Oktay'dan
Oteldeki odamın kapısı çalındığında Kumsal'ın gelmiş olmasını umarak gözlerimi kapıya diktim.
''Girin lütfen.'' dediğimde içeriye o adam girdi. Tabii, kimi bekliyordum ki sanki?
Tesadüfen bile olsa onun yüzüne ilk defa bakmıştım. Masadaki sandalyelerden birini çekip karşıma oturduğunda başı eğikti ve hiçbir zaman kafasından çıkarmadığı siyah şapkası vardı. Saçları kahverengiydi ve omuzlarına kadardı. Dalgalı ve parlayan saçlar. Orta boylu, biraz şişman bir yapısı vardı ve siyah giyiniyordu. Uzun, boydan siyah bir palto ve bu sıcakta siyah bir boyunluk takmıştı. Ellerinde siyah eldivenler vardı. Ayakkabılarının siyahlığı parlarken üstünden de giydiği siyah pantolonun paçaları görünüyordu.
Bacak bacak üstüne atarak, ''Aferin.'' demekle yetinip zarfı bana uzattı. Nefesimi dışarı vererek zarfı almadım. Artık düşündüğüm şeyi söylemeliydim.
''Ben daha fazla devam etmek istemiyorum.'' dediğimde hafifçe gülümsedi. Bana doğru eğilerek, ''Buna mecbursun.'' dedi.Mecburdum ama böyle olması gerekmiyordu. Kendime başka bir iş bulabilirdim. Temiz bir yoldan para kazanabilirdim. Bu, bu kadar zor olmamalıydı.
''Hayır,değilim.'' dediğimde sinirlenerek ayağa kalktı. Rüzgarın etkisiyle şapkası yere düşmüştü.
Bir dakika, nasıl yani?
O gözler, yüz hatları... Bu kişi kesinlikle bir erkek değildi!
Hızla eğilerek şapkayı yerden aldı ve arkasını döndü. Tabii ki gitmesine izin veremezdim. ''Sen, Kumsal'ın babası olamazsın!''
''Kumsal'ın babası olmam için erkek olmam gerek, gerizekalı! ''diyerek koluma vurdu. Onu gönderemezdim. Kolundan daha sıkı kavrayıp sırtını duvara yapıştırdım.
''Her şeyi anlat, çabuk!''
''Anlatmazsam ne olur?'' dediğinde sesinde tehdit vardı.
''Seni eninde sonunda tanırım, kim olduğunu öğrenirim ve polise ihbar ederim. Sen de ömrünün sonuna kadar o hapiste çürürsün.'' dediğimde hiç korkmuşa benzemiyordu. Sanki yıllardır zindanda geçirmişti hayatını.
''Senden korkan senin gibi olsun. Elinden geleni ardına koyma.'' dedikten sonra diziyle karnıma bir tekme attı.
Yerde sancı içinde kıvranırken, o da şapkasını alıp hızla odayı terk etti.
***
Kendime geldiğimde yatağın üstündeydim ve başucumda Kumsal vardı. Lanet olsun! Şimdi beni soru yağmuruna tutacaktı.
Gözlerimi açtığımda elimi tutuyor olduğunu fark ettim.
''Oktay, nasılsın canım?'' dediğinde endişeli görünüyordu. Zar zor gülümseyerek, ''İyiyim.'' dedim.
''Sana bakmaya geldiğimde yerde yatıyordun. Ne oldu sana Oktay? Kim yaptı bunu?'' dediğinde nefes aldım.
''Önemli bir şey değil.''
''Nasıl önemli değil? O yüzden mi yumruk veya tekmenin etkisiyle yerdeydin? Söyle bana, kim yaptı?'' dediğinde nefesimi sesli bir şekilde dışarı verdim.
''Merak etme, sorun yok.Gerçekten önemli biri değil.'' dediğimde elini elimden yavaşça çekerek ayağa kalktı. Tekrar eğilerek yanağımdan öptüğünde benim için gerçekten endişelendiği apaçık ortadaydı.
''Şimdi gidiyorum, sen de iyi olunca yanımıza gelirsin.'' deyip arkasını döndü. Kapının önüne geldiğinde tekrar arkasını dönerek,
''Seni seviyorum Oktay.'' deyip gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR #Wattys2015
Romance"Babamı tanıyamamışım,hem de hiç." Kumsal. Ege. Oktay. Tuanna. Şu zamana kadar hayatında erkeklere yer vermeyen Kumsal,ilk defa Oktay'a güvenmiştir.Babasıyla arasında geçen diyalogtan da pek hoşnut değildir.Onu tanımamıştır ve annesi ölmeden önce ai...