tuşladım. Bir süre çaldıktan sonra telefon açıldı.

''Efendim Kumsal.'' diyerek zoraki bir cevap verdi. Galiba onu uyandırmıştım.

''Oktay, üzgünüm, uyuduğunu bilmiyordum.''

SIR #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin