17. BÖLÜM

99 34 7
                                    

 Telefonu bir kez daha ümitsizce kulağımdan çektiğimde üfleyerek oturduğum yerden kalktım. Oktay iki haftadır telefonlarıma cevap vermiyordu. Beni git gide endişelendirmesinin yanı sıra evine gitmeye çekiniyordum. 

Daha doğrusu, korkuyordum.

Ona içten içe güvenimin tekrar örüldüğünü söyleyemezdim.İğrenç bir sahneyle karşılaşmaktan korkuyordum.

Yaklaşık 20 dakika daha hiç durmadan salonda volta atarken Ege isyan ederek, ''Kumsal, yeter artık! Ne oldu sana?'' dediğinde dolanmayı keserek koltuğa oturdum. Tırnaklarımı kemirirken bir yandan da bacağımla ritim tutuyordum. Ege de gelip karşıma oturdu, ''Ne oldu?'' dedi.

''Oktay.''

''Ne olmuş Oktay'a''

 ''Oktay iki haftadır telefonlarıma da mesajlarıma da cevap vermiyor. Beni de aramıyor.'' dediğimde Ege gözlerin devirdi.

''Müsait değildir belki Kumsal. İşi çıkmıştır çocuğun.'' dediğinde tırnağımı kemirmeyi keserek Ege'ye döndüm, ''İşi olsa bana önceden haber verirdi. Telefonuna bakamayacağını söylerdi.'' dediğimde Ege, ''O zaman evine gidelim.'' dedi.

''Bilmiyorum. Arkadaşı falan varsa rahatsız etmek istemem.'' diyerek yalan söyledim.

Bununla alakası yoktu.

''Onu merak ettiysen evine gidebilirsin. Bence rahatsız olmaz. İstersen beraber gidelim.'' dediğinde birden ayaklandım. Bu kadar şüphe duyarken evde oturup bekleyemezdim tabii ki de. Şu zamana kadar neden gitmemiştim?

Ege'de ayaklanarak arkamdan beni takip etmeye başladı.

***

Kapının önüne geldiğimizde sessizce kapıyı tıkladım. Hala şüpheliydim ve Oktay için endişelendiyordum. Şu zamana kadar hiç böyle bir şey yapmamıştı.Uzun bir ara vermek istediğinde de bana haber verirdi önceden.

Kapı açılmayınca bu sefer zile bastım. Yerimde duramıyordum.

Kapı yine açılmayınca bir elimle kapıyı yumruklamaya, diğer elimle de zile basmaya başladım. Sinirden gözlerim dolmuştu.

Kapı yine açılmayınca, ''AÇ ARTIK ŞU KAPIYI, AÇ!'' diyerek çığlık atmaya başladım. Bir yandan da kapıyı yumrukluyordum. Tüm gücümle kapıya vuruyordum. 

Ege beni durdurmaya çalışırken birden kendine çevirerek, ''Kumsal, tamam sakin ol! Çilingir çağıralım bir şey yapalım.''

Gözlerimden yaş süzülürken, ''Konuşma, yap o zaman Ege! YAP! ''dediğimde beni kolumdan sürüklemeye başladı. 

Kolumu çekerek, ''Hiçbir yere gelmiyorum!'' dediğimde tekrar kolumdan tutarak kendine çekti, ''Arkadaki kafede oturacaksın ve ben kapıyı açtırdığımda gelip seni alacağım. Şimdi bana direnmeyi kes!'' dedi. Sus pus olduğum sırada gözümdeki yaşı silerek nefes aldım.

''Pekala.'' dediğimde çoktan yürümeye başlamıştık. Bir masaya oturduğumda içecek söyleyerek beklemeye başladım. 

Bir yandan da buna anlam vermeye çalışıyordum. Oktay neden böyle yapmıştı? Ne aramıştı, ne sormuştu, ne de aramalarıma cevap vermişti. Başına kötü bir şey gelmesinden korkuyordum ama eğer öyle bir şey olsaydı çoktan haberim olurdu. 

Ne oluyordu?

Elimi alnıma vurarak içeceğimden bir yudum daha aldım. Beklemek ölüm gibiydi. Ne olduğunu bilmiyordum. Neyle karşılaşacağımı da. 

Sadece bekliyordum.

İçeceğimi bitirdiğim sırada Ege göründü. Yüzü asık ve yavaş bir şekilde bana ilerlerken yerimden zıplayarak yanına gidip kolundan tuttum, ''Oktay nerede?'' dediğimde yere bakıyordu.

SIR #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin