Oktay'dan
''Dün gece olanları kolay kolay unutabileceğini sanmıyorum. Hatta unutmak istemiyor gibi duruyorsun.'' Alev konuşmaya başladığında ne kadar arsız ve basit bir kadın olduğunu düşünmeden edemedim. Bu kızdan nefret ettiğim gibi bir de geceyi onunla geçirmek zorunda kalmıştım. O saatten sonra onu tek başına bir yere gönderemezdim. O olayı bir türlü aklımdan çıkaramıyordum. Kumsal kendisini görmediğimi ve o iğrenç şeyi yaparken zevk aldığımı zannediyordu. Onu kırmaktan nefret ettiğimi bilmiyordu. Ama bu sefer onu çok daha fazla kırmıştım ve kendimden çok daha fazla nefret etmiştim. Hatta paramparça etmiştim. O pislik adamı bir kez daha hatırladığımda ona küfrettim. Düşüncelerimden, Alev'in göğsümde gezinen elinin soğukluğu sayesinde ayrıldım. Sinirle elini üstümden çektikten sonra,
''Bana bak, üstünü giy ve çek git burdan! Yoksa kızsın falan dinlemeyeceğim!'' diye kükreyerek yataktan fırladım. Kıyafetlerimi elime alarak salona indim. Sürekli, her baktığım yerde karşıma o adamın çıkması beni rahatsız ediyordu. Şuan bile o zengin zübbenin evinde kalıyordum. Onun parasıyla geçiniyordum ve okul masraflarımı o paradan çıkarıyordum. Yaptığım o iğrenç şeyler ve kırdığım o masum kız sayesinde aç kalmıyordum. Ama böyle yaşamaya bayıldığımı da söyleyemezdim. Bu adamdan kurtulduğum an her şeyi Kumsal'a anlatacağıma dair kendime söz vermiştim.
Alev gittikten sonra hiç zaman kaybetmeden o adam geldi. Yine yüzüne bakmamıştım.
Elinde yine o bilindik zarflardan vardı.
Gözlerimi devirdiğimde çoktan içeri girip salondaki kanepeye yerleşmişti. Onun için oturma zahmetine bile girmeyerek söyleyeceklerini ayakta dinlemeye hazırlandım. ''Harika iş çıkardın. Onun o Ege denen şerefsizin evindeki bağırışlarını görseydin keyiften dört köşe olurdun.'' diyerek iğrenç bir kahkhaha attı ve devam etti,''Bir de sizin çıplak olduğunuzu hatırladı herhalde, saçlarını çekmeye başladı. Aferin lan sana,çok iyiydin.'' dedikten sonra zarfı uzattı ve tek kelime etmeden kapıyı çarparak gitti.
***
O gittikten sonra bir süre yaptıklarımı beynimden atamadım. Her yerde yaptıklarım karşıma çıkıyordu ve bunları beynimden aldırmanın bir yolu yokmuş gibi görünüyordu. Herhalde bir insan hayatı boyunca bu kadar değişebilirdi. Küçükken hissedebildiğim duygularım, var olan duygularım aldırılmıştı şimdi. Hiçbirinden eser yoktu sanki. Bu kadar paranın adamı olamazdım. Girip başka bir işte çalışabilirdim. Geceli gündüzlü, durmadan çalışıp para kazanabilirdim. Geçinmek için insanların kalbini kırmamalıydım. Kıramazdım. Şuanda o adamla çalışmaktan başka bir şansım olmadığını hatırladığımda kalbim sıkıştı. Kumsal'ı üzmeyi istemiyordum. Belki de en son isteyeceğim şey bu olurdu.
Bunaldığımı hissederek arka bahçeye çıktım. Yaptıklarımı sürekli düşünmek bana sadece zarar veriyordu. Sandalyelerden birini çekip oturdum. Ellerimi saçlarımın arasından geçirdikten sonra telefonumun çaldığını duydum. Ege denen o herif arıyordu. Ondan da pek haz ettiğim söylenemezdi.
''Söyle.'' Kendime göre aşırı kibardım.
''Biraz konuşalım.''
''Adresi mesaj atarım.'' dedikten sonra cevap vermesini beklemeyerek telefonu kapattım.
***
''Hadi, anlat bakalım. Ne konuşacağız?'' diyerek sandalyeye tekrar oturdum. Ege'nin sinirden gözü dönmüştü. Sert bir şekilde tişörtümden tutarak beni oturduğum yerden kaldırdı ve kendine çekti.
''Bana bak, sen kendini ne zannediyorsun? İstediğin zaman istediğin kızla oynayabileceğini mi? Kumsal haricinde hiçbir kız umrumda değil! İstersen hepsiyle yat! Ama Kumsal'ı bir kez daha üzersen seni doğduğuna pişman ederim! Anladın mı?'' dediğinde burnundan soluyordu. Kumsalla çok yakın olduklarını biliyordum ama onu bu kadar koruduğunu ve sahiplendiğini bilmiyordum. Sonuçta ben hiç en yakın arkadaş olmamıştım. Kimsenin dostu olmamıştım ve en son arkadaşlığımı ortaokulda kurmuştum. Kimseye güvenemiyordum. Beni bu hale babam getirmişti.
''Ege,sakin ol.'' dediğimde daha çok sinirlenerek bana bir yumruk attı. Oldukça güçlü olması beni daha da sarsmıştı. Yere düştüğümde kaşımın kanıyor olduğunu gördüm. Sonuna kadar ona hak vermeme rağmen kendimi ezdiremezdim. Ayağa kalkıp karşılık vermek için yumruğumu sıktığımda Kumsal'ı gördüm.
Gözleri, yüzü, her yeri mosmordu. Saçları darmadağınıktı.
''YETER!'' diye çığlık attığında ağlıyor olduğunu gördüm.
''Senden nefret ediyorum, Allah'ın belası! Nefret ediyorum! Bir daha asla karşıma çıkma!'' dedikten sonra yüzünü sildi. Gözlerinin kızarmış olduğunu yeni fark etmiştim. Bu halde olmasına rağmen hala çok masumdu. Hala adeta bir bebek gibiydi. Arkasını dönüp Ege'yi kolundan çekiştirerek,
''Gidiyoruz.'' diye komut verdi .Kumsal'a doğru yürürken kafası hala bana dönüktü.
''EGE!'' diye bağırdığında Kumsal'a dönerek yürümeye başladı. Beraber uzaklaştıklarında bana sadece arkalarından bakmak kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR #Wattys2015
Romance"Babamı tanıyamamışım,hem de hiç." Kumsal. Ege. Oktay. Tuanna. Şu zamana kadar hayatında erkeklere yer vermeyen Kumsal,ilk defa Oktay'a güvenmiştir.Babasıyla arasında geçen diyalogtan da pek hoşnut değildir.Onu tanımamıştır ve annesi ölmeden önce ai...