2. BÖLÜM

152 49 10
                                    


Tam tamına 4 gündür Ege'nin evinde kalıyordum. Oktay'a bunu söylediğimde sorun etmemesi beni şaşırtmıştı ama işime geldiği için üstelememiştim. Ege'nin psikolojik durumu günden güne iyiye gidiyordu. Hala tam olarak o kızı unutabilmiş değildi ama kafasını dağıtması için onunla sürekli dışarı çıkıyorduk. Onu eğlendirmeye çalışıyordum. Ege'nin bu kötü ruh hali beni de fazlasıyla etkiliyordu ve Ege'yi böyle görmeye alışık değildim. Son günlerde yüzü daha çok gülmeye başlamıştı ve bu bana da iyi hissettiriyordu.

''Günaydın arkadaşların birtanesi.'' deyip Ege'nin yanağına bir öpücük kondurduğumda gülümsedi.

''Sana da günaydın prenses.'' dedi. Kahvaltıyı çoktan hazırlamıştım ve Ege'nin uyanmasını bekliyordum. Kahvaltıya geçtiğimizde Egeyle konuşmak için uygun zamanı kolladım. Çünkü söyleyeceklerime pek de sıcak bakacağını düşünmüyordum. Önündekileri bitirip ağzını sildiğinde, ''Ege, biraz konuşabilir miyiz?'' diye konuya girdim.

''Tabii.'' deyip tekrar kalktığı sandalyeye oturdu.

''Ben senin psikolojik sağlığının düzelmesi için burada kalıyordum. Sen de artık kendine geldiğine göre, ben de bugün eve döneyim diyordum.'' Ege'nin yüzünün düştüğünü görmüştüm. Al işte, tam her şey düzeldi derken, erken yaptığım bir konuşma yüzünden arkadaşımı tekrar kırmıştım belki de. Sonuçta hala içinde alevlenen bir aşk ateşi vardı ve benimleyken biraz kafa dağıtabiliyordu. Sinirle elimi alnıma vurduğumda Ege atıldı, ''Haklısın Kumsal. 1 gün kalacağını söylemiştin ama benim için daha fazla kaldın ve iyi olmam için elinden gelen her şeyi yaptın. Sana teşekkür edeceğim yerde surat asıyorum. Önce özür dilerim, sonra teşekkür ederim.'' dedikten sonra elimi tuttu. Ben de bir iç çekerek ona gülümsedim. Kahvaltı bittikten sonra getirdiğim birkaç kıyafeti çantaya yerleştirdikten sonra Ege'ye sarılıp vedalaştım.

''Bunu tekrar edelim.'' derken içten tebessümümle Ege'nin üzülmesini önlemeye çalışıyordum.

''Deli mi ne, tekrar depresyona mı girmemi istiyorsun?'' dedikten sonra kahkaha attı.

Eve geldiğimde çantamı odama fırlatıp banyoya çıktım. Soğuk bir duş aldıktan sonra kendime ancak gelebildim. Şuan tek isteğim buz gibi bir içecek ile kitabımı yayılarak okumaktı. Bir yandan da Ege'yi unutamıyordum. Öte yandan Oktay birkaç gündür hiç aramıyordu. Acaba Ege'de kalmama ses çıkarmamasının sebebi benim üzülmemi istememesi miydi? Acaba kızmış mıydı? Onu kaybetmek istemiyordum. Hem de yeni bulmuşken. Bunları düşününce çabuk bir hareketle telefonu elime alıp Oktay'ın numarasını tuşladım. İki kez çaldıktan sonra telefonda tok bir kadın sesi, ''Alo.'' dedi. Nefesimi tutarak, ''Oktay ile görüşebilir miyim?'' dediğimde ayağa kalkmış olduğumu fark ettim. Kadın, ''Oktay müsait değil.Bana söyle bebeğim.''diye karşılık verdi.

''Oktay'ın ne işle meşgul olduğunu sorabilir miyim?''

''Yemek yapıyor.''

''Yemek mi? Bekle, neden?''

''Çünkü ona yemek yapmasını öğretiyorum canım.''

''Affedersiniz ama siz kimsiniz acaba?''

''Annesiyim tatlım.'' Annesi mi? Halbuki ben onun hakkında ne düşünmüştüm? Annesi bu kadar genç olabilir miydi? Veya telefonda sesi farklı çıkıyordu. Çünkü ben bir anlık Oktay'ın beni aldattığını bile düşünmüştüm. Ege hariç hiçbir erkeğe zerre kadar güvenmezken, Oktay'a bir şans tanımıştım. Eğer düşündüğüm şey doğru olsaydı, o evi başına yıkardım!

''Affedersiniz. Müsait değilse sonra arayayım o zaman.''

''Arayan kimmiş anne?'' Sonunda Oktay annesini fark edebilmişti. ''Serçem diye kaydetmişsin, ben de merak edip açtım. Kim bu kız oğlum?''Onları dinlemek inan çok zevkliydi. Serçem.

''Anneciğim, sana sonra anlatacağım söz veriyorum, telefonu bana verir misin?'' dediğinde elim ağzımda tebessüm ediyordum.

''Kumsal?''

''Oktay.''

''Ne oldu canım, neden aradın?''

''Seni merak ettim. Ege'de kaldığım için bana kızdığını düşünmüştüm.''

''Hayır tatlım, senin arkadaşın olduğunu biliyorum. Sana güveniyorum.''

''Ama sen az önce az kalsın benim güvenimi yitiriyordun.''

''Neden?''

''Telefonda anneni başka bir kadın zannettim de.''

''Eee?''

''Ne ee Oktay, anla işte.''dedikten sonra Oktay uzun bir kahkaha attı.

''Bunu gerçekten düşündün mü sen?'' dedikten sonra tekrar kahkahalara boğuldu.

''Gülme Oktay. Annenin sesi gerçekten çok genç çıkıyormuş telefonda.''

''Tamam tamam, ama bir daha sakın benim hakkımda böyle bir şey düşünme. Asla olmayacağını da kafandan çıkarma bebeğim. Şimdi kapatmam gerek, ayrıca birkaç gündür arayamadığım için üzgünüm, annem geldi ve onunla ilgileniyorum. En kısa zamanda görüşelim. Öptüm.''

''Tamam canım, hoşçakal.'' Telefonu kapattıktan sonra düşündüğüm o saçma şeyi hatırlayıp kahkahalara boğuldum. Gerçekten böyle bir şeyi nasıl düşünebilmiştim?

SIR #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin